Kültür & Sanat
Yayınlanma: 15 Mayıs 2013 - 05:51
Muhabbet ile Gelen Mutluluk
Soba üstünde fokurdayan güğümden su doldurup muhabbet ile çay demlemekti mutluluk. Galiba geçmişte her şeyin tadı başkaydı mutluluğun bile. Belki çokça elektronik eşya girmemişti hayatımıza yâda şu anki gibi yapılan börek çörekler derin donduruculara tıkılmıyordu hatta yapılan hamur işleri yetmiyordu bile daha yapılırken konu komşuya yetmeyecek telaşı yaşanırdı evlerde. Ama yendikçe daha çok tatlanıp bereketlenirdi. Ne buzluklarda biriktirilir, nede misafire bayatı sıcak ikram ederdik. Muhabbet azaldığı için mi mutluluklar tükeniyor yoksa mutlu olmadığımız için mi muhabbete ihtiyaç duymuyoruz bilinmez. Artık evlerimize bile sığmaz olduk oda sayılarımız 2.3.4’e kadar yükseldi Geçmişe bakıyorum da bazen bizim iki gözlü bir evimiz vardı, odanın birinde abim ve eşi diğerinde annem, babam, ablam ve ben kalırdık, hemen yanında mutfak ve banyodan bozma bir oda daha. Kendime ait bir oda hayalim hiç olmadı. Şimdi anlıyorum ki o iki gözlü odada ben mutluymuşum. Belki anne babam beni kitaplara göre büyütmedi ama acıyı da mutluluğu da sindire, sindire yaşadım. Bağ bahçede koşup oynamaktan dizlerimin morluğu hiç geçmezdi sadece yatağa yattığım anda ağrısını hissederdim o da uykuya dalana kadar. Şu an yaşadığımız toplumda her şey öyle basit kalıyor ki mutlulukta acıda sanal ortam aracılığı ile paylaşılıyor. Bazen aynı evi paylaştığımız kardeşimizin bile doğum gününü elektronik ortamda kutlar hale geldik. Garip değimli aslında evlerimizi büyüttükçe yüreklerimizi daha çok yalnızlaştırıyoruz farkında bile değiliz. Sizce odaların çok olduğu bir evde mutluluktan bahsedilir mi bilmiyorum. Bana sorarsanız herkes kendi dünyasını kurup yaşar. Odalardan çıkma anı ya misafirin geldiği an yâda yemeğin beraber yendiği vakitler. Bazen yapılan programlardan habersiz yemek saatleri bile denk gelmez. Anlatmak istediğim böyle bir evde muhabbetin fısıltısı bile olmaz vesselam. Kestane kokusu kadar, soba cızıltısında kıvrılıp uyuyan insanı bile bulamazsın. Peki, o zaman soruyorum size nedir mutluluğun anlamı aile içinde muhabbet değilse ne? Her odaya yayılan farklı elektronik eşya seslerinin mi yükselmesi mutluluk. Biliyor musunuz muhabbet bile yerini donuk ve boş bakışlara bıraktı. Odalarımız büyüdükçe yalnızlığımızda büyüyor galiba. Anlayacağın kendi evimize bile yabancı olduk. Peki, çözüm ne mum ışığında yaşayıp hayattan vazgeçmek mi? Hayır değil tabii ki Yapmamız gereken şey aslında, yatak odamıza kadar giren elektronik eşyaları öncelik sırasına göre hayatımıza yerleştirmek, hayatımızın vazgeçilmezi haline getirmemek. Yeri geldiğinde alıp çocuklarımızı mum ışığında geçmişimizden bahsetmek hani ben çocukken diye başlayan yâda bazı günler onlarla birlikte salonun perdesini çekip bilgisayarda sinema keyfi yapmak muhabbetle.Aslına bakarsanız muhabbeti mutluluğa dönüştürmek için elektronik eşyalar gibi evimizde bir etken. Galiba önemli olan sadece bunların öncelik sırasını bilmek.Sevdiklerimizin önüne geçmeden.Bir ilaç gibi sevdiklerimizden sonra ve dozunda ne eksik nede fazla.
Kültür & Sanat
15 Mayıs 2013 - 05:51