İl Temsilcileri ve Şube Başkanlarının katılımı ile 3-4-5 Ağustos 2010
tarihlerinde Çanakkale’de gerçekleştirildi. Toplantıya katılan Kamu-Sen
Iğdır İl Temsilcisi Cafer Alakaş, alınan kararlarla ilgili yaptığı
açıklamada,” Ülkemizde, kamu görevlileri ekonomik, sosyal ve demokratik
hakları konusunda yaşanan aksaklıklar nedeniyle zor şartlar altında
hizmet üretmektedirler. Kabul edilmelidir ki hizmet alanların aldığı
hizmetten memnun kalabilmesi, hizmet verenlerin çalışma memnuniyetiyle
doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle kamu yönetimi alanında yaşanan
aksaklıkların büyük çoğunluğunda, toplumun bütün kesimlerinin yaşadığı
gibi kamu görevlilerinin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunlar
etkilidir. Çalışan ve hizmet, iç içe geçmiş iki önemli unsurdur. Kamu
yönetiminde hizmetleri düzenlerken, bu hizmeti sunan kamu
görevlilerinin sorunlarını görmezden gelmek akılcı bir yaklaşım
değildir. Ülkemizde kamu hizmetinin yetersiz olması ve toplumun
ihtiyaçlarını karşılayamamasının bir nedeni de kamu çalışanlarının
sorunlarının gerçek anlamda çözülememiş olmasıdır. Kamu görevlilerinin
yıllardır birikmiş sorunlarının çözülmesi için en önemli araç olarak
gördüğümüz, tüm kamu çalışanlarını yakından ilgilendiren ve bu yıl
dokuzuncusu gerçekleştirilecek olan Toplu görüşme süreci 15-30 Ağustos
2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Türkiye Kamu-Sen, kamu
görevlilerinin sorunlarını ve çözüm yollarını ortaya koyan taleplerini
ve Toplu görüşme stratejisini belirlemiş ve hazırlıklarını
tamamlamıştır. Anayasa bir devletin kuruluşunu, örgütlenmesini,
iktidarın el değiştirme biçimini, bireylerin hak ve özgürlüklerini
düzenleyen kurallar bütünüdür. Buna bağlı olarak hukuk normlarının en
üstü olarak nitelendirilir, milli and veya toplumsal mutabakat gibi
ifadelerle, vücuda getirildiği ülkenin toplumsal ve siyasi
gereksinimleri ile bütünleşmesi beklenir. Anayasanın devletin kuruluş
felsefesini ve devlet yapısını tarihi gerçekleri ile özetlediği
düşünüldüğünde, geniş bir katılım sonucu benimsenmesi ve kabul görmesi,
norm ve ilkelerin demokratik bir süreçle oluşturulması bir gereklilik
olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumsal huzur ve barış; düzenlemelerde
toplumun geniş kesimlerinin onayının alınması yoluyla gerçekleşebilir.
12 Eylül 2010 günü yapılacak referandumla oylanacak Anayasa değişiklik
metni, vatandaşlarımızın talepleri göz ardı edilerek, sivil toplum
kuruluşlarının ve ilgili tarafların görüşlerine başvurulmadan tek
taraflı olarak hazırlanmış ve vatandaşlarımıza dayatılmış bir metindir.
Bu nedenle eksiklikler, yanlışlar ve çelişkiler yumağı olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Gerek Anayasa değişiklik paketinin hazırlanması sırasında gerekse taslak metnin eksikliklerinin giderilmesi noktasında sosyal diyalog mekanizmalarının devre dışı bırakılmış olması Türkiye Kamu-Sen olarak değişiklik paketine kuşkuyla bakmamıza neden olmaktadır. İçeriği ne olursa olsun, değişiklik metnini hazırlarken milletten kaçıran, 2007 yılında sivil toplum kuruluşlarının hazırladığı Anayasa taslağını görmezden gelen ve milletin görüşlerine itibar etmeyen hükümetin, başı sıkışınca sandığa koşmasını da bugüne kadarki samimiyetsizlik halkasına bir yenisinin eklenmesi olarak görmekteyiz.
Milletimizin görüşlerini ciddiye aldığını iddia eden yetkililerin inandırıcı olabilmeleri için öncelikle sosyal diyalog mekanizmalarını gerçek anlamda hayata geçirmesini beklemekteyiz. Anayasa değişiklik paketinin; daha önce siyasi irade tarafından “kaldırılması gerektiği” yolunda açıklamalar yapılan “YÖK”, en temel insani haklardan olan eğitimde fırsat eşitliğinin ve eğitim özgürlüğünün önünde engel olarak görülen “türban” ve yolsuzluk ve çürümüşlüğün kaynağı olarak kabul edilen “dokunulmazlıklar” konularına çözüm getirmemesi büyük eksiklik olarak görülmektedir. Yargı, kişi hak ve özgürlüklerini yönetime karşı korumak, hukuk devletini gerçekleştirmek ve Anayasa’nın üstünlüğünü sağlamakla yükümlü bir organdır. Bu denli önemli işlevi bulunan yargının mutlaka bağımsız ve tarafsız olması gerekir.
