Türk milleti ve Türk dünyası sana yetmez mi, şu belgeler nasıl bir
millet olduğumuzun göstergesidir, ne senden vazgeçer nede sana ve senin
neft kokan 1 tek çakıl taşına göz dikene rahatlık veririz unutma Oğuzun
oğulları dünyanın neresinde olursa olsun kardeştir ve birdir.
Vesselam Babek’in son sözü gibi Azerbaycan seninleyiz ve senden vazgeçmeyiz. Şimdi gelelim 1920 lerde Türkiye Azerbaycan ilişkileri ve belgelerine ve en önemli belgeyi sunuyorum.
27 nisan 1920 de Azerbaycan devleti Bolşeviklerce çok büyük katliam neticesinde istila ediliyor. 28 nisan 1920 de mecburen teslim olan Azerbaycan parlamentosu hakimiyeti Bolşeviklere teslim olurken, koyduğu şartlardan birisi ve çok önemlisi şu idi.
Rus ordusu Bakü’ye girmeden önce Anadolunun yardımına gitsin ve Mustafa Kemal’e yardım etsinler, aksi taktirde hepimiz şehit olup meclisi teslim etmiyeceğiz. Bunu kabul eden Rus general maalesef Anadoluya yardım etmiyor. Rus ordusu Bakü’ye girerken niye sözünü tutmadı, niye Anadoluya yardım etmiyor, diye Rus ordusuna saldıran Azerbaycan Türkleri 50 binlerin üstünde tekrar şehit vererek Azerbaycan istila ediliyor. Bu hakikatın belgesi TBMM gizli celse zabıtları. Polonyalı araştırmacı Tedaauz Swetochaveckin eserinde de teyit edildiğini görmekteyiz. Sonuç Çanakkale ve Kurtuluş savaşında Azerbaycan 27 bin şehit veriyor. Azerbaycanın savunmasında ise 18 bin küsür Türkiye şehit veriyor.
Dünya emperyalizminin Azerbaycanın başına getirdiği bu oyun tarihte eşi benzeri ne görülmüş nede görülecektir. Şöyleki Karabağ bölgesi işgal edilirken bu işgalde neler yok edildi. 616 okul, 242 çocuk yuvası, 683 kütüphane, 475 tarihi eser ve müze, 695 hastahane sağlık ocağı ve poliklinikler, 724 şehir köy ve kasaba. 1988 yılında başlayan savaş 12 Mayıs 1994 tarihine kadar yani ateşkesin ilanına kadar Karabağın tamamı 890 köy, kasaba yani Azerbaycan topraklarının %20 si işgal edilmiştir. Ermenilerin Rus ve diğer ülkelerin desteği ile istila ettikleri meskunlar şöyledir;
18 Şubat 1992 Kocafendi-25 Şubat 1992 de Hocalı- 366. Rus mekanize alayınca istila edildi.
26 Şubat 1992 de Şuşa -18 Mayıs 1992 de Laçın -4 Nisan 1993 de Kelbecer- 23 Temmuz 1993 Ağdam -26 Ağustos 1993 Fuzuli- 27 Ekim 1993 Zengilan-26 Ağustos 1993 de Cebrail-31 Ağustos 1993 de Kubatlıyı işgal etmişlerdir. Bu işgal neticesinde bir milyona yakın Azerbaycan Türkü öz yurtlarında garip ve suskun halde, çadır ve vagon hayatı sürmektedirler. Bir balina için seferber olan insan hakları ve hür dünya utanın artık. Evet Türkiye Devleti olarak ahde vefalı olmamız lazımdır, çünkü Azerbaycan halkı ve devleti bu belgelerde gösteriyor ki tarihin her sahnesinde görevini yapmış ve genç Azerbaycan Cumhuriyetini kurulacak olan Türkiye Cumhuriyetine feda edercesine kurban vermiştir.Düşünceleride şu idi, biz Azerbaycan Türkleri olarak Rus Faşizmine esir olsak bile bizim bağımsız Türkiyemiz var olsun.Türk Dünyasının göz diktiği yegane devlet Türkiye Devletidir. Çünkü Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Devleti sayılır. Şu Azerbaycan bayrağının üç rengine bir hilal sekiz köşeli yıldızına gelince mavi muasır Türk Dünyasını, yeşil islamı, kırmızı Türklük ve şehadeti, hilalle beraber sekizköşeli yıldız ise Azerbaycan ideallerini gösteriyor. Ayrıca hilal ve sekiz köşeli yıldız Osmanlı bayrağınında armasıdır. Eğer Türk Halkı tepki koymasaydı Nalbatçıyanların emri ile şu AKP hükümeti bu şanlı bayrağıda stada sokmayacaktı. Ama Bursa halkı, Bursa Valisine ve onun İçişleri bakanına öyle bir cevap verdi ki ondan daha güzel bir cevap olamazdı.Şimdi Karabağ meselesi ve kapıların açılmasına gelince, onurlu, şerefli, kökü yedibin yıllara dayanan Türk Devletinin bugünkü Başbakanı hem Türkiye parlamentosunda hem Azerbaycan parlamentosunda şu sözü veriyor.
