Türk Sağlık Sen İl Temsilcisi Haydarali KarasuIğdır Devlet Hastanesi Yönetimini Şeffaf Olmaya Davet Ediyoruz

   Bir basın açıklaması düzenleyen  Türk Sağlık Sen Iğdır il Şube başkanı  Haydar Ali Karasu şunları söyledi.”   Bildiğiniz gibi çalışma hayatında meydana gelen şiddetin  ¼  sağlık sektöründe yaşanmaktadır.  Hastanelerin savaş meydanını andırdığı çalışanın her saniye şiddete uğrama, korkusuyla yaşadığı bir ortamda sağlığın kalitesinden ve hizmetin doğru verilmesinden bahsedilemez.
            Son zamanlarda Iğdır Devlet Hastanesinde  şiddet olaylarının artması, yeterli tedbirlerin alınmaması, çalışanın güvenliğinin sağlanmaması ve bütün bu olup bitenlere karşı yetkililerin duyarsız tavırları ,bizi haklı endişelere sevk etmiştir.
            Güzel Iğdır’ımızın gerek yerel basında gerekse ulusal  basın ve sosyal medyada adının sağlıkta şiddet olaylarıyla sık sık anılması endişelerimizi giderek artırmaktadır.
      Iğdır devlet hastanesinde  son zamanlarda gerek hekim ,gerekse yardımcı sağlık personeli arkadaşlara uygulanan şiddetin artmasıyla ilgili yaptığımız araştırmada şunu gördük:” Beyaz kod verildiğinde krizi yönetecek ehil yöneticilerin olmadığını ,çalışanın can güvenliğini sağlamada yetersi kalındığını hatta şiddet mağduru personele yöneticilerce mobing uygulandığını tespit ettik.
            Hastane idarecilerinin koltuk kaygısı taşıması ve  siyaset ile gelmeleri nedeniyle koltuklarını kaybetme korkusu içinde olmaları görevlerini tam olarak yapmalarına engel oluyor.Bu yöneticiler  olaylalar karşısında siyasi davranmakta,haklı olan personelin yanında değil şiddet uygulayanların yanında yer almaktadırlar.Bu da yetmezmiş  gibi şiddete uğrayan personel amirinden hakaret ,küfür işitmekte ve tehdit edilmektedir.Personeline sahip çıkmayan hastane yöneticileri bu gidişle hastanede çalıştıracak doktor ve yardımcı sağlık personeli bulamayacaklardır.
            Çalışanların güvenliğini sağlama konusunda çaresiz ve zavallı durum sergilenmektedir. Hastanemizde yeteri kadar güvenlik görevlisinin olmaması sorun yaşanan yerlerde olayın intikalinin gecikmesine sebep olmaktadır.
            Hastane kuralları hiçe sayılmakta ,ziyaretçi  giriş ve çıkışları denetlenmemektedir.
          Mahremiyetin korunması gereken Doğumhane gibi özellikli birimlerde elini kolunu sallayan herkes içeri rahatlıkla girebilmektedir. Mahremiyetin korunma işi çalışan sağlık personeline yıkılarak halkla çalışan karşı karşıya getirilmiş ve şiddete basamak oluşturulmuştur. Birçok serviste telefon teçhizatının yetersiz olması iletişimi engellemekte ve sorunların ihbarını zorlaştırmaktadır.
            Hasta hakları birimindeki yetkili kişiler, basiretsiz ve ehliyetsiz olup sorun karşısında kendilerini adeta hakim gibi görerek, dinlemeden, anlamadan sağlıkçının kalemini kırmakta, psikolojik yıpratma politikası izlemektedir.
            Hastanede yeterli sağlık personeli olduğu halde bu personeller çalışması gereken yer dışında torpille çalıştırılmakta, torpili olmayan sağlıkçı ise ayda en az 15 nöbet tutmak zorunda kalmaktadır. Örnek olarak hastanede kadrolu  70 ebe olmasına rağmen doğumhanede 6 ebe görev yapmaktadır. Ve bunların nöbet sayıları aylık 15-16’yı bulmakta ve çalışanları tükenmişlik sendromuna sokmaktadır.
           Öyle ki,elaman yok diyerekten bu kişilerin senelik izinleri verilmemekte hasta oldukları halde raporları işleme konmamaktadır.Iğdır devlet Hastanesi çevre il ve ilçelere hatta Nahcıvan Özerk Cumhuriyetinden gelen hastalara hizmet vermektedir.
    Fakat Yönetim vurdum duymazlığı ve beceriksizliği nedeniyle bu hizmetler yetersiz kalmakta Şiddete uğrayan personel Iğdır’dan tayin isteyip gitmek zorunda kalmaktadır.Bütün bu olumsuzlukların giderilmesi için Devlet hastanesinde yönetimin şeffaf ,dürüst,tarafsız, adil ,ayrım yapmadan çalışmasını istiyoruz.Türk sağlık sen olarak talebimiz,sağlıkta şiddetin son bulmasıdır.Çalışanların can güvenliklerinden emin şekilde hizmet üretmesinin sağlanmasıdır.”