Ramazan ayının orucunu tutmanın ilahi bir emir ile farz bir ibadet
oluşunda, hiçbir Müslüman şüphe etmez. Ancak bu İlahi farizanın yanında
unutulmaması gereken başka bir ayet daha vardır. O da insanların en
açık düşmanı şeytanın Rabbül âlemin Allah’ın yüce Celal makamına, tüm
insanları azdıracağına dair tekitle yemin etmesidir. Şeytanın insanları
azdırması şudur zaten ayette de geçer sana (Allah’a) gelen yolda
duracağım hepsini azdıracağım, arındırılmış (muhles) kulların başka,
Oruç tutmak da Allah’a giden yoldur, zira Allah tebarek ve tela Orucun
sevabını hiç kimsenin hesaplayamayacağını sadece kendisinin bu hesabı
bildiğini buyurmaktadır. Yani oruç tutan kimse şeytanın vesvese ve
şerrinden asla âmânda değildir. Şeytan bir yolla bu sevaptan insanı
mahrum etmeğe çalışmaktadır. Birisini oruç tutmadan mahrum eder,
diğerini oruç tutmanın makam ve derecesini bilmeden mahrum eder, bir
diğerini de oruç tutp aç, susuz kaldığı halde sevabından mahrum
bırakır. Ben son şıkkı biraz açmak istiyorum. İlahi emir ile farz olan
ibadetlerin iki yönü vardır. Bir yönü mükellef o ameli yaparken
Allah’ın kendisine emretmiş görevi yerine getirdiğinin farkında olmalı,
diğer yönü ise bu görevi yerine getirmekle Allah’a yaklaştığını
bilmelidir. Bir ibadeti yaparken onun Allah tarafından istendiği ve
Allah’ın istediği gibi, vaktinde tam ve eksiksiz yapmak gerekir. İşte
şeytanın nüfuz edebileceği yerlerden birisi burasıdır. Sen orucunu tut
da nasıl tutarsan tut Allah kabul eder. Bu sözün şeytanın aldatmacası
olduğu açıktır. Bir emir ve görevi yapan kimse kendi bildiği ve
istediği gibi değil de emir ve görevi verenin istediği gibi yapmak
doğrudur. Hele birde bu emri veren makamdan daha yüce bir makam yoksa.
Yani tam doğru adres ondadır, onun dışındakilerin yanlış olma ihtimali
çok büyüktür. Öyleyse şeytanın torundan kaçmak için çok dikkatli olup
tam doğru ve tam sahih olanını yapmalıyız.
Birde şeytan için önemli olan bir insanı ibadetten men edemiyorsa, o ibadetin ruh ve canını almaktır. İşte onun için bu ümmetin iki manevi babasından biri olan takvalıların önderi Ali (a.s) şeytanın bu taktiğini şöyle açıklamıştır. Geceleri ibadetle geçiren birçok kimsenin yorgunlukları, gündüzleri oruç tutanların açlık ve susuzluklarından başka kendilerine bir şey kalmaz. Oruç tutmadan ziyade sahih ve kabul olunan oruç tutmak hünerdir.
Ramazan ayı geliyor mü’minler hazırlıklarını yaparken şeytanda hazırlığa geçiyor. Mü’minler oruç tutacaklar şeytanda onların orucunun sevabını en aza indirecek kurbet ve ihlası onlardan alacak veya almaya çalışacak. Neyle? Nasıl?
Neyle mi? Ramazan ve orucun kendisiyle. Dışarıdan bir şey getirse inanlar hemen fark eder onun tuzağına düşmezler. Ama nasıl? Şia ve Iğdırlı olduğum için Mübarek Ramazan tartışmalarını iyi bilirim, yıllardır bu konu üzerinde bir şeyler yazmayı düşünüyor ve çalışıyordum ama şimdi rabbim bir şeyler yazmayı nasip etti. Ramazanlıkta bizde tartışılan iki mesele vardır. Ramazanın başından sonuna kadar da tartışılıyor, bazen ve suçlamalara hatta siyasi meselelere bile çekilmek isteniyor. Ben konunun dinimizce nasıl olduğunu açıklayacağım ve din büyüklerinin fetvalarını aktaracağım ki inşallah umulur ki sakınanlardan oluruz.
Müçtehitlerimiz yani din uzmanları Kur-an’ı Kerimden, sünnetten (Rasulullah ve Ehl-i Beytin sahih hadislerinden) akıl ve icma yoluyla Ramazan ayının ve Ramazan bayramının tespitini Şöyle açıklamışlardır.
