İstanbul’da Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli sağlık çalışanlarının hastalar üzerinden haksız kazanç sağladığı iddiasına ilişkin davada 1’i profesör 11 sanık ilk kez hakim karşısına çıktı.
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli sağlık çalışanlarının hastalar üzerinden haksız kazanç sağladığı iddiasına ilişkin soruşturmada haklarında değişen oranlarda hapis cezası talebiyle dava açılan 1’i profesör 11 sanık ilk kez hakim karşısına çıktı. Bakırköy 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adliyenin konferans salonunda görülen duruşmaya 9’u tutuklu, 2’si tutuksuz sanıklar ile avukatları ve bir müşteki avukatı katıldı. Yoklama ile başlayan duruşmada sanıklar savunma yaptı.
"Her şey 2018’de bir hastanın bana ’Hocam nasıl bir yardımda bulunalım size, kaç para lazım’ demesiyle başladı"
Duruşmada iddianamede adı örgüt elebaşı olarak geçen tutuklu sanık Prof. Dr. M.M., kendisine kumpas kurulduğunu iddia etti. Sanık M.M. savunmasında, "Hayatım boyunca dürüstlüğün en büyük erdem olduğunu düşünürüm. Böyle bir duruma düştüğüm için herkesten özür dilerim. Kumpas kuranlara hakkımı helal etmiyorum. 1993’ten beri Yedikule’de görev yapıyorum. 2019’da bir arkadaşımız eğitim için Çin’e gitti. Dönüşte aletler getirdi kendi cebinden alarak. Biz de medikal bir şirketle anlaştık ve böylece 6 yeni aletle ameliyatlara başlandı. 2018’den önce 4-5 ameliyatı geçmezken, benden sonra bu sayı arttı. Her şey 2018’de bir hastanın bana ’Hocam nasıl bir yardımda bulunalım size, kaç para lazım’ demesiyle başladı. Ben de, ‘Ben para istemem, alacaksan optik al’ dedim. Binlerce hasta yakını ve hasta kendi istekleriyle hastaneye maske, buzdolabı gibi malzemeler aldı ve hastaneye hibe ettiler. Ben her bayramda personelime harçlık veririm, sadece kendim de vermem, buradaki sanıklardan alırım, birlikte herkes toplar ve dağıtırdık. Bu paralar hizmetlilere, tıbbi sekreterlere giderdi. Bağış sadece maddi değildi, isteyenler hasta yatağı, dolap gibi bağışlar da yapabiliyordu. Toplanan paralarla 4 bulaşık makinesi, 15 çekyat, 11 bilgisayar alındı. 4 hasta yatağı aldırdım. Eski yataklarda tahtakurusu vardı, şu an artık yok. Ultrason aldırdım, kirli taşıma aracı, 2 adet son model EKG de aldırdım. Bunların birçoğu başhekimin de içinde bulunduğu WhatsApp grubunda paylaşıldı. Bunlardan başhekimin haberi vardır. Ben kesinlikle hiç kimseye ‘Bağış yaparsan seni öne alırım’ demedim, demem de. Bu zamana kadar herhangi bir hasta veya yakınından ameliyat öncesi talepte bulunmadım. Bu ameliyatlar zaten ölüm riski yüksektir, bana para teklif eden hasta yakınları oluyordu. Ben bunları kabul etmedim, onlara hep ‘isterseniz bağış yapın’ derdim" ifadelerini kullandı.
"Bizler elimize geçen parayı ekip arkadaşımızla paylaşırız. Bu bir Yedikule geleneğidir"
İddianamede adı örgüt yöneticisi olarak geçen Doç. Dr. V.E. ise, hastalar üzerinden menfaat sağlandığı iddialarını reddetti. Sanık V.E. savunmasında, "Evimden çok bu hastanedeki insanları görüyorum. Ekip içinde para dönmesi bu işin ruhunda vardır. Bazen doktorlar hastanelerin ya da kendilerinin eksikliği nedeniyle başka meslektaşına yönlendirir. Bu da zaten olması gereken bir şey. Hesabımdaki para hareketi ise bir meslektaşımın borsaya girip, aldığı hisseleri bana söylediğinde ona attığım paralardır. Durum bundan ibarettir. Bizler elimize geçen parayı ekip arkadaşımızla paylaşırız. Bu bir Yedikule geleneğidir. Ben alanında uzman birisiyim. Bu nedenle bana çok sayıda hasta gelir. Bağış önerdiğim hasta oranı yüzde 4’tür. Mahkeme umarım bu hususları araştırır. Özel hastanede patoloji parası, hekim ücreti hariç 60 bin liradır. Biz ise çok altında bir ücret alırız. Benim bu biyopsilerden aldığım toplam para 282 bin liradır. İrtikap olarak suçlandığım para 280 bin. Ben hiçbir hastayı özel hastaneye yönlendirme yapmadım. Hastalar arasında talep edenler olduğunda ise tanıdık, güvenilir olan yerlerin isimlerini söylüyordum. Kimseyi yönlendirme şeklinde bir durumum ya da para isteme gibi bir olay söz konusu olamaz" dedi.
"Hastalardan birinin tabir ettiği ’Canımla savaşırken, para istediler’ şeklinde beyanı art niyetli bir yaklaşımdır"
Sanık V.E., "Mağdurlar arasında yer alan kişilerle bozulmuş ve kırılmış cihazlarla ilgili konuştuk. Bu konuda beraber sohbet ettik, sohbetimiz sonrası hastaneye Çin’den alet ve ekipman getirdim. Türkiye’de ilk ve tek yapılmış bir ameliyat var. Bu ameliyat için bir alet aldı hasta, bu aleti hasta almasaydı ben de alırdım. Ameliyatı başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Biz hastalara ameliyat için 1-2 ay sonrası için randevu veriyoruz. Tape kayıtlarında hastaların 3-5 aya randevu verdiğimize dair konuşmaları, 3’üncü başka kişilerin müdahalesi ile böyle konuştuklarını düşünüyorum. Aletleri almamızdaki amaç daha fazla hasta bakmak içindi. Gizli bir iş yapmıyoruz. WhatsApp grubumuz var, bağışları ve alınan aletleri o gruba atıyoruz. O konuşmaların içeriğinde menfaat iddiası var. Biz menfaat sağlamadık, çalıştığımız hastaneye hizmet ettik. Biz meslekte saygınlığı olan insanlardık, itibarımız gerçek olmayan iddialarla yerle bir oldu. Hastalardan birinin tabir ettiği ’Canımla savaşırken para istediler’ şeklinde beyanı art niyetli bir yaklaşımdır" şeklinde konuştu.
Soruşturma aşamasında ismi örgüt üyeliği iddiasıyla anılan M.F. ise savunmasında, "Örgüte üye olmak ve irtikap ile suçlanmaktayım. Örgüt lideri denen M.M. ile aynı klinikte çalıştım, o benim büyüğümdü. Hakkımdaki suçlamaları hiçbir şekilde kabul etmem mümkün değil. M.M. ile bazı konferanslarda karşılaşmamız var. M.M. hocaya bazen hasta yönlendirmesi yapardım. Bunun nedeni benim çalıştığım kurumda bazen gelen hastaların tedavilerini yapacak, hastalık tanısı konacak yeterli miktarda ekipmanın bulunmamasıydı. Üzerime atