VARLIK İÇNDE YOKLUK.
“Varlık içinde yokluğu yaşamak” sözü, Iğdır’ın günümüzdeki durumunu ne güzel özetliyor kıymetli okuyanlarım. Birçok önemli zenginliği bünyesinde taşıyan bölgemiz, maalesef kısır çekişmelerden kurtulup, ortak aklın gereğini bir türlü yerine getirmede başarı sağlayamadığı içindir ki, elindeki imkanları değerlendirmede hep geri kalmıştır.
Üç ülkeye komşu olmasının avantajlarından tutunda, tarıma elverişli iklimine, toprağına, Ağrı Dağı gibi, dünya genelinde bilinen bir hazineye kadar, birçok önemli artılarımız yıllardır heba edilmektedir. Bu durumda, doğaldır ki bu geri kalmışlık kısır döngüsünden bir türlü çıkamıyoruz. Mevcut avantajların yalnız küçük bir kısmını kullanmamız halinde neler olmaz ki..
Mesela, Ağrı Dağının var olan potansiyelinin yalnızca bir kısmını kullanabilirsek, Iğdır’ın nasıl bir cazibe merkezi haline gelmesini düşünmek dahi, insana heyecan veriyor.
Bilindiği gibi, yaklaşık 1200 km2 lik bir kütle üzerine oturan Ağrı Dağının yaklaşık % 70’i Iğdır ili sınırları içerisindedir.. Görüldüğü gibi, az bir kısmı Ağrı İl sınırları içerisinde ve bundan özellikle Doğubayazıt ilçesi ciddi kazançlar elde etmektedir.. Adeta bir sektör haline getirilen “ Ağrı Dağı Turizmi” bölgenin kalkınmasında önemli bir kaynak oluşturmaktadır.. Bu konuda Doğubayazıt’ı kutlamak gerekir.
İnsan, ister istemez Iğdır niçin bu önemli hazineden gereği gibi yararlanamıyor diye düşünmekten kendini alamıyor.. Niçin Ağrı Dağına, Iğdır’dan yeni bir tırmanma rotası oluşturulamıyor. Bununla ilgili çalışmalar niçin sonuçlanamıyor. Zaman zaman terör gibi gerekçelerle yapılan çalışmalar hep kesintiye uğradı. Ancak terörün büyük oranda yok edildiği bu aşamada, yeni bahaneler üretmeden işe koyulmak gerekmiyor mu..?
Selçukluların, -Eğri Dağ veya Ağır Dağ-, Avrupalıların -Ararat-, İranlıların -Kuh-ul Nuh-, Arapların , Büyük Ağrı Dağına -Cebel-ül Haris-, Küçük Ağrı Dağına Cebel-ül Hüveys-, Ermenilerin -Masis- adını verdikleri bu önemli hazine birçok efsane, menkıbe ve olaylara konu olmuştur..
Nuh Tufanı gibi, kutsal kitaplarca da haber verilen önemli olayda sıkça adı geçen Ağrı Dağı, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği de yapmıştır.. Hurri, Kimmer, Urartu, Sasani, Bizans, Arap, Selçuklu, Osmanlı, Rus gibi medeniyetlere ev sahipliği yapan yöre, barındırdığı gizeminden dolayı birçok seyyahında uğrak mekânı olmuştur. Dünyada belki de en çok adından bahsedilen dağdır diyebiliriz.
Görüldüğü gibi Ağrı Dağının zengin potansiyeli herkese yeter.. Doğubayazıt’a da, Iğdır’da ve bölgedeki diğer illere de yeter. Kısır çekişme ve kıskançlıklara girmeden, alternatifleri geliştirerek, bu hazineden hep birlikte yararlanmak aklın gereğidir..
Diğer taraftan Iğdır’ın heba edilen tarım potansiyeli yıllardır, umursamazlık ve bir iş bilmezlikle yüzünden ihmal edilmektedir.. Mümbit ovada narenciye hariç, hemen her türlü ürünü yetiştirmek mümkün olmasına rağmen, gelinen nokta gerçekten yürek acısıdır. Bütün imkansızlıklara rağmen, bir şeyler ekip üreten çiftçi, her yıl olduğu gibi, bu yılda olduğu gibi bir hayal kırıklığına uğramıştır.
Pazarlama sorununun bir türlü halledilememesi, bozulan ekolojik şartların ortaya çıkardığı olumsuz koşullar, neredeyse çiftçilerin bütün şevkini kırmak üzeredir. Dolayısıyla, kazanamayan çiftçi, toprağa küsmekte ve ata ocağını terk ederek büyük şehirlere göç etmenin yollarını aramaktadır. Bu yüzden ne yazık ki, bir çok köyümüz neredeyse boşalma noktasına gelmiştir..
Birçok önemli değere sahip olan bu topraklar, bilimin, sağduyunun ışığında, kısır çekişmelerden, önyargılardan arınmış, doğru adımların atılması ile adeta bölgenin yıldızı olması içten bile değil.. Ortak aklın oluşturduğu birliktelik ve birlikte kalkınma şuuru, bu işin ilk adımı olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir.
Yorumlar
Kalan Karakter: