Bütün bayramlar güzeldir ama, Nevruz Bayramı daha başka bir güzeldir. Bir kere Bayram kelimesi başlı başına bir güzelliği, bir sevinci, herkesin ve her kesimin, aynı coğrafyadaki insanların ortak sevinçlerini ifade eder. Birlikteliği ifade eder. Ne yazık ki günümüzde her bayram bir öncekine göre biraz daha değer ve amacını kaybediyor. Her bayramın yeni bir güzellik ve yeni bir coşkuyla kutlanması gerekirken, hiç de öyle olmuyor. Aksine gün geçtikçe güzellik, coşku ve o birliktelik kayboluyor. Hele Nevruz Bayramı; kaynaşmanın, pekişmenin fikren ve zikren yenilenmenin çimentosu olan Nevruz Bayramı, son yıllarda yerini ayrışmaya ve yer yer kopmalara, parçalanmalara bırakmıştır. Yumurta tokuşturmalarından çıkan seslerin yerini kurşun sesleri almış. Nevruz akşamlarında evlere gizlice atılan niyet mendillerinin yerini ev baskınları ve hakaretler, küfürler almıştır. Çıkılan kır gezilerinde, bağ ve bahçe gezilerinde, dağ yamaçlarında çiçek toplamalar, yerini ceset toplamalara bırakmıştır. Nevinleşen, goncalaşan, buram buram, rengârenk olan o güzelim bahar çiçeklerimiz soldular, kan kokmaya başladılar dağlarda, taşlarda… Ne kadar dikenli olurlarsa olsunlar bütün çiçekler güzeldir. Elimizdeki çiçeğin dikeni, elimize batsa bile onu atmak içimizden gelmez. Biraz incitse de acısı bir süre sonra geçer. Oysa şimdi elimize batan diken yerine, sıkılan kurşunlar yüreğimizin taa derinliklerine acı, keder, hasret, nefret işliyor. Bu mu Bayram, bu mu Nevruz! Ha. Bu mu? Değil tabi, elbette değil.
Özellikle Ortadoğu Ülkelerinde ve Dünyamızın çeşitli coğrafyalarında Nevruz Çeşitli şekillerde ve çeşitli amaçlarla kutlanıyor ama Hangi şekil ve hangi amaçlar için kutlanırsa kutlansın, mutlaka içinde sevinç vardır, uyanış vardır, birliktelik vardır ve hepsinden önemlisi sevgi ve hoşgörü vardır. Ya şimdi? Gözyaşı vardır, acı vardır, Kürtçe ağıt vardır, Türkçe ağıt vardır, Lazca, Çerkezce, Azerice ağıtlar vardır. Bıktık usandık her Nevruz sonrası ağıt dinlemekten. Nevruz uyanışsa, nevruz yeni bir güne başlamaysa, nereden uyandıracağım bir daha o dağ çiçeklerini, bağ çiçeklerini! Üniformalı, üniformasız, tığ gibi delikanlıları o bağ çiçeklerini! Kimi dağda, esen bıçak gibi soğuk rüzgârlarda ya da kör bir kurşunla, kimi de bağda yine kör bir kurşunla, düzenlenen sinsi bir pusuyla solup gittiler. İster dağda solsun ister bağda. Nerede solarlarsa solsunlar onlar bizim, hepimizin, bu coğrafyanın, bu ülkenin dal dal, gonca gonca çiçekleridirler. O çiçeklere kan bulaştırıp soldurmayalım. Kan kokmalarına müsaade etmeyelim. Hiç olmazsa bu Nevruzda çiçekler solmasın, kan kokmasın.
Şöyle bir düşünün bakalım! Gözlerinizi kapatarak bir an hayal edin. Önünüzde koskocaman bir çiçek bahçesi. Çiçeklerin tümü beyaz, tümü kırmızı, ya da tümü yeşil olursa mı zevk alırsınız, yoksa o koskocaman tarlada, rengarenk açan ve esen rüzgarlarda birbirlerine dokunarak içimizi okşarcasına saçtıkları kokuyla mest olmaktan mı zevk alırsınız. Bunun yorumunu size ve vicdanlarınıza bırakıyorum. Dikensiz gül olur mu? Elbette olacak. Bir gülün dikeni elimize battı diye bütün gülleri imha etmemiz mi gerekir. Kutusundan çıkardığımız bir kibrit tanesini yakmaya çalışırken, elimiz yandı diye kutudaki tüm kibrit tanelerini imha etmemiz mi gerekir? Bunun da yorumunu sizlere bırakıyorum.
Nevruz birleşmedir, paylaşmadır, sevgidir, dostluktur, kardeşliktir. Kolu komşu ziyaretleri ve hediyeleşmedir. Kime sorsanız nerede o eski Nevruz Bayramları diyecekler. Hem de derinden bir ahhh çekerek özlemle, hasretle hayıflanacaklar. Parçalanmış, bölük pörçük olan bayramlar bayram değildir. Diyelim ki sosyal ve siyasal baskılar, mahalle baskıları bu yöne doğru sürükledi. Hiç olmazsa bu gibi durumlarda, fırtına dininceye kadar birbirlerimize karşı biraz daha hoşgörülü olalım. Bana eski Nevruzlarımı geri verin desem, onu bana geri veremeyeceğinize göre, hiç olmazsa beni, seni, bizi, sizi hepimizi o eski Nevruzlarımıza götürsünler. Kırmadan, dökmeden, dağıtmadan… Çiçeklerimiz solmadan, onlara kan bulaşmadan bu Nevruz, hepimiz için bir uyanış, bir sevgi ve hoşgörü nevruzu olsun.
Herkesin ve her kesimin Nevruz Bayramını canı gönülden kutlar, eski Nevruzlarımıza yeniden kavuşmak dileği ile…