Her iki halka Ermenistan Karabağdan çekilme sinyallerini verdiğini gördükten sonra masa başına oturur diğer konularıda konuşur ve ondan sonra kapıları açarız. Şimdi şu Başbakan güven verdi mi? Ermeni diyor Karabağı dile getirmeyin Başbakanda imzalar atıldıktan sonra diyor ki gerekirse mecliste red ederiz. Şimdi bu büyük devletin özüne sözüne uydumu bu söz, tavır.Doğrumudur elbette doğru değil, elbette muhalefetin ve Azerbaycan’ın rahatsızlığına kulak asmalı ve AKP politikalarının ne kadar gayri ciddi olduğunu görmüşüz ve yinede görmekteyiz. Artık devletimize ve milletimize layık politikalar üretip radikal kararlar almalıyız, aksi takdirde üç buçuk Ermeninin önünde bile aciz duruma düşeriz. Mazallah parasının üzerinde büyük küçük Ağrı Dağı, pullarının üzerinde Van Gölü olduğu müddetçe şu Ermeniye barış eli uzatmak doğru değil, çünkü samimi değiller, samimi olamayacaklarda. Bakın her iki Dışişleri Bakanının imzaladığı kararların meclise gelmesi ve meclisten geçmesi için sanki satranç oynuyoruz.Ermeni tarafı derhal beyanat verdi, önce Türkiye meclisten geçirsin sonra biz geçirelim, düşüncesinde olan bir devlet olur mu ? Hiç inanıp güvendiysen geçir, yok aksi takdirde geçirme, demek ki bu devletin aklı beyni başka devletlerin ve diasporanın elindedir. Böyle lakayt bir düşünceyle cic oynamak olmaz. İsraile gösterdiğimiz duruşumuzun birazını da şu Ermeniye göstersek her şey hallolur.”
Vesselam Babek’in son sözü gibi Azerbaycan seninleyiz ve senden vazgeçmeyiz. Şimdi gelelim 1920 lerde Türkiye Azerbaycan ilişkileri ve belgelerine ve en önemli belgeyi sunuyorum.
27 nisan 1920 de Azerbaycan devleti Bolşeviklerce çok büyük katliam neticesinde istila ediliyor. 28 nisan 1920 de mecburen teslim olan Azerbaycan parlamentosu hakimiyeti Bolşeviklere teslim olurken, koyduğu şartlardan birisi ve çok önemlisi şu idi.
Rus ordusu Bakü’ye girmeden önce Anadolunun yardımına gitsin ve Mustafa Kemal’e yardım etsinler, aksi taktirde hepimiz şehit olup meclisi teslim etmiyeceğiz. Bunu kabul eden Rus general maalesef Anadoluya yardım etmiyor. Rus ordusu Bakü’ye girerken niye sözünü tutmadı, niye Anadoluya yardım etmiyor, diye Rus ordusuna saldıran Azerbaycan Türkleri 50 binlerin üstünde tekrar şehit vererek Azerbaycan istila ediliyor. Bu hakikatın belgesi TBMM gizli celse zabıtları. Polonyalı araştırmacı Tedaauz Swetochaveckin eserinde de teyit edildiğini görmekteyiz. Sonuç Çanakkale ve Kurtuluş savaşında Azerbaycan 27 bin şehit veriyor. Azerbaycanın savunmasında ise 18 bin küsür Türkiye şehit veriyor.
Dünya emperyalizminin Azerbaycanın başına getirdiği bu oyun tarihte eşi benzeri ne görülmüş nede görülecektir. Şöyleki Karabağ bölgesi işgal edilirken bu işgalde neler yok edildi. 616 okul, 242 çocuk yuvası, 683 kütüphane, 475 tarihi eser ve müze, 695 hastahane sağlık ocağı ve poliklinikler, 724 şehir köy ve kasaba. 1988 yılında başlayan savaş 12 Mayıs 1994 tarihine kadar yani ateşkesin ilanına kadar Karabağın tamamı 890 köy, kasaba yani Azerbaycan topraklarının %20 si işgal edilmiştir. Ermenilerin Rus ve diğer ülkelerin desteği ile istila ettikleri meskunlar şöyledir;
18 Şubat 1992 Kocafendi-25 Şubat 1992 de Hocalı- 366. Rus mekanize alayınca istila edildi.
