Tarih bir milletin hafızasıdır. Bu hafızanın içinde köklü anlatılar, destanlar, sözlü gelenekler ve karakterler vardır. İşte Dede Korkut, sadece bir destan anlatıcısı değil, Türk milletinin ortak vicdanını, hayalini ve kimliğini yüzyıllar boyunca yoğuran bir kültürel şahsiyettir.

Iğdır’da düzenlenmesine olduğumuz Uluslararası Dede Korkut Konferansı, bu hafızayı yeniden gün yüzüne çıkarmak adına önemli bir adım oldu.

Konferansın Iğdır’da düzenlenmiş olması rastlantı değil; bilinçli bir tercihin ve derin bir kültürel farkındalığın göstergesidir. Zira Iğdır, yalnızca Türkiye'nin değil, Türk dünyasının kavşak noktalarından biri. Azerbaycan’a, Nahçıvan’a, İran’a komşu bu kadim şehir, tarihin derinliklerinden gelen kardeşliğin de temsilcisi.

Konferans boyunca Türkiye’nin çeşitli İllerindeki üniversitelerden ve Azerbaycan’dan gelen akademisyenler, araştırmacılar ve sanatçılar bir araya geldi. Dede Korkut’un yalnızca edebi bir figür değil, aynı zamanda birleştirici bir kültürel köprü olduğu defalarca vurgulandı. Bu buluşma, ortak geçmişin ışığında ortak geleceğe dair umutları yeşerten bir entelektüel şölen niteliğindeydi.

Bugün Dede Korkut’u anlamak, sadece geçmişi hatırlamak değil, aynı zamanda geleceğe dair bir vizyon geliştirmektir. Zira onun anlattığı hikâyelerdeki değerleri kahramanlık, adalet, aile, dayanışma, doğa sevgisi ve bilgelik, bugün de insanlığa yön verecek güçte.

Iğdır’daki bu konferans, Dede Korkut’un sözünü yalnızca akademik bir çerçevede değil, toplumsal bir bilinç düzeyinde de yeniden duyurmuştur. Bu etkinliğin, özellikle genç nesillerin dikkatini bu kadim anlatılara çekmesi açısından büyük bir fırsat olduğu kanaatindeyim.

Belki de artık daha yüksek sesle şunu söyleme vakti geldi: Dede Korkut sadece bir masal anlatıcısı değil, bir medeniyetin sesi, bir kültürün taşıyıcısı, bir geleceğin habercisidir.

Bu konferansın düzenlenmesinde emeği geçen Başta Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sayın Ekrem GÜREL ve ekibine, Nahçıvan Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sayın Elbrus İsayev’e Azerbaycan Kars Başkonsolosu Sayın Zamin Aliyev’e Sayın Prof. Dr. Kamal Abdulla’a, Davetimizi kırmayıp programa te şrif eden profösörlerimize ve emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum. Umarız bu tür etkinlikler, Türk dünyası arasında kültürel bağları daha da güçlendirmeye devam eder.

Dede Korkut’un sözü yere düşmesin. Çünkü o söz, bizi biz yapan sözdür.

Dede Korkut’un Gölgesinde Iğdır: Birlik, Kimlik ve Kültür

Geçmişi olmayanın geleceği olmaz derler…
Bizimse geçmişimiz, sadece geçmişte kalmadı; yaşıyor, konuşuyor, öğüt veriyor. Geçmişimiz, bir bilge kılığında aramızda dolaşıyor. Onun adı: Dede Korkut.

Konferanstaki amacımız belliydi: Hem Dede Korkut’u anlamak, hem de onu yaşatmak.

Iğdır Neden Önemliydi?

Dede Korkut destanlarının nefesi, sadece kitap sayfalarında değil, bizim coğrafyamızda, bizim toprağımızda yankılanır. Iğdır, bu sesin en güzel duyulduğu yerlerden biri. Çünkü burası, sadece Türkiye’nin doğusu değil; Türk dünyasının kalbi. Azerbaycan’a komşuluğu, tarihî ve kültürel akrabalığı, bu topraklara ayrı bir anlam yüklüyor.

Konferans, Iğdır’ın kültürel mirasımıza katkısını bir kez daha ortaya koydu. Artık Iğdır, sadece sınırın bir ucu değil, kültürel bağların merkezlerinden biri olarak anılıyor.

Dede Korkut Ne Söylerdi Bugün?

Kimi zaman bir kahramanlık destanı, kimi zaman bir aile öğüdü, kimi zaman da bir toplum aynası olarak karşımıza çıkan Dede Korkut, aslında bizim kimliğimizin sesi. Onun anlattığı hikâyelerde ne vardı? Cesaret, doğruluk, vefa, büyüklere saygı, küçükleri koruma… Ve her şeyin ötesinde birlik ve beraberlik.

Bugün bizlere düşen görev, bu değerleri sadece dinlemek değil, yaşamak. Dede Korkut’un öğrettiği gibi, sözün kıymetini bilmek, haksızın karşısında durmak, yurdun kıymetini anlamak...

Söz Uçar, Yazı Kalır… Ya Peki Sözün Ruhu?

Iğdır’daki bu konferansın en güzel yanı neydi biliyor musunuz? Dede Korkut’un sadece bir “eski anlatı” olmadığını görmek… O sözlerin hala yaşadığını, hala yol gösterdiğini görmek.

Belki de şimdi yeniden Dede Korkut’un kulak verdiği bir suskunluk içinde sormalıyız:
"Biz, biz olmaya devam edebilecek miyiz?"

Çünkü biliyoruz ki;
Geçmişiyle bağ kuran toplum, geleceğe sağlam adım atar.

Sözlerimi Dede Korkut’un şu cümleleri ile sonlandırıyorum.

"Aç doyur, çıplağı giydir, düşkünü gözet, Tanrı da seni gözetir."

"Yolun açık, kazancın helal ola!"