Hilali bilfiil şahsın kendisinin görmesiyle, kesin ilme dayandıracak tevatür yoluyla (yani ayrı, ayrı beldelerde olup hepsinin tezgâhlayarak uydurma ihtimali olmayan) yine kesin ilme dayandıracak yayılma yoluyla, önceki ayın başlangıcından otuz gün geçmesiyle, Şer’i ölçülere göre şehadet etmekle yani iki adil kişinin bilfiil görerek tanıklık etmesi) Hatası veya dayandığı sebepte hata ettiği bilinmedikçe Şer’i Hâkimin hükmüyle tespit edilir. Müneccimlerin (Astronomların) sözlerinin itibarı yoktur. Aynı şekilde zan derecesine ulaşsa bile önceki gecenin ayı olarak şafakta görünen ayın itibarı yoktur.
Ayın göründüğüne tanıklık eden kimsenin bilfiil kendisinin görüp tanıklık yapması gerekir. İlmi gerekçelerle tanıklık yapmanın değeri yoktur.
Şimdi müçtehitler daha geniş bilgileri kendi ilmi hal kitaplarında yazmışlardır. Onun bunun ağzından dinimizi öğreneceğimize asil kaynağı olan Müçtehitlerimizden öğrenirsek ihtilafa düşmeyiz. Bende sizleri taklit etiğiniz değerli taklit mercilerinizin tam ilmihal kitaplarına müracaat etmenizi istirham ediyorum.
Ancak önemle vurgulamak ve üzerinde durmak istediğim şu ki: Ayın tespit olması ve orucun farz olma meselesi ferdi ve bireysel bir meseledir. Eğer sen ayı görmüş veya belirtilen başka şer’i yollardan sana tespit olmuşsa oruç sana farzdır. Ayı görmeyen veya kendisine Şer’i yollarla tespit olmayan kimseye farz değildir. Sen onu o da seni suçlamamalısın. Şimdi akla şöyle bir şey gelebilir. Efendim ne fark eder ki bir gün az veya fazla, ancak bilmek gerekir ki sen günlük niyet etmen gerekir. Eğer Ramazan hilali sana şer’i yollardan tespit olmamışsa Ramazan olmayan günde nasıl Ramazan orucu niyet edebilirsin. Ayrıca Ramazanın birinci gününü ikinci gün niyetiyle tutarsan nasıl olur? İşte ben diyorum ya şeytan Ramazanın kendisiyle yola çıkıp amellerimizi yok ediyor. Rasulullah s.a.v ve Ehl-i Beyti bizim için kıstas belirlemişlerdir. O kıstaslara uyduğumuzda tam olarak görevimizi yapmış sayılırız. Aksi takdirde Allah korusun şeytanın tuzağına düşeriz.
Bir diğer mesele de çok uzatmadan hemen açıklayayım, akşamleyin iftar saatidir. Artık bu mesele o kadar net ve açıktır ki aramızdaki nifakın şeytan tarafından amelimizi yok edip orucumuzu batıl etmekten başka bir şey değildir. Yüce Rabimiz kendi Kitabında bakara süresi ayet 187 de buyuruyor ki: Orucu geceye tamamlayın. Ben ayette geçen orijinal kelimeyi aktarayım Arapçada geceye LAYL akşama ise GRUP derler. Grup vakti güneşin batmasıyla karanlık çöken zamana denir ama Layl karanlığın çökmesiyle başlar. Ayette de geceye tamamlayın diyor. Hiçbir yorum getirmeden okuyucuları ayetle baş başa bırakıyorum, kendileri doğru olanı yapsınlar. Eğer iftar vaktinden birkaç saat sonra bile iftar edersek orucumuza herhangi bir zarar yok. Ama Allah etmesin vakit girmeden bir saniye bile erken yemenin hem kazası hem de kefareti olduğu gibi günah da işlemiş oluruz.
Şimdiden oruç tutup ibadet yapacak, oruç tutamayıp ibadet yapacakların ibadetlerinin kabulünü acizane rabbimden niyaz ederim.
Ves-selamu Aleykum
Şeyh Arslan BAŞARAN
Birde şeytan için önemli olan bir insanı ibadetten men edemiyorsa, o ibadetin ruh ve canını almaktır. İşte onun için bu ümmetin iki manevi babasından biri olan takvalıların önderi Ali (a.s) şeytanın bu taktiğini şöyle açıklamıştır. Geceleri ibadetle geçiren birçok kimsenin yorgunlukları, gündüzleri oruç tutanların açlık ve susuzluklarından başka kendilerine bir şey kalmaz. Oruç tutmadan ziyade sahih ve kabul olunan oruç tutmak hünerdir.
Ramazan ayı geliyor mü’minler hazırlıklarını yaparken şeytanda hazırlığa geçiyor. Mü’minler oruç tutacaklar şeytanda onların orucunun sevabını en aza indirecek kurbet ve ihlası onlardan alacak veya almaya çalışacak. Neyle? Nasıl?
