Nevruz kelime anlamı olarak yeni gün demektir. Bu da dilimize Farsçadan geçmiştir. Farsça NEW Yeni, Taze anlamındadır. RUZ veya ROZ İse gün demektir. Bu nedenle bu iki kelimenin birleşimi olan NEW+RUZ=NEWRUZ yeni gün anlamına gelmektedir. Türkçedeki ses telaffuzundan dolayı ve Türkçede W sesi olmadığından NEWRUZ sözcüğü, NEVRUZ olarak adlandırılmaktadır.
Nevruzun, farklı inançlardaki terminolojik anlamlarına pek girmek istemiyorum. Nevruz kuzey yarımkürede, çok geniş bir coğrafyada farklı farklı anlamlarda kutlanmaktadır. Bu bayramın gelişi, ister NEVRUZ olarak, ister NEWROZ olarak yazılsın her coğrafyada aynı anlamı taşımaktadır.
Nevruz günü insanlar arasında bir barışma ve bir bağışlama günüdür. Hemen hemen herkes kendisini bu yeni güne ak u pak, tertemiz, tüm kötülüklerden arınmış olarak hazırlar. Ta ki yeni bir gün, yeni bir nevruz gelinceye kadar… Yeniden doğuş günü olarak adlandırılan Nevruz, dağdaki keklik, bağdaki kuş, kırlardaki kelebek ve alabildiğine uzanan Iğdır Ovasındaki yeşilliklerde, insanlarının yüreğinde yeniden doğuş, Yeniden uyanma günüdür.
Nevruz; Özünde insanlar arasında ayrımcılığa asla pirim vermeyen bir bayramdır. Bir yeniden geçmişle hesaplaşmadır. Bir yeniden doğuştur.
Daha doğrusu Nevruz; İnsanlar arasındaki dil, din, ırk, cinsiyet, milliyet farkını değil, bu farklılıkların bir arada, birlikte nasıl ortaklaşa kutlamanın yollarını arayan bir bayram olmalıdır. Herkesin ve bu coğrafyada yaşayan her kesimin ortak bayramı olmalıdır ve herkes bu bayramdan payına düşeni almalıdır. Gerisi bana biraz hikâye ve art niyet gibi geliyor. Sizler de ne düşünürsünüz bilemem. Sizlerinde düşüncelerine bütün samimiyetimle saygı duyuyorum.
Kim hangi anlamda kullanırsa kullansın. Ben çocukluğumdaki Nevruz Bayramımı geri istiyorum. Kan bulaşmış, kana bulaşmış, her geçen gün biraz daha anlam kaybeden değil, davullu zurnalı, sevginin ve hoşgörünün egemen olduğu, ellerimizdeki torbalarla ev ev dolaşıp, şeker, boyanmış yumurta, çikolata, meyve topladığımız bayramımı geri istiyorum. Biz Kürtler bu bayramı Iğdır'da ki Azeriler gibi kutlamazdık. En azından biz Iğdır'da yaşayan Kürtler bu bayramı pek bilmezdik. Doğrusu biraz da dalga geçerdik. Bu bayram, Azerilerin senede bir kere çerez yedikleri bir bayramdır derdik. Bu bay ramda bütün Azeriler yeni elbiselerini giyerler, evlerinde en azından yedi çeşit çerez ve meyve olurdu. Şimdi de olur. Zengin fakir demeden her Azeri'nin evinde Nevruz akşamı mutlaka yedi çeşit çerez bulunur. Ve bu çerezlerden yakın dost ve akrabalarına da birer pay çıkarır gönderirler. Onlar için bu bayram, ulusal kurtuluş bayramı değil, akrabalıkların, dostlukların, barışmaların olduğu, yeme ve içmelerin gırla gittiği bir bay ramdır.
Bu bayramın gelişini iple çekiyorduk biz çocuklar... Kürdü, Azerisi, Terekemesi, Lazı, Türkü demeden, mahalledeki tüm çocuklar toplanır, önce kendi mahallemizdeki evlere, daha sonra da diğer mahalle lerdeki evlere giderek meyve ve çerez toplayarak, eli mizdeki dolu torbalarla sevinç çığlıkları atarak evimize gelirdik. Bu yiyeceklerin en kıymetlisi ise kırmızıya bo yanmış yumurta idi. Hiç unutmam, bizim mahalledeki Güleser Hala, Azeri çocuklara yumurta, biz Kürt çocuklarına da birkaç tane çürük fıstık verirdi. Herkes mi böyle davranırdı? Elbette değil. Varsın olsun, o kadarcık ayrımcılığa can kurban.
Şöyle bir çocukluğunuza geri dönün! Birkaç saniye geçmişi, çocukluk yıllarınızı anımsayın. Biraz durup düşünün. Nasıl, içiniz burkulup, yüreğiniz hüzünlendi mi? Ben şu anda müthiş bir burukluk yaşıyorum. Elimde olsa, kınanmadığımı bilsem, bu bayramda, elime bezden bir torba alarak ev ev dolaşıp BAYRAMÇALIK (toplanan çerez ve yumurtalar) toplayacağım. Ogünkü çocukluğumu, saf, tertemiz duygularımı hiçbir akımın gölgesinde kalmadan bir daha, bir daha yeniden yaşamak istiyorum. Defalarca geriye dönmek ve yaşamak istiyorum. Ne olur, yal
varırım, bana çocukluğumdaki, çocukluğunuzdaki Nevruz Bayramımı geri verin. Verin…Verin…Verin…
NOT: devamı var.
