Belediye Başkan Vekili Mehmet Şah, “Biz herzaman barıştan yanayız. Hiç bir zaman savaş olmasını istemiyoruz. Ermenilerin Hocalıda yaptığı kabul edilemez. Keşke savaşlar olmasaydı. İnsanlar barış içerisinde yaşasaydı. Bu teklifinizi meclisimize taşıyacağız.” dedi.
Daha sonra Nazım Karadağ, Serdar Ünsal, Mehmetali Bulut teklif metnini Belediye Başkan vekili Mehmet Şah’a verdi.
Bilindiği üzere Türkiye ve Azerbaycan’ın, özünde ise Türk düşmanlarının birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya yönelik politikalarının en büyük aracı, sözde Ermeni soykırımı iddiasıdır. Türk Milleti karşısında duydukları tarihsel aşağılık kompleksi ve kendi tarihlerindeki soykırım olaylarının ağırlığı altında ezilen bu bedbahtlar, büyük kıskançlık besledikleri, başarılarla dolu temiz Türk Tarihini bu yolla “kirli” göstermeye çalışmakta ve bunun için de, gerek parlamentolarında, gerekse yerel meclislerinde kanunlar ve kararlar çıkartmaktadırlar.
Hiçbir tarihsel gerçeğe ve bilimsel araştırmaya dayanmayan bu kanun ve kararların, gerçek dışı olduğu 1948 tarihli “Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi”nde yapılan tanımdan da açıkça anlaşılmaktadır.
Buna göre soykırım; “ırk, milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesi”dir. 1950 yılında Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmedeki tanıma en uygun olaylar; Nazilerin, Yahudi ve diğer etnik gruplara karşı giriştikleri kitlesel kıyım, 1954-1962 yılları arasında Fransızların Cezayir’de, Cezayirlilere yapmış oldukları kıyımlar , 1965-1966 yıllarında Endonezya’da yapılan kitlesel yok etme, 1975-1979 yılları arasında Kamboçya’da Kızıl Kmerlerin Kamboçyalılara yaptıkları katliam, 1991’den sonra Bosna-Hersek ile Kosova’da binlerce Müslümanın Sırp vahşetine maruz kalmasıdır.
Irak ve İran arasındaki bir kent olan Halepçe 'de 16 mart 1988 ‘de tarihte eşine az rastlanır bir katliam yapıldı. Saddam Hüseyin'in kimyasal silahları 5000 Kürt’ün ölümüne 7000'inin yaralanmasına neden oldu.
Bu tanım çerçevesinde değerlendirilmesi gereken ve tarihsel süreçte en yakın soykırım (insan grubunun yok edilmesi) olayı, 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Karabağ Özerk Cumhuriyetine bağlı Hocalı Kentinde yaşanmıştır.
Karabağ Bölgesi Ermenilerin eline geçmeden önce Hocalı’da 7000 Azeri Türk yaşamaktaydı. Halkın bir kısmının Ermeni zulmünden kaçmasından sonra, Azeri Türk nüfusu 3000’e düşen Hocalı sokakları, kan gölüne dönmüş ve Türk nüfusun 613’ü vahşice katledilmiştir. Öldürülenler arasında 106 kadın, 63 çocuk ve 70 ihtiyarın başları kesilmiş, gözleri oyulmuş, derileri yüzülmüştür. Hamile kadınların karınları süngüyle parçalanarak ceninleri ana rahminden süngüyle çıkarılmış, 487 kişi sakat bırakılmıştır. 1275 kişi esir alınmış ancak bugüne kadar esaret altındaki bu insanların akıbetleri hakkında hiçbir bilgi alınamamıştır. 25 Şubatı 26 Şubata (1992) bağlayan gece, insanlığa karşı işlenmiş en gaddar, en acımasız toplu terör olaylarından biri olan “Hocalı Katliamı” ile Azerbaycan kenti Hocalı yeryüzünden silinmiştir.
(Dikkate şayandır ki ; 3000 kişinin bulunduğu Hocalı’da Ermeni katillerce öldürülen, esaret sonucu kaybolan ve sakat bırakılan insan sayısı 2375’tir.)
