düğün sahibini çağırır ”mektubunuz var”d er. Alırlar zarfı, Hocayı da
oturturlar yemeğe. Düğün sahibi zarfa bakar üzerinde herhangi bir yazı
yok. Hoca’ya yanaşır. Hocam der ”Bu nasıl mektup, zarfın üzeri yazılı
değil” Hoca ağzında yemekle zar zor cevap verir. ”Kusura bakmayın
aceleye geldi. İçi de yazılı değildir onun”
Bizim Hükümetin son zamanlardaki açılımları hocanın mektubuna benziyor. Kürt açılımı hazırlamış, dosyanın içi boş. Ona buna soruyor, içine ne yazalım diye. Ermenilerle Protokol imzalıyor, Başbakanın talepleri yazılı değil. Amerika’nın şu işine çok kızıyorum. Adam zamanında haber vermez mi. Hocanın mektubu gibi Aceleye gelmesin.
Protokolün içeriğinde Karabağ sorununa değinilmemiş. Hatta öylesine titiz davranılmış ki, Dışişleri Bakanının imza sonrası Karabağ sorununu ima edecek konuşması bile neredeyse anlaşmayı suya düşürüyordu. Bununla birlikte, Protokolün iki ülkenin meclislerinde kabulünden iki ay sonra sınırların açılacağı açıkça belirtilmiştir.
Hal böyleyken, Başbakan sürekli olarak “Ermeniler Karabağ’dan çekilmeden, sınırlar açılmayacaktır bu böyle biline” demektedir. Ermenistan yetkilileri ise, “bu protokolün Karabağ sorunu ile hiçbir ilgisi yoktur, herkes böyle bilsin” açıklamalarında bulunmaktadırlar.
Hangisi doğru. Ya da bu nasıl bir iştir? Türkiye’nin, Ermenistan’a sınırlarını kapatmasının en önemli nedeni Karabağ’ın işgaliydi. Aradan onyedi yıl geçti. İşgal aynen devam ediyor, Fakat biz Sınırların kalkmasını da içeren Protokol imzalıyoruz. O halde sınırı neden kapattık, onyedi yıl ne bekledik. Davutoğlu’nun Bakan olmasını mı?
Başbakan Erdoğan, üzerine basa basa Karabağ’dan çekilmeden sınır açılamaz diyor. Fakat Protokolde de yazmıyor. İki ihtimal vardır. Birincisi; Başbakan Azerbaycan Devletinin ve Türkiye Kamuoyunun tepkisinden çekiniyor. Bu nedenle olayı soğumaya bırakmayı düşünüyor. Belki de bu soğuma ilk seçimler sonrasına sarkabilecek bir süreyi de kapsayacaktır.
İkinci ve güçlü bir ihtimal, Ermeniler birkaç bölgeden çekilmeye zaten isteklidirler. Ancak bu çekilme Karabağ’ın Ermenistan’ın denetiminde olmasını etkilemeyecek düzeyde(Laçin ve Kelbecer hariç) bir uygulama olacaktır. Başbakan’da bunu bilmektedir. Şimdi açıklamamasının nedeni de “ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek” içindir.
Bu çekilme Ermenistan tarafından ilan edilince, bunu kendi diretmesinin bir sonucu olarak takdim edecek ve böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacaktır. Muhtemelen bu çekilme ve Başbakanın bunu davul zurnayla ilanı Genel seçimlere yakın bir zamanda olacaktır. Yeni bir Van minut yani. Böylece Ermenistan’da AKP ye gereken kıyağı yapmış olacaktır.
Sonuçta, AKP memnun, Ermeniler memnun, Amerika memnun olacaktır. Bunun başka da izahı olamaz. Başbakan demek istiyor ki,”Protokole yazmadık ama ben istediğim için çekilecekler.” Tarihteki bütün anlaşmaları, protokolleri ve mütarekeleri gözden geçiriniz. Örneğine rastlamak mümkün değildir.
