Türk’ü cihangir yapan büyük hayallerin aşkını damarlarında hisseden O, akabinde Türk’ün kılıcı olmuş yine Enver…
Türkistan ile Anadolu arasında yıkılmaz bir köprü olacak şehit bedeni. Çegan Tepesi’nde o mübarek neslin Başbuğ’u…
Rus kurşunlarına siper ettiği bedeni ile bir ülkünün süvarisi… Ağıtların yaktığı bir ateş ve dizginsiz atların toynaklarının kaldırdığı bozkır tozunda rüyadan gerçeğe tekâmül edecek büyük ülkü: Turan.
Mustafa Kemal’in “Enver bir güneş gibi doğmuş, bir gurûb ihtişamıyla batmıştır; arasını tarihe bırakalım.” ifadesinde anlamını bulan tarihin, yapraklarını aralamak vakti çoktan geldi. Hainlik safsatasıyla yıllardır uğruna şehit olduğu milletinden hakaret gören Enver Paşa’nın, Türk tarihinin en değerli şahsiyetlerinden birisi olduğunu Zeki Velidi ile birlikte teyit etmek ülkücülerin vazifesidir.
Büyük bir kumandan ve iyi bir ülkücüdür Enver Paşa. Milletinin bekâsı ve çöken imparatorluğu kurtarmak azmi onun bedeninde vücut bulmuştur.
Trablus’ta bir avuç ülkücüyle ümitsiz bir direnişte ümit O’dur, hayallere hapsedilmiş Türk ihtişamının gerçek olduğunun tekrar gösterilmesinde ise yolbaşçı…
Ülkücüler, o büyük ihtişamın tekrar vuku bulacağı inancıyla yetiştiler, her ne kadar nefesleri Anadolu’ya hapsedilmiş de olsa. Ya diğerleri? Ülkücüleri ‘kılıç kuşanıp ata binecek ve Türkistan’a doğru yola çıkacaklar’ komedyasıyla hayalperestlikle suçlayanlar, Enver Paşa’yı da Sarıkamış’ta Turan hayali ile Türk ordusunu kırdırmakla suçladılar. Hâlbuki Sarıkamış da vatandı, Yemen’in vatan olduğu gibi…
Sarıkamış da vatandı, Çanakkale’nin vatan olduğu gibi. Ki hapsedilmemişti Enver Paşa’nın idraki sadece Anadolu’yla, büyük bir milletin evladı olduğunun şuuruyla alıyordu her nefesini. Kaldı ki Sarıkamış Anadolu’ydu. Anadolu’ya sıkışıp kalmış idrakler elbette anlamlandıramazdı, Rus ordusunun karşısında çarpışan Türkistan’daki Enver’i.
Enver Paşa ve arkadaşları büyük rüyalar gören, bunların gerçekleştirilmesi peşinde koşan, büyük bir zamanın büyük adamlarıydılar. Bütün akl-ı selim sahiplerinin hakkını teslim edeceği Sarıkamış Kuşatması, eğer ki Allah nasip etseydi, Türklerin yüzyıllardır galip gelemedikleri Rusları dize getirecekleri ve dünya tarihinin seyrini değiştirecekleri büyük bir plandı.
Aynen kimselerin ihtimal vermediği anda, tarihin en güçlü donanması karşısında ‘geçilmez’ diye haykıran Türk askeri’nin ve Başbuğları Enver Paşa’nın Çanakkale’de yaptıkları gibi.
Aynen hiçbir ordu mensubunun ihtimal vermediği bir zaman diliminde, Türk Ordusu’nu siyasetten arındırıp, birkaç sene önceki kara lekeyi Edirne’yi tekrar fethederek sildiği gibi.
Soysuzun dilinde hain kaldı Enver! Bıraktığı neslin gönlünde sızı! Şahadet ancak sana bu kadar yakışırdı, ancak senin şahadetin yaşatırdı Turan ile aramızdaki bağı. Hakkını helal et Şehid-i Âlâ ve Gâzî-i Namdar...