Neyle mi? Ramazan ve orucun kendisiyle. Dışarıdan bir şey getirse inanlar hemen fark eder onun tuzağına düşmezler. Ama nasıl? Şia ve Iğdırlı olduğum için Mübarek Ramazan tartışmalarını iyi bilirim, yıllardır bu konu üzerinde bir şeyler yazmayı düşünüyor ve çalışıyordum ama şimdi rabbim bir şeyler yazmayı nasip etti. Ramazanlıkta bizde tartışılan iki mesele vardır. Ramazanın başından sonuna kadar da tartışılıyor, bazen ve suçlamalara hatta siyasi meselelere bile çekilmek isteniyor. Ben konunun dinimizce nasıl olduğunu açıklayacağım ve din büyüklerinin fetvalarını aktaracağım ki inşallah umulur ki sakınanlardan oluruz.
Müçtehitlerimiz yani din uzmanları Kur-an’ı Kerimden, sünnetten (Rasulullah ve Ehl-i Beytin sahih hadislerinden) akıl ve icma yoluyla Ramazan ayının ve Ramazan bayramının tespitini Şöyle açıklamışlardır.
Hilali bilfiil şahsın kendisinin görmesiyle, kesin ilme dayandıracak tevatür yoluyla (yani ayrı, ayrı beldelerde olup hepsinin tezgâhlayarak uydurma ihtimali olmayan) yine kesin ilme dayandıracak yayılma yoluyla, önceki ayın başlangıcından otuz gün geçmesiyle, Şer’i ölçülere göre şehadet etmekle yani iki adil kişinin bilfiil görerek tanıklık etmesi) Hatası veya dayandığı sebepte hata ettiği bilinmedikçe Şer’i Hâkimin hükmüyle tespit edilir. Müneccimlerin (Astronomların) sözlerinin itibarı yoktur. Aynı şekilde zan derecesine ulaşsa bile önceki gecenin ayı olarak şafakta görünen ayın itibarı yoktur.
Ayın göründüğüne tanıklık eden kimsenin bilfiil kendisinin görüp tanıklık yapması gerekir. İlmi gerekçelerle tanıklık yapmanın değeri yoktur.
Şimdi müçtehitler daha geniş bilgileri kendi ilmi hal kitaplarında yazmışlardır. Onun bunun ağzından dinimizi öğreneceğimize asil kaynağı olan Müçtehitlerimizden öğrenirsek ihtilafa düşmeyiz. Bende sizleri taklit etiğiniz değerli taklit mercilerinizin tam ilmihal kitaplarına müracaat etmenizi istirham ediyorum.
Ancak önemle vurgulamak ve üzerinde durmak istediğim şu ki: Ayın tespit olması ve orucun farz olma meselesi ferdi ve bireysel bir meseledir. Eğer sen ayı görmüş veya belirtilen başka şer’i yollardan sana tespit olmuşsa oruç sana farzdır. Ayı görmeyen veya kendisine Şer’i yollarla tespit olmayan kimseye farz değildir. Sen onu o da seni suçlamamalısın. Şimdi akla şöyle bir şey gelebilir. Efendim ne fark eder ki bir gün az veya fazla, ancak bilmek gerekir ki sen günlük niyet etmen gerekir. Eğer Ramazan hilali sana şer’i yollardan tespit olmamışsa Ramazan olmayan günde nasıl Ramazan orucu niyet edebilirsin. Ayrıca Ramazanın birinci gününü ikinci gün niyetiyle tutarsan nasıl olur? İşte ben diyorum ya şeytan Ramazanın kendisiyle yola çıkıp amellerimizi yok ediyor. Rasulullah s.a.v ve Ehl-i Beyti bizim için kıstas belirlemişlerdir. O kıstaslara uyduğumuzda tam olarak görevimizi yapmış sayılırız. Aksi takdirde Allah korusun şeytanın tuzağına düşeriz.
Bir diğer mesele de çok uzatmadan hemen açıklayayım, akşamleyin iftar saatidir. Artık bu mesele o kadar net ve açıktır ki aramızdaki nifakın şeytan tarafından amelimizi yok edip orucumuzu batıl etmekten başka bir şey değildir. Yüce Rabimiz kendi Kitabında bakara süresi ayet 187 de buyuruyor ki: Orucu geceye tamamlayın. Ben ayette geçen orijinal kelimeyi aktarayım Arapçada geceye LAYL akşama ise GRUP derler. Grup vakti güneşin batmasıyla karanlık çöken zamana denir ama Layl karanlığın çökmesiyle başlar. Ayette de geceye tamamlayın diyor. Hiçbir yorum getirmeden okuyucuları ayetle baş başa bırakıyorum, kendileri doğru olanı yapsınlar. Eğer iftar vaktinden birkaç saat sonra bile iftar edersek orucumuza herhangi bir zarar yok. Ama Allah etmesin vakit girmeden bir saniye bile erken yemenin hem kazası hem de kefareti olduğu gibi günah da işlemiş oluruz.
Şimdiden oruç tutup ibadet yapacak, oruç tutamayıp ibadet yapacakların ibadetlerinin kabulünü acizane rabbimden niyaz ederim.
Ves-selamu Aleykum
Şeyh Arslan BAŞARAN