Devlet işlerinde yazılı belge sözden geçerlidir. Eskiden de böyleymiş. Ben değil, Ziya Paşa söylüyor. Evrak ile ilan olunur cümle Nizamat Elfaz ile terfih-i ra’iyyet yeni çıktı. Yani, bütün düzenlemeler bazı kâğıtlar ile ilan olunur. Söz ile halkın refaha eriştirilmesi ise yeni çıktı.
Settar KAYA
Bizim Hükümetin son zamanlardaki açılımları hocanın mektubuna benziyor. Kürt açılımı hazırlamış, dosyanın içi boş. Ona buna soruyor, içine ne yazalım diye. Ermenilerle Protokol imzalıyor, Başbakanın talepleri yazılı değil. Amerika’nın şu işine çok kızıyorum. Adam zamanında haber vermez mi. Hocanın mektubu gibi Aceleye gelmesin.
Protokolün içeriğinde Karabağ sorununa değinilmemiş. Hatta öylesine titiz davranılmış ki, Dışişleri Bakanının imza sonrası Karabağ sorununu ima edecek konuşması bile neredeyse anlaşmayı suya düşürüyordu. Bununla birlikte, Protokolün iki ülkenin meclislerinde kabulünden iki ay sonra sınırların açılacağı açıkça belirtilmiştir.
Hal böyleyken, Başbakan sürekli olarak “Ermeniler Karabağ’dan çekilmeden, sınırlar açılmayacaktır bu böyle biline” demektedir. Ermenistan yetkilileri ise, “bu protokolün Karabağ sorunu ile hiçbir ilgisi yoktur, herkes böyle bilsin” açıklamalarında bulunmaktadırlar.
Hangisi doğru. Ya da bu nasıl bir iştir? Türkiye’nin, Ermenistan’a sınırlarını kapatmasının en önemli nedeni Karabağ’ın işgaliydi. Aradan onyedi yıl geçti. İşgal aynen devam ediyor, Fakat biz Sınırların kalkmasını da içeren Protokol imzalıyoruz. O halde sınırı neden kapattık, onyedi yıl ne bekledik. Davutoğlu’nun Bakan olmasını mı?
Başbakan Erdoğan, üzerine basa basa Karabağ’dan çekilmeden sınır açılamaz diyor. Fakat Protokolde de yazmıyor. İki ihtimal vardır. Birincisi; Başbakan Azerbaycan Devletinin ve Türkiye Kamuoyunun tepkisinden çekiniyor. Bu nedenle olayı soğumaya bırakmayı düşünüyor. Belki de bu soğuma ilk seçimler sonrasına sarkabilecek bir süreyi de kapsayacaktır.
İkinci ve güçlü bir ihtimal, Ermeniler birkaç bölgeden çekilmeye zaten isteklidirler. Ancak bu çekilme Karabağ’ın Ermenistan’ın denetiminde olmasını etkilemeyecek düzeyde(Laçin ve Kelbecer hariç) bir uygulama olacaktır. Başbakan’da bunu bilmektedir. Şimdi açıklamamasının nedeni de “ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek” içindir.
Bu çekilme Ermenistan tarafından ilan edilince, bunu kendi diretmesinin bir sonucu olarak takdim edecek ve böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacaktır. Muhtemelen bu çekilme ve Başbakanın bunu davul zurnayla ilanı Genel seçimlere yakın bir zamanda olacaktır. Yeni bir Van minut yani. Böylece Ermenistan’da AKP ye gereken kıyağı yapmış olacaktır.
Sonuçta, AKP memnun, Ermeniler memnun, Amerika memnun olacaktır. Bunun başka da izahı olamaz. Başbakan demek istiyor ki,”Protokole yazmadık ama ben istediğim için çekilecekler.” Tarihteki bütün anlaşmaları, protokolleri ve mütarekeleri gözden geçiriniz. Örneğine rastlamak mümkün değildir.
Devlet işlerinde yazılı belge sözden geçerlidir. Eskiden de böyleymiş. Ben değil, Ziya Paşa söylüyor. Evrak ile ilan olunur cümle Nizamat Elfaz ile terfih-i ra’iyyet yeni çıktı. Yani, bütün düzenlemeler bazı kâğıtlar ile ilan olunur. Söz ile halkın refaha eriştirilmesi ise yeni çıktı.
Settar KAYA