Genel

DEM Parti Iğdır Milletvekili Yılmaz Hun’un Meclis Konuşması

DEM Parti Iğdır Milletvekili Yılmaz Hun bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde söz alarak Iğdır’ın sorunlarını gündeme getirdi.

Milletvekili Yılmaz Hun mecliste yaptığı konuşmada şöyle dedi:

“Seçim bölgem Iğdır üç ülkeye sınır, verimli ovasıyla, Türkiye’nin en yüksek dağının eteklerinde kurulu farklı etnik kimlik ve inançların bir arada yaşadığı bir kültürel mozaik gibidir.

Ancak şehir bin türlü sorunlar ile gelişememekte, ekonomik, sosyal ve kültürel nedenler ile sürekli göç vermektedir.

Iğdır’da Sağlık ve Doktor Eksikliği Sorunu

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,

Iğdır halkı, en temel insan hakkı olan sağlık hizmetlerine erişimde ciddi sorunlar yaşamaktadır. Şehrimizdeki devlet hastanesi yetersiz tıbbi cihaz ve donanıma sahip olduğu için vatandaşlarımız basit sağlık sorunlarında bile Van, Erzurum ya da çevre illere gitmek zorunda kalmaktadır. Bu durum erken teşhisi ortadan kaldırmaktadır. Bu yollarda sürekli olarak Iğdırlı hastalar hastaneye, doktora, tedaviye ulaşamadığı için vefat etmektedir. Erzurum, Van yolları Iğdırhalkları açısından adeta çileye dönüşmüştür.

Iğdır devlet hastanesinde Branş doktoru eksikliği artık kronikleşmiştir. Bazı alanlarda hiç uzman doktor bulunmamakta, bazı branşlarda ise uzman ve branş doktor sayının yetersizliği nedeniyle aylarca süren randevu kuyrukları oluşmaktadır. Bu durum, sağlık hizmetine erişimi neredeyse imkânsız hale getirmiştir.

Her ne kadar Iğdır’da yeni devlet hastanesinin inşaa edilmesine başlanmış olsa bile bu durum sorunu çözmeyecektir.

Çünkü Asıl sorun yeni bir hastanenin inşası değil, yeterli tıbbiekipman ve uzman doktor eksikliği olduğu bilinmektedir.

Iğdır gibi stratejik ve sınır hattında bulunan bir kentte bu kadar büyük sağlık açıklarının olması kabul edilemez. Sağlık Bakanlığı’nı bu konuda acil adım atmaya çağırıyorum.

Şap Hastalığı ve Hayvancılığın Çöküşü

Iğdır ekonomisinin büyük bir bölümünü oluşturan hayvancılık bugünlerde şap hastalığı nedeniyle durma noktasına gelmiştir.son dönemlerde bölgede yayılan şap hastalığı, zaten zor koşullarda üretim yapan çiftçilerimizi iflasa sürüklemiştir.

Hayvan pazarı aylarca kapalı kalmış, alım-satım faaliyetleri tamamen durmuş, binlerce hayvan telef olmuştur. Üstelik Tarım ve Orman Bakanlığı, bu süreçte zamanında aşı ve önleyici müdahalede bulunmadığı gibi, üreticiye herhangi bir destek mekanizması da sunmamıştır.

Bu ihmalkârlığın sonucu olarak hem hayvan kayıpları yaşanmış hem de vatandaşlarımızın geçim kaynağı olan hayvancılık büyük bir darbe almıştır.

Tarımsal Destek Yetersizliği

Iğdır, verimli Aras Ovası’na sahip olmasına rağmen, tarımsal destekten yeterince faydalanamayan bir ildir. Dolu, don ve kuraklık gibi doğal afetler çiftçiyi her yıl vururken, Tarım Bakanlığı’nın müdahaleleri yetersiz kalmakta ya da hiç yapılmamaktadır.

Iğdır Ovasının hemen yanından Aras nehri geçmesine rağmenIğdırlı çiftçi sulama problemi yaşamaktadır. Sulama kanalları yetersizdir. Aras nehri üzerine kurulan barajlar nedeniyle çiftçi tarlasını ekemez duruma gelmiştir.

Tarım Sigortaları sistemi (TARSİM) işlevsizdir; zarar gören çiftçiler hak ettiği desteği alamamaktadır. Iğdır gibi stratejik bir tarım kentinin bu kadar sahipsiz bırakılması kabul edilemez. Tarım ve hayvancılıkla geçinen halkımızı korumak, onları üretimde tutmak bu Meclis’in ve ilgili bakanlıkların sorumluluğudur.

Yayla ve Mera Sorunu

Türkiyede kendi bölgesinde hayvan sayısında 3’üncü sırada olmasına rağmen şehirde et entegre tesisi yok. Binlerce hayvan başka şehirde kesimlere gönderilmektedir.

Hayvan sayısı fazla olmasına rağmen mevcut yayla ve mera alanları bu hayvan varlığına yetmemektedir.

Bu yüzden üreticilerimiz hayvanlarını yaylaya çıkarmak içinKars, Erzurum, Ardahan gibi çevre illere yönelmek zorunda kalmakta, ancak bu illerdeki valiliklerin yasak ve kısıtlamaları nedeniyle ciddi mağduriyetler yaşanmaktadır.

Bu sorun, yalnızca bir otlatma meselesi değil, geçim ve yaşam meselesidir. Mera ve yayla sorunu çözülmeden hayvancılığın sürdürülebilirliğinden söz edemeyiz.

Güneş Enerji Santralleri (GES) ve Meraların Talanı

Iğdır’ın Hoşhaber beldesinde mera üzerine kurulan GES projesi, halkın geçim kaynağı olan hayvancılığı tehdit etmektedir. Halfeli beldesinde de GES projesi kurulmak istenmektedir. Bu projeler, planlama yapılmadan, halkın rızası alınmadan ve çevresel etkileri gözetilmeden hayata geçirilmektedir.

GES panelleri kurulan alanlarda, rüzgârlı havalarda oluşan yoğun toz bulutu tüm şehri kaplamakta, zaten havası en kirli şehirlerden biri olan Iğdır’da hava kalitesini daha da düşürmektedir. Üstelik bu yatırımların bölge halkına doğrudan bir faydası yoktur.

Enerji yatırımları yapılabilir ama doğayı, üreticiyi ve yaşamı yok sayarak değil! Meralar, enerji şirketlerine değil, o topraklarda hayvancılık yapan halkımıza aittir!

Sonuç Olarak:

Seçim bölgem Iğdır, Türkiyede üç ülkeye sınır tek şehirdir. Ama şehirde ticaret yok! Ermenistan’a açılan kapı olan Alican sınır kapısı tamamen kapalıdır. İran’a açılan Borualansınır kapısı tamamen kapalıdır. Nahçıvan özerk yönetimine açılan kapı olan Dilucu sınır kapısı kısmı olarak açıktır. Yurt dışı çıkış harcının yüksek olması sebebi ile bavul ticareti tamamen engellenmiş halk ticaret yapamamaktadır.

Iğdır halkı, tarımdan sağlığa, meralardan hayvancılığa kadar birçok temel alanda ihmal edilmekte ve yok sayılmaktadır.Bu sorunlar yalnızca Iğdır’ın değil, bir ülkenin üretim ve yaşam zincirinin çöküşüne işaret etmektedir.

Tarım yapamayan, hayvancılık yapamayan, sağlık hizmetlerine ulaşamayan, turizm faaliyetlerinden yoksun olduğu için sürekli olarak göç veren bir şehir.

Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.”