Üstelik yabanı basın da olayları gözlemlemiş, 3 Mart 1992’de BBCI Morning News saat 07:37 yayınında durumu şöyle aksettirmiştir: “Canlı yayın muhabirimiz 100’den fazla Azeri erkek, kadın ve bebek dahil olmak üzere çocuk cesetleri gördüğünü ve bunların başına yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldüğünü rapor ediyor...”
16 Mart 1992 tarihli Newsweek’te Pascal Privat ve Steve Le Vine tarafından hazırlanan haberde katliam şu şekilde yansıtılmıştır: “Geçtiğimiz hafta azerbaycan yine morgun mahzeni gibiydi.; bir camiinin arkasına geçici olarak kurulmuş morga sürüklenerek getirilmiş düzinelerce ceset ve yas tutan mülteciler ... Bunlar 25 ve 26 Şubat tarihinde Ermeni kuvvetleri tarafından istila edilen Yukarı Karabağ Bölgesindeki Hocalı Köyü’nün Azeri sakinleriydi. Cesetlerin çoğu kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu, bazılarının yüzleri paramparça idi, bazılarının kafa derileri yüzülmüştü....”
7 Mayıs 2003’te İngiltere’de yaşayan Azeriler’i temsil eden “Vatan” örgütünün gönderdiği mektuba, Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İşbirliği Komitesi’nden gelen cevabi mektupla İngiliz Hükümeti’nin Hocalı katliamını çok taraflı olarak incelediği ve Ermeni askerlerin yaptıkları katliamı “insanlığa karşı işlenmiş suç” olarak kabul ettiği belirtildi.
Ayrıca ABD Kongresi’nin Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyesi Don Barton, Kongreyi “Hocalı Soykırımı’nı tanımaya çağırmış ve Temsilciler Kurulu’nun toplantısında yaptığı konuşmada “Dünyadaki tüm toplumlar bunu bilmeli ve hatırlamalıdır. ABD Kongresi, Hocalı soykırımını tanımakla uluslararası toplumun uzun yıllardan beri bu konuyla ilgili sessizliğini bozacaktır” demiştir.
Aralık 2011 tarihinde Meksika Kongresi, Hocalı’da Ermeniler tarafından yapılan katliamı SOYKIRIM olarak kabul eden ve kınayan, ayrıca Ermenistan hükümetinden işgal ettiği Azerbaycan topraklarından askerlerini çekmesini isteyen bir karar kabul etmiştir.
Pakistan Senatosu Dışişleri Komisyonu 01.012.2012 tarihli toplantısında, Ermeni ordusunun 1992 yılında yaptığı Hocalı Soykırımını tanıma ve Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarını boşaltması gerektiğine ilişkin bir kararı kabul ettiğini tüm dünyaya duyurmuş bulunmaktadır.
Ayrıca ABD’nin Houston Eyalet Meclisi de aynı doğrultuda bir karar kabul etmiş bulunmaktadır.
Yabancı Ülkelerin aldığı meclis kararları da emsal alınmalı ve tarihteki en büyük ve en kanlı insanlık suçlarından biri olan Hocalı Soykırımının tarihin kara ve tozlu raflarına kaldırılmasına ve unutulmasına izin verilmemesi gerektiği inancındayız. Zira Türkiye’yi “soykırım” iddiaları ile suçlayan, gerçekte nasıl birer insanlık dışı cani oldukları belgelerle sabit olan bu katillerin suçlarını kendi yüzlerine ve çifte standartlarla destek olanların yüzlerine ve vicdanlarına haykırmak gerekmektedir.
Bunun yollarından biri de, hukuki alt yapısı olan, video kayıtları, fotoğrafları ve canlı şahitleriyle ispat edilmiş bulunan bu insanlık suçunun “SOYKIRIM” olduğuna ve “Hocalı Soykırımının tanındığına, suçluların cezalandırılmasına ve Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesine” ilişkin olarak Iğdır Belediye Meclisince karar alınması ve bu meclis kararının tüm dünyaya duyurulmasıdır. Haydar Aliyev’in “Bir Millet İki Devlet” ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir” düsturu doğrultusunda Hocalı’ da Ermenilerce yapılan katliamın “SOYKIRIM” olarak tanınmasına ilişkin meclis kararı alınması, Türk ve Dünya kamuoyuna duyurulması için gereğini bilgilerinize arz ederiz.
