“Bir millet diz çökmedi, ama dünya önünde eğildi...”
Ankara’da, Anıtkabir’in taş duvarları arasında sadece sessizlik değil; bir ulusun hafızası, direnişi ve yeniden doğuşu yankılanır. Bu hafta orada, tarihe geçecek bir sahne yaşandı. Belçika Savunma Bakanı Theo Francken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesi önünde diz çöktü.
Bu bir protokol jesti değil, kelimenin tam anlamıyla dünyanın vicdanla eğilişidir.
Bazıları bu fotoğrafı sıradan bir an gibi görebilir. Ama bu görüntü, Atatürk'ün sadece bir ülkenin lideri değil, insanlık tarihi içinde özel bir yere sahip olduğunu tüm dünyaya hatırlattı.
Peki, neden bir yabancı devlet adamı bu kadar derin bir saygıyla eğiliyor?
Neden dünya Atatürk’ü bu kadar ciddiye alıyor da, bazı kesimler hâlâ ona düşmanca yaklaşıyor?
Atatürk'e Duyulan Uluslararası Saygının Kaynağı Nedir?
Çünkü Atatürk, sömürgeci düzenin karşısına dikilmiş, “Kendi kaderini ancak kendi halkı tayin eder” diyen ilk modern liderlerden biridir. Emperyalizme karşı savaşarak bağımsız bir ulus kurmuş; ardından tüm gücünü halka devretmiş, saltanatı ve hilafeti kaldırarak laik, çağdaş bir toplumun temellerini atmıştır.
Dünya onu bu yüzden takdir ediyor:
Çünkü Atatürk, yenilgiye alışmış bir milleti zafere taşımıştı.
Çünkü o, sadece savaş kazanan bir komutan değil, barışı savunan bir devlet adamıydı.
Çünkü kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımış, eğitimi ve hukuku laikleştirerek bireyin özgürlüğünü öncelemişti.
Çünkü "millet" kavramını din, mezhep, soy farkı gözetmeksizin halkın iradesine bağlamıştı.
Bugün çağdaş dünyanın hayranlık duyduğu bütün bu ilkeler, Atatürk’ün 100 yıl önce ortaya koyduğu vizyonun eseridir. Onun için diz çökülür; çünkü onun kurduğu sistem, halk egemenliğini temel alır.
Bugün dünya liderleri onun huzurunda eğiliyor çünkü Atatürk; halkı için tahtı elinin tersiyle iten, yüce bir gönüllülüğün ve gerçek liderliğin simgesidir.
Peki, Neden Bazı Kesimler Atatürk’ü Hâlâ Sevemiyor?
Türkiye’de özellikle bazı dinci kesimler, Atatürk’e karşı mesafeli durmayı bir kimlik meselesi haline getirmiştir. Bunun birkaç temel sebebi vardır:
Laikliği yanlış anlamaları.
Atatürk’ün dinle değil, dinin siyasete alet edilmesiyle sorunu vardı. Oysa bazı kesimler laikliği din düşmanlığı olarak algıladı ve bu yanlış algı bugüne kadar sürdü.
Saltanat ve hilafetin kaldırılması.
Atatürk, halkın kendi kendini yönetmesini istedi. Bu da bazı güç odaklarının çıkarına ters düştü. Bugün hâlâ, halkı değil “tek bir adamı” kutsayan anlayışlar, Atatürk’ün devrimlerini sindirememektedir.
Kadınlara ve bireylere verilen özgürlük.
Kadının toplumsal yaşama katılması, eğitimin bilim temelli olması, bireyin aklı ve iradesinin öne çıkarılması; bazı radikal çevreler için bir tehdit olarak algılandı.
Cehalet.
Ne yazık ki bazı kesimler Atatürk’ü yalnızca inkılap tarihindeki başlıklardan ibaret sanıyor. Onu derinlemesine okuyanlar ise hayran kalıyor.
Bu yüzden Atatürk’ü eleştirenler, çoğunlukla onu gerçekten tanımayanlar oluyor. Onu küçümsemeye çalışanlar, aslında onun çizdiği ufkun büyüklüğünü henüz kavrayamamışlardır.
Son Söz: Biz Onun Evlatlarıyız
Bugün bir yabancı devlet adamı diz çökerek Atatürk’e saygısını sunarken, biz Türk milletine düşen görev; onun bize bıraktığı mirası daha çok sahiplenmek, daha çok anlatmak ve daha çok korumaktır.
Çünkü Atatürk; geçmişin değil, geleceğin lideridir.
O bir askerdi ama aynı zamanda bir filozof, bir hukukçu, bir öğretmendi.
O bir devlet adamıydı ama aynı zamanda halkın içinden gelen bir devrimciydi.
O diz çöküş; bir teslimiyet değil, bir hayranlıktı.
Ve biz bu milletin evlatları olarak;
Başımız dik, yüreğimizde Ata’mızla dimdik ayaktayız!
Yorumlar
Kalan Karakter: