Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, "Dünya devi bu firmalarımız ve onların tedarikçisi olan işletmelerimizle Ankara’mız, ülkemiz savunma sanayiinin kalbidir" dedi.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, TOBB ETÜ Mezunlar Derneği’nin, ‘İnovasyonun İnsan Yüzü: Savunma Sanayiinde Yeteneğin Rolü’ temasıyla düzenlediği ‘Savunma Sanayiinde İnsan Kaynakları Zirvesi’ne katıldı. TOBB ETÜ’de gerçekleşen etkinliğe Rektör Prof. Dr. Yusuf Sarınay, ASO Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Cansız, TOBB ETÜ Mezunlar Derneği üyeleri ve çok sayıda üniversite öğrencisi katıldı.

ASO Başkanı Ardıç, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin son 20 yılda savunma sanayiinde bir paradigma değişimi yaşadığını belirterek, "Bugün toplam hacmi 100 milyar doları aşan bin 400’e yakın proje yürüten ve yaklaşık 100 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayan büyük bir ekosisteme dönüştük. 2020’de 2,3 milyar dolar olan savunma sanayii ihracatımızı, 2025 itibarıyla 8,5 milyar dolar civarına yükselttik. Kilogram başı fiyatı 50 bin dolar değere ulaşan ürünleri ihraç etmeyi hedef koyduk" ifadelerini kullandı.

"Küresel rekabette oyun kuran bir ülkeyiz"

Savunma sanayii sektöründe faaliyet gösteren 3 bin 500’ün üzerinde firmanın yaklaşık bin 600’ünün 180’den fazla ülkeye ihracat yaptığına dikkati çeken Ardıç, "Yerlilik oranımız yüzde 80’in üzerine çıktı. Savunma sanayiinde artık tasarlayan, geliştiren, üreten, ihraç eden, küresel rekabette oyun kuran bir ülkeyiz" şeklinde konuştu.

"Ankara savunma sanayimizin kalbidir"

Ardıç, ASELSAN, TUSAŞ, Roketsan, ASFAT ve MKE’nin dünyanın en büyük 100 savunma sanayii firması arasında yer aldığını ve bu büyük kuruluşların tamamının Ankara’da faaliyet gösterdiğini belirterek, "Dünya devi bu firmalarımız ve onların tedarikçisi olan işletmelerimizle Ankara’mız, ülkemiz savunma sanayiinin kalbidir. Bu etkin ve yenilikçi üretim kapasitesinin bir yansıması olarak 2025 yılı Eylül ayı itibarıyla yıllık 8,4 milyar dolar olan Savunma sanayi ihracatımızın yaklaşık yüzde 60’ı Ankara’mızdan yapılıyor. Ayrıca, savunma sanayimizin 20 milyar dolar olan cirosunun da tahminimizce 14 milyarı şehrimize ait. Savunma sanayinin temel ürünleri olan silah ve mühimmat ihracatımızın da yüzde 55’ini Başkentimizden yapıyoruz. Bu rakamlar Ankara’mızın savunma sanayii ekosisteminde yakaladığı ivme ve başarıyı açık bir şekilde göstermektedir" değerlendirmesinde bulundu.

"Teknoloji üreten toplumlar tarih yazar"

Tüm bu başarıların yanında kat edilmesi gereken uzun bir yol olduğunu da vurgulayan Başkan Ardıç, "Teknoloji üreten toplumlar tarih yazar; teknoloji satın alanlar ise o tarihi okur" ifadelerini kullandı. Başkan Ardıç, Türkiye’nin teknoloji liginde üst sıralara çıkmaya çalıştığını belirterek, "O üst lige çıkmanın anahtarı ise sadece daha çok kaynak ayırmak değil; o kaynağı doğru insanlarla, doğru projelerde buluşturmaktan geçiyor" diye konuştu.

Konuşmasında Ar-Ge ve inovasyonun stratejik önemine dikkati çeken Ardıç, Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranının yüzde 1,46’ya yükseldiğini ancak bu seviyenin henüz yeterli olmadığını söyledi.

Başkan Ardıç, savunma sanayiinin oluşturmuş olduğu pozitif dışsallıklar sayesinde ikiz dönüşüm sürecinin ve yüksek katma değerli üretim gücünün ivme kazanacağına işaret ederek, "Bugün savunmada kazandığımız kabiliyet, yarın rekabette kazandığımız güçtür" diye konuştu.

Stratejik bir teknoloji ve yetkinlik üretim merkezi

Ankara Sanayi Odası olarak savunma sanayiini yalnızca bir üretim alanı değil, aynı zamanda stratejik bir teknoloji ve yetkinlik üretim merkezi olarak gördüklerinin altını çizen Başkan Ardıç, şunları söyledi:

"Bu merkezi güçlendirmek için insan kaynağımıza yatırım yapmak zorundayız. Bu noktada, üniversite-sanayi iş birliğini savunma odaklı, derinlemesine ve sonuç odaklı bir modele çevirmemiz gerekiyor. Büyük savunma şirketlerimizin teknoparklarda ve üniversite kampüslerinde Ar-Ge merkezleri açması, ortak projeler yürütmesi çok değerli; ancak bu modeli daha da derinleştirmemiz gerekiyor. Savunma sanayiimizdeki gelişmenin arkasında sadece şirketler değil; savunma sanayiini ulusal prestij ve yüksek teknoloji laboratuvarı olarak gören bir toplumsal algı da var. Gençlerimiz bu sektörü artık ‘ilerlemenin vitrinlerinden biri’ olarak görüyor."

Düğünde acı veren oyun: Urganlarla birbirlerinin sırtına vurdular
Düğünde acı veren oyun: Urganlarla birbirlerinin sırtına vurdular
İçeriği Görüntüle

Ankara Sanayi Odası olarak savunma sanayiini sadece ürünleriyle değil, yetiştirdiği insanlarla, oluşturduğu kurum kültürüyle, kurduğu tedarik ve değer zinciriyle, ortaya koyduğu değerlerle dünya sahnesine taşıma kararlılığında olduklarını vurgulayan Ardıç, "Türkiye, savunma sanayiinde artık ‘takip eden’ değil, ‘takip edilen’ ülkelerden biridir. Bu çizgiyi sürdürebilmek için de inovasyonun insan yüzünü, yetenekleri, hayalleri merkeze almamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Kaynak: İHA