Saygılarımızla
Daha sonra Nazım Karadağ, Serdar Ünsal, Mehmetali Bulut teklif metnini Belediye Başkan vekili Mehmet Şah’a verdi.
Bilindiği üzere Türkiye ve Azerbaycan’ın, özünde ise Türk düşmanlarının birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya yönelik politikalarının en büyük aracı, sözde Ermeni soykırımı iddiasıdır. Türk Milleti karşısında duydukları tarihsel aşağılık kompleksi ve kendi tarihlerindeki soykırım olaylarının ağırlığı altında ezilen bu bedbahtlar, büyük kıskançlık besledikleri, başarılarla dolu temiz Türk Tarihini bu yolla “kirli” göstermeye çalışmakta ve bunun için de, gerek parlamentolarında, gerekse yerel meclislerinde kanunlar ve kararlar çıkartmaktadırlar.
Hiçbir tarihsel gerçeğe ve bilimsel araştırmaya dayanmayan bu kanun ve kararların, gerçek dışı olduğu 1948 tarihli “Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi”nde yapılan tanımdan da açıkça anlaşılmaktadır.
Buna göre soykırım; “ırk, milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesi”dir. 1950 yılında Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmedeki tanıma en uygun olaylar; Nazilerin, Yahudi ve diğer etnik gruplara karşı giriştikleri kitlesel kıyım, 1954-1962 yılları arasında Fransızların Cezayir’de, Cezayirlilere yapmış oldukları kıyımlar , 1965-1966 yıllarında Endonezya’da yapılan kitlesel yok etme, 1975-1979 yılları arasında Kamboçya’da Kızıl Kmerlerin Kamboçyalılara yaptıkları katliam, 1991’den sonra Bosna-Hersek ile Kosova’da binlerce Müslümanın Sırp vahşetine maruz kalmasıdır.
Irak ve İran arasındaki bir kent olan Halepçe 'de 16 mart 1988 ‘de tarihte eşine az rastlanır bir katliam yapıldı. Saddam Hüseyin'in kimyasal silahları 5000 Kürt’ün ölümüne 7000'inin yaralanmasına neden oldu.
Bu tanım çerçevesinde değerlendirilmesi gereken ve tarihsel süreçte en yakın soykırım (insan grubunun yok edilmesi) olayı, 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Karabağ Özerk Cumhuriyetine bağlı Hocalı Kentinde yaşanmıştır.
Karabağ Bölgesi Ermenilerin eline geçmeden önce Hocalı’da 7000 Azeri Türk yaşamaktaydı. Halkın bir kısmının Ermeni zulmünden kaçmasından sonra, Azeri Türk nüfusu 3000’e düşen Hocalı sokakları, kan gölüne dönmüş ve Türk nüfusun 613’ü vahşice katledilmiştir. Öldürülenler arasında 106 kadın, 63 çocuk ve 70 ihtiyarın başları kesilmiş, gözleri oyulmuş, derileri yüzülmüştür. Hamile kadınların karınları süngüyle parçalanarak ceninleri ana rahminden süngüyle çıkarılmış, 487 kişi sakat bırakılmıştır. 1275 kişi esir alınmış ancak bugüne kadar esaret altındaki bu insanların akıbetleri hakkında hiçbir bilgi alınamamıştır. 25 Şubatı 26 Şubata (1992) bağlayan gece, insanlığa karşı işlenmiş en gaddar, en acımasız toplu terör olaylarından biri olan “Hocalı Katliamı” ile Azerbaycan kenti Hocalı yeryüzünden silinmiştir.
(Dikkate şayandır ki ; 3000 kişinin bulunduğu Hocalı’da Ermeni katillerce öldürülen, esaret sonucu kaybolan ve sakat bırakılan insan sayısı 2375’tir.)
Üstelik yabanı basın da olayları gözlemlemiş, 3 Mart 1992’de BBCI Morning News saat 07:37 yayınında durumu şöyle aksettirmiştir: “Canlı yayın muhabirimiz 100’den fazla Azeri erkek, kadın ve bebek dahil olmak üzere çocuk cesetleri gördüğünü ve bunların başına yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldüğünü rapor ediyor...”