26 Şubat 1992 de Şuşa -18 Mayıs 1992 de Laçın -4 Nisan 1993 de Kelbecer- 23 Temmuz 1993 Ağdam -26 Ağustos 1993 Fuzuli- 27 Ekim 1993 Zengilan-26 Ağustos 1993 de Cebrail-31 Ağustos 1993 de Kubatlıyı işgal etmişlerdir. Bu işgal neticesinde bir milyona yakın Azerbaycan Türkü öz yurtlarında garip ve suskun halde, çadır ve vagon hayatı sürmektedirler. Bir balina için seferber olan insan hakları ve hür dünya utanın artık. Evet Türkiye Devleti olarak ahde vefalı olmamız lazımdır, çünkü Azerbaycan halkı ve devleti bu belgelerde gösteriyor ki tarihin her sahnesinde görevini yapmış ve genç Azerbaycan Cumhuriyetini kurulacak olan Türkiye Cumhuriyetine feda edercesine kurban vermiştir.Düşünceleride şu idi, biz Azerbaycan Türkleri olarak Rus Faşizmine esir olsak bile bizim bağımsız Türkiyemiz var olsun.Türk Dünyasının göz diktiği yegane devlet Türkiye Devletidir. Çünkü Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Devleti sayılır. Şu Azerbaycan bayrağının üç rengine bir hilal sekiz köşeli yıldızına gelince mavi muasır Türk Dünyasını, yeşil islamı, kırmızı Türklük ve şehadeti, hilalle beraber sekizköşeli yıldız ise Azerbaycan ideallerini gösteriyor. Ayrıca hilal ve sekiz köşeli yıldız Osmanlı bayrağınında armasıdır. Eğer Türk Halkı tepki koymasaydı Nalbatçıyanların emri ile şu AKP hükümeti bu şanlı bayrağıda stada sokmayacaktı. Ama Bursa halkı, Bursa Valisine ve onun İçişleri bakanına öyle bir cevap verdi ki ondan daha güzel bir cevap olamazdı.Şimdi Karabağ meselesi ve kapıların açılmasına gelince, onurlu, şerefli, kökü yedibin yıllara dayanan Türk Devletinin bugünkü Başbakanı hem Türkiye parlamentosunda hem Azerbaycan parlamentosunda şu sözü veriyor.
Her iki halka Ermenistan Karabağdan çekilme sinyallerini verdiğini gördükten sonra masa başına oturur diğer konularıda konuşur ve ondan sonra kapıları açarız. Şimdi şu Başbakan güven verdi mi? Ermeni diyor Karabağı dile getirmeyin Başbakanda imzalar atıldıktan sonra diyor ki gerekirse mecliste red ederiz. Şimdi bu büyük devletin özüne sözüne uydumu bu söz, tavır.Doğrumudur elbette doğru değil, elbette muhalefetin ve Azerbaycan’ın rahatsızlığına kulak asmalı ve AKP politikalarının ne kadar gayri ciddi olduğunu görmüşüz ve yinede görmekteyiz. Artık devletimize ve milletimize layık politikalar üretip radikal kararlar almalıyız, aksi takdirde üç buçuk Ermeninin önünde bile aciz duruma düşeriz. Mazallah parasının üzerinde büyük küçük Ağrı Dağı, pullarının üzerinde Van Gölü olduğu müddetçe şu Ermeniye barış eli uzatmak doğru değil, çünkü samimi değiller, samimi olamayacaklarda. Bakın her iki Dışişleri Bakanının imzaladığı kararların meclise gelmesi ve meclisten geçmesi için sanki satranç oynuyoruz.Ermeni tarafı derhal beyanat verdi, önce Türkiye meclisten geçirsin sonra biz geçirelim, düşüncesinde olan bir devlet olur mu ? Hiç inanıp güvendiysen geçir, yok aksi takdirde geçirme, demek ki bu devletin aklı beyni başka devletlerin ve diasporanın elindedir. Böyle lakayt bir düşünceyle cic oynamak olmaz. İsraile gösterdiğimiz duruşumuzun birazını da şu Ermeniye göstersek her şey hallolur.”