Ermenistan’ın Bağımsızlık bildirgesinde Türkiye’ye yönelik toprak talepleri yer alıyor. 23 Ağustos 1990 tarihli Ermenistan’ın Bağımsızlık Bildirisinin 11. maddesi Türkiye’nin doğusunu batı Ermenistan olarak tanımlıyor. Ermenistan Anayasasının 13. maddesine göre ise, Ermenistan’da değil Türkiye’de bulunan Ağrı dağı Ermeni arması üzerinde yer alıyor. Ermenilere göre, Büyük Ermenistan’ın kalbi Ağrı Dağı’nda atıyor. Ermeniler için Ağrı Dağı, Nuh’un gemisi efsanesine dayandırılan Ermeni tarihinin başlangıcının sembolü olmasından öte, “Kaybedilen topraklar için doğal bir anıt kimliği” taşıyor. Ermeni Yönetimi’nin soykırım iddialarına meşru zemin arayışına yönelik çabalarının ardındaki asıl niyeti, “Bağımsızlık Bildirgesi”, “Bağımsızlık Kararı” ve “Ermenistan Anayasası” olmak üzere, bugünkü Ermenistan için önem arz eden bu üç belgede açıkça ortaya konulmuştur.
Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyet’inin, 23 Ağustos 1990 tarihli “Bağımsızlık Bildirisi’nin 11. Maddesinde “Ermenistan Cumhuriyeti, 1915 Osmanlı Türkiye’si ve Batı Ermenistan’da gerçekleştirilen soykırımın uluslararası alanda kabul görmesi yönündeki çabaları destekler” denilmektedir. “Batı Ermenistan” ifadesi, Türkiye’nin Doğu Bölgesini kastetmekle beraber, geleneksel Ermeni ideolojisine göre; Ermenilerin sözde anavatanıdır ve Ermeniler anavatanlarında yaşayamamaktadırlar. Ermenistan Parlamentosu, 23 Eylül 1991 tarihinde aldığı bağımsızlık kararında da “Ermenistan Bağımsızlık Bildirisi’ne sadık kalacağını” beyan ve taahhüt etmiş, 1995 yılında kabul edilen Ermeni Anayasası’nda ise, “Ermenistan’ın bağımsızlık bildirisindeki ulusal hedeflere bağlı kalacağı” bir anayasa hükmü haline getirilmiştir. Aynı çerçevede, 1991 Şubat ayında Ermenistan Parlamentosu “1921 tarihli Kars Anlaşması ile çizilmiş olan sınırı tanımadığını” ilan etmiştir.
Ermeniler sözde uydurdukları soykırımı Türkiye tarafından kabul edilmesini amaçlıyorlar. Bu amaca ulaştıktan sonra, Türkiye’yi 1915 olayları nedeniyle tazminat ödemeye mahkûm ettirebileceklerini düşünüyorlar. Tazminatların sonucu olarak da, gerek Birinci Dünya Savaşı sırasında çıkardıkları ayaklanmalarla gerekse 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması ile Türkiye’den koparamadıkları Doğu Anadolu topraklarını Ermenistan sınırlarına katmayı hedefliyorlar.
Ermenicede, Türk sözü hâlâ genel olarak birinin aklını sorgulamak için kullanılır: "?!" ("Sen Türk müsün?"), aynı zamanda kirli düzensiz bir evi ima etmek için kullanılır: " ("Bir Türkün evine benziyor?") Ayrıca Ermeni toplumunda Türk ve Müslümanları tanımlamak için "(Dacik)" kelimesi de kullanılır.
Ermenilerin Türk düşmanlığını ders kitapları ile çocuklara da aşıladıkları aşikârdır. Çocuklarını bu fikirle yetiştireceksin. Sonra da kapılarını açıp dostça yaşayacaksın. Böyle bir şey mümkün olacak mı? Ermeniler kitaplardan bunları çıkaracak mı?
Ermenilerin bu emelleri açıktan açığa belliyken, öte taraftan Iğdır ve çevresinde Ermeniler çok büyük katliamlar yaptıkları ulusal basın önünde ispat edilmiştir. Iğdır’da Ermenilerin yaptıkları zulümlerin ve katliamların büyük kanıtları mevcuttur.
Ermeniler, Bayraktutan Köyünde Ağa Çelik’in samanlığına çoluk çocuğu doldurarak yakmışlardır. Hakmehmet köyünde Uzun Hasan kuyusuna erkeklerin kafalarını keserek, kurşunlayarak 95 masum Müslüman Türkü, kurban bayramı arifesinde Müslümanların kurban bayramını kutluyoruz diyerek öldürerek doldurmuşlardır. Oba köyünde köyün erkeklerini bir dama toplayarak ateş vererek yakmışlardır. Küllük köyünde Yakup Gürel kuyusuna diri diri insanlarımızı üst üste doldurarak öldürmüşler. Kadıkışlak ve Necafali köylerinde çoluk çocuğu Balahana denilen iki katlı kerpiçten eve toplayarak yakmışlardır. Koçkıran köyünde kestikleri Türklerin kanları caminin havuzunu doldurmuştur. Gedikli köyünde bir eve doldurulan insanlarımız diri diri yakılmışlardır. Bu köylerimizden Gedikli Hakmehmet ve Oba’da bulunan toplu mezarlar ulusal basın önünde açılmış ve gerçekler ortaya çıkarılmıştır. Diğer köylerimizde de yapılacak kazı çalışmalarında toplu katliamların gün ışığına çıkacağı aşikârdır.
Bunca olanlar karşısında, sanki Ermeniler her gün Iğdır’a gelip gidiyorlar, ilçeye büyük bir turizm getirisi sağlıyorlar gibi hoş geldiniz levhasını yazılıyor, Diğer taraftan dedeleri katledilen insanlar görmezlikten geliniyor. Bölgenin hassasiyetleri gözetilmiyor, Ermenilerin katlettikleri binlerce insanın ruhu sızlatılıyor. Tarihi gerçekleri bilmeden hoşgörü sloganları atmak kimin işine yarar, sormak lazım?.
Ziya Zakir ACAR
Iğdır-Azerbaycan Dil, Tarih ve Kültür Birliğini
Yaşatma Ve Destekleme Derneği Başkanı
Genel Haber
Yayınlanma: 28 Eylül 2015 - 00:00
Ermenilerin En Fazla Katlettikleri Bölgede Ermenilere Hoş Geldiniz Tabelası
Bir tarafta toplumu ve devletiyle durmak bilmeden “Türk Düşmanlığı” “soykırım” safsataları üreten bir Ermenistan, diğer tarafta “hoşgörü” “ortak acıları paylaşmak” daha öteye giderek “özür dileme kampanyaları”, “yağ çekmelerin” yaşandığı Türkiye. Bir tarafta Ermenistan’ın devlet politikası haline gelmiş Anadolu toprakları üzerindeki iddiaları, diğer tarafta ise her sene 1 Nisandan başlayıp 25 Nisan’da soykırım dedi-demedi politikası…
Genel Haber
28 Eylül 2015 - 00:00
İlginizi Çekebilir