Oğuz ERSAGUN
Türkistan ile Anadolu arasında yıkılmaz bir köprü olacak şehit bedeni. Çegan Tepesi’nde o mübarek neslin Başbuğ’u…
Rus kurşunlarına siper ettiği bedeni ile bir ülkünün süvarisi… Ağıtların yaktığı bir ateş ve dizginsiz atların toynaklarının kaldırdığı bozkır tozunda rüyadan gerçeğe tekâmül edecek büyük ülkü: Turan.
Mustafa Kemal’in “Enver bir güneş gibi doğmuş, bir gurûb ihtişamıyla batmıştır; arasını tarihe bırakalım.” ifadesinde anlamını bulan tarihin, yapraklarını aralamak vakti çoktan geldi. Hainlik safsatasıyla yıllardır uğruna şehit olduğu milletinden hakaret gören Enver Paşa’nın, Türk tarihinin en değerli şahsiyetlerinden birisi olduğunu Zeki Velidi ile birlikte teyit etmek ülkücülerin vazifesidir.
Büyük bir kumandan ve iyi bir ülkücüdür Enver Paşa. Milletinin bekâsı ve çöken imparatorluğu kurtarmak azmi onun bedeninde vücut bulmuştur.
Trablus’ta bir avuç ülkücüyle ümitsiz bir direnişte ümit O’dur, hayallere hapsedilmiş Türk ihtişamının gerçek olduğunun tekrar gösterilmesinde ise yolbaşçı…
Ülkücüler, o büyük ihtişamın tekrar vuku bulacağı inancıyla yetiştiler, her ne kadar nefesleri Anadolu’ya hapsedilmiş de olsa. Ya diğerleri? Ülkücüleri ‘kılıç kuşanıp ata binecek ve Türkistan’a doğru yola çıkacaklar’ komedyasıyla hayalperestlikle suçlayanlar, Enver Paşa’yı da Sarıkamış’ta Turan hayali ile Türk ordusunu kırdırmakla suçladılar. Hâlbuki Sarıkamış da vatandı, Yemen’in vatan olduğu gibi…
Sarıkamış da vatandı, Çanakkale’nin vatan olduğu gibi. Ki hapsedilmemişti Enver Paşa’nın idraki sadece Anadolu’yla, büyük bir milletin evladı olduğunun şuuruyla alıyordu her nefesini. Kaldı ki Sarıkamış Anadolu’ydu. Anadolu’ya sıkışıp kalmış idrakler elbette anlamlandıramazdı, Rus ordusunun karşısında çarpışan Türkistan’daki Enver’i.
Enver Paşa ve arkadaşları büyük rüyalar gören, bunların gerçekleştirilmesi peşinde koşan, büyük bir zamanın büyük adamlarıydılar. Bütün akl-ı selim sahiplerinin hakkını teslim edeceği Sarıkamış Kuşatması, eğer ki Allah nasip etseydi, Türklerin yüzyıllardır galip gelemedikleri Rusları dize getirecekleri ve dünya tarihinin seyrini değiştirecekleri büyük bir plandı.
Aynen kimselerin ihtimal vermediği anda, tarihin en güçlü donanması karşısında ‘geçilmez’ diye haykıran Türk askeri’nin ve Başbuğları Enver Paşa’nın Çanakkale’de yaptıkları gibi.
Aynen hiçbir ordu mensubunun ihtimal vermediği bir zaman diliminde, Türk Ordusu’nu siyasetten arındırıp, birkaç sene önceki kara lekeyi Edirne’yi tekrar fethederek sildiği gibi.
Soysuzun dilinde hain kaldı Enver! Bıraktığı neslin gönlünde sızı! Şahadet ancak sana bu kadar yakışırdı, ancak senin şahadetin yaşatırdı Turan ile aramızdaki bağı. Hakkını helal et Şehid-i Âlâ ve Gâzî-i Namdar...
Oğuz ERSAGUN