Bağımsız yargı demokrasinin gereği; hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinin dayandığı nokta; temel hak ve özgürlüklerin garantisidir. Bağımsız yargı, adalete ve devlete güvenin yegane aracıdır. Kuvvetler ayrılığı ise, iktidarın, çoğunluk diktatörlüğüne dönüşerek demokrasiye zarar vermemesi için sınırlandırılıp denetlenmesi ve bu yolla dengelenmesi esasını temel alır.
Hukuk devleti kavramı bu amaçla geliştirilmiştir. Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkesine dayanan, idarenin tüm işlemlerini yargı denetimine tabi kılan düzeni anlatmaktadır. İktidar gücü, yargı yoluyla sınırlandırılmakta, denetime alınmakta ve dengelenmektedir. Bu nedenle yargının, yasama ve yürütmeden bağımsız olması ve güçler ayrılığı ilkesinin Anayasal güvence altına alınması, demokrasinin gereğidir. Kamu görevlilerimizin yıllardır kendilerine yapılan uygulamaları, haksızlıkları, baskı, kıyım ve sürgünleri unutmadan, Anayasa değişiklik paketindeki çekinceleri de göz önünde bulundurarak, milletimizin ve devletimizin geleceği için en doğru ve hayırlı kararı vereceğine olan inancımız tamdır.
Gerek Anayasa değişikliğinin hazırlanma sürecinde yaşanılan çarpıklıklar, gerek yukarıda zikredilen eksiklik ve yanlışlar, gerekse siyasal iktidarın memurlara karşı bugüne kadarki taraflı, baskıcı ve kanunları hiçe sayan tutumu nedeniyle Türkiye Kamu-Sen, üyelerinin sağ duyusuna güvenerek, kişisel görüş ve hür iradelerine saygı çerçevesinde Anayasa değişikliğine “HAYIR” demektedir.” dedi.
Gerek Anayasa değişiklik paketinin hazırlanması sırasında gerekse taslak metnin eksikliklerinin giderilmesi noktasında sosyal diyalog mekanizmalarının devre dışı bırakılmış olması Türkiye Kamu-Sen olarak değişiklik paketine kuşkuyla bakmamıza neden olmaktadır. İçeriği ne olursa olsun, değişiklik metnini hazırlarken milletten kaçıran, 2007 yılında sivil toplum kuruluşlarının hazırladığı Anayasa taslağını görmezden gelen ve milletin görüşlerine itibar etmeyen hükümetin, başı sıkışınca sandığa koşmasını da bugüne kadarki samimiyetsizlik halkasına bir yenisinin eklenmesi olarak görmekteyiz.
Milletimizin görüşlerini ciddiye aldığını iddia eden yetkililerin inandırıcı olabilmeleri için öncelikle sosyal diyalog mekanizmalarını gerçek anlamda hayata geçirmesini beklemekteyiz. Anayasa değişiklik paketinin; daha önce siyasi irade tarafından “kaldırılması gerektiği” yolunda açıklamalar yapılan “YÖK”, en temel insani haklardan olan eğitimde fırsat eşitliğinin ve eğitim özgürlüğünün önünde engel olarak görülen “türban” ve yolsuzluk ve çürümüşlüğün kaynağı olarak kabul edilen “dokunulmazlıklar” konularına çözüm getirmemesi büyük eksiklik olarak görülmektedir. Yargı, kişi hak ve özgürlüklerini yönetime karşı korumak, hukuk devletini gerçekleştirmek ve Anayasa’nın üstünlüğünü sağlamakla yükümlü bir organdır. Bu denli önemli işlevi bulunan yargının mutlaka bağımsız ve tarafsız olması gerekir.
Bağımsız yargı demokrasinin gereği; hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinin dayandığı nokta; temel hak ve özgürlüklerin garantisidir. Bağımsız yargı, adalete ve devlete güvenin yegane aracıdır. Kuvvetler ayrılığı ise, iktidarın, çoğunluk diktatörlüğüne dönüşerek demokrasiye zarar vermemesi için sınırlandırılıp denetlenmesi ve bu yolla dengelenmesi esasını temel alır.
Hukuk devleti kavramı bu amaçla geliştirilmiştir. Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkesine dayanan, idarenin tüm işlemlerini yargı denetimine tabi kılan düzeni anlatmaktadır. İktidar gücü, yargı yoluyla sınırlandırılmakta, denetime alınmakta ve dengelenmektedir. Bu nedenle yargının, yasama ve yürütmeden bağımsız olması ve güçler ayrılığı ilkesinin Anayasal güvence altına alınması, demokrasinin gereğidir. Kamu görevlilerimizin yıllardır kendilerine yapılan uygulamaları, haksızlıkları, baskı, kıyım ve sürgünleri unutmadan, Anayasa değişiklik paketindeki çekinceleri de göz önünde bulundurarak, milletimizin ve devletimizin geleceği için en doğru ve hayırlı kararı vereceğine olan inancımız tamdır.
Gerek Anayasa değişikliğinin hazırlanma sürecinde yaşanılan çarpıklıklar, gerek yukarıda zikredilen eksiklik ve yanlışlar, gerekse siyasal iktidarın memurlara karşı bugüne kadarki taraflı, baskıcı ve kanunları hiçe sayan tutumu nedeniyle Türkiye Kamu-Sen, üyelerinin sağ duyusuna güvenerek, kişisel görüş ve hür iradelerine saygı çerçevesinde Anayasa değişikliğine “HAYIR” demektedir.” dedi.