16 Mart 1992 tarihli Newsweek’te Pascal Privat ve Steve Le Vine tarafından hazırlanan haberde katliam şu şekilde yansıtılmıştır: “Geçtiğimiz hafta azerbaycan yine morgun mahzeni gibiydi.; bir camiinin arkasına geçici olarak kurulmuş morga sürüklenerek getirilmiş düzinelerce ceset ve yas tutan mülteciler ... Bunlar 25 ve 26 Şubat tarihinde Ermeni kuvvetleri tarafından istila edilen Yukarı Karabağ Bölgesindeki Hocalı Köyü’nün Azeri sakinleriydi. Cesetlerin çoğu kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu, bazılarının yüzleri paramparça idi, bazılarının kafa derileri yüzülmüştü....”
7 Mayıs 2003’te İngiltere’de yaşayan Azeriler’i temsil eden “Vatan” örgütünün gönderdiği mektuba, Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İşbirliği Komitesi’nden gelen cevabi mektupla İngiliz Hükümeti’nin Hocalı katliamını çok taraflı olarak incelediği ve Ermeni askerlerin yaptıkları katliamı “insanlığa karşı işlenmiş suç” olarak kabul ettiği belirtildi.
Ayrıca ABD Kongresi’nin Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyesi Don Barton, Kongreyi “Hocalı Soykırımı’nı tanımaya çağırmış ve Temsilciler Kurulu’nun toplantısında yaptığı konuşmada “Dünyadaki tüm toplumlar bunu bilmeli ve hatırlamalıdır. ABD Kongresi, Hocalı soykırımını tanımakla uluslararası toplumun uzun yıllardan beri bu konuyla ilgili sessizliğini bozacaktır” demiştir.
Aralık 2011 tarihinde Meksika Kongresi, Hocalı’da Ermeniler tarafından yapılan katliamı SOYKIRIM olarak kabul eden ve kınayan, ayrıca Ermenistan hükümetinden işgal ettiği Azerbaycan topraklarından askerlerini çekmesini isteyen bir karar kabul etmiştir.
Pakistan Senatosu Dışişleri Komisyonu 01.012.2012 tarihli toplantısında, Ermeni ordusunun 1992 yılında yaptığı Hocalı Soykırımını tanıma ve Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarını boşaltması gerektiğine ilişkin bir kararı kabul ettiğini tüm dünyaya duyurmuş bulunmaktadır.
Ayrıca ABD’nin Houston Eyalet Meclisi de aynı doğrultuda bir karar kabul etmiş bulunmaktadır.
Yabancı Ülkelerin aldığı meclis kararları da emsal alınmalı ve tarihteki en büyük ve en kanlı insanlık suçlarından biri olan Hocalı Soykırımının tarihin kara ve tozlu raflarına kaldırılmasına ve unutulmasına izin verilmemesi gerektiği inancındayız. Zira Türkiye’yi “soykırım” iddiaları ile suçlayan, gerçekte nasıl birer insanlık dışı cani oldukları belgelerle sabit olan bu katillerin suçlarını kendi yüzlerine ve çifte standartlarla destek olanların yüzlerine ve vicdanlarına haykırmak gerekmektedir.
Bunun yollarından biri de, hukuki alt yapısı olan, video kayıtları, fotoğrafları ve canlı şahitleriyle ispat edilmiş bulunan bu insanlık suçunun “SOYKIRIM” olduğuna ve “Hocalı Soykırımının tanındığına, suçluların cezalandırılmasına ve Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesine” ilişkin olarak Iğdır Belediye Meclisince karar alınması ve bu meclis kararının tüm dünyaya duyurulmasıdır. Haydar Aliyev’in “Bir Millet İki Devlet” ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir” düsturu doğrultusunda Hocalı’ da Ermenilerce yapılan katliamın “SOYKIRIM” olarak tanınmasına ilişkin meclis kararı alınması, Türk ve Dünya kamuoyuna duyurulması için gereğini bilgilerinize arz ederiz.
Saygılarımızla