Nevruzun, farklı inançlardaki terminolojik anlamlarına pek girmek istemiyorum. Nevruz kuzey yarımkürede, çok geniş bir coğrafyada farklı farklı anlamlarda kutlanmaktadır. Bu bayramın gelişi, ister NEVRUZ olarak, ister NEWROZ olarak yazılsın her coğrafyada aynı anlamı taşımaktadır.
Nevruz günü insanlar arasında bir barışma ve bir bağışlama günüdür. Hemen hemen herkes kendisini bu yeni güne ak u pak, tertemiz, tüm kötülüklerden arınmış olarak hazırlar. Ta ki yeni bir gün, yeni bir nevruz gelinceye kadar… Yeniden doğuş günü olarak adlandırılan Nevruz, dağdaki keklik, bağdaki kuş, kırlardaki kelebek ve alabildiğine uzanan Iğdır Ovasındaki yeşilliklerde, insanlarının yüreğinde yeniden doğuş, Yeniden uyanma günüdür.
Nevruz; Özünde insanlar arasında ayrımcılığa asla pirim vermeyen bir bayramdır. Bir yeniden geçmişle hesaplaşmadır. Bir yeniden doğuştur.
Daha doğrusu Nevruz; İnsanlar arasındaki dil, din, ırk, cinsiyet, milliyet farkını değil, bu farklılıkların bir arada, birlikte nasıl ortaklaşa kutlamanın yollarını arayan bir bayram olmalıdır. Herkesin ve bu coğrafyada yaşayan her kesimin ortak bayramı olmalıdır ve herkes bu bayramdan payına düşeni almalıdır. Gerisi bana biraz hikâye ve art niyet gibi geliyor. Sizler de ne düşünürsünüz bilemem. Sizlerinde düşüncelerine bütün samimiyetimle saygı duyuyorum.
Kim hangi anlamda kullanırsa kullansın. Ben çocukluğumdaki Nevruz Bayramımı geri istiyorum. Kan bulaşmış, kana bulaşmış, her geçen gün biraz daha anlam kaybeden değil, davullu zurnalı, sevginin ve hoşgörünün egemen olduğu, ellerimizdeki torbalarla ev ev dolaşıp, şeker, boyanmış yumurta, çikolata, meyve topladığımız bayramımı geri istiyorum. Biz Kürtler bu bayramı Iğdır'da ki Azeriler gibi kutlamazdık. En azından biz Iğdır'da yaşayan Kürtler bu bayramı pek bilmezdik. Doğrusu biraz da dalga geçerdik. Bu bayram, Azerilerin senede bir kere çerez yedikleri bir bayramdır derdik. Bu bay ramda bütün Azeriler yeni elbiselerini giyerler, evlerinde en azından yedi çeşit çerez ve meyve olurdu. Şimdi de olur. Zengin fakir demeden her Azeri'nin evinde Nevruz akşamı mutlaka yedi çeşit çerez bulunur. Ve bu çerezlerden yakın dost ve akrabalarına da birer pay çıkarır gönderirler. Onlar için bu bayram, ulusal kurtuluş bayramı değil, akrabalıkların, dostlukların, barışmaların olduğu, yeme ve içmelerin gırla gittiği bir bay ramdır.
Bu bayramın gelişini iple çekiyorduk biz çocuklar... Kürdü, Azerisi, Terekemesi, Lazı, Türkü demeden, mahalledeki tüm çocuklar toplanır, önce kendi mahallemizdeki evlere, daha sonra da diğer mahalle lerdeki evlere giderek meyve ve çerez toplayarak, eli mizdeki dolu torbalarla sevinç çığlıkları atarak evimize gelirdik. Bu yiyeceklerin en kıymetlisi ise kırmızıya bo yanmış yumurta idi. Hiç unutmam, bizim mahalledeki Güleser Hala, Azeri çocuklara yumurta, biz Kürt çocuklarına da birkaç tane çürük fıstık verirdi. Herkes mi böyle davranırdı? Elbette değil. Varsın olsun, o kadarcık ayrımcılığa can kurban.
Şöyle bir çocukluğunuza geri dönün! Birkaç saniye geçmişi, çocukluk yıllarınızı anımsayın. Biraz durup düşünün. Nasıl, içiniz burkulup, yüreğiniz hüzünlendi mi? Ben şu anda müthiş bir burukluk yaşıyorum. Elimde olsa, kınanmadığımı bilsem, bu bayramda, elime bezden bir torba alarak ev ev dolaşıp BAYRAMÇALIK (toplanan çerez ve yumurtalar) toplayacağım. Ogünkü çocukluğumu, saf, tertemiz duygularımı hiçbir akımın gölgesinde kalmadan bir daha, bir daha yeniden yaşamak istiyorum. Defalarca geriye dönmek ve yaşamak istiyorum. Ne olur, yal
varırım, bana çocukluğumdaki, çocukluğunuzdaki Nevruz Bayramımı geri verin. Verin…Verin…Verin…
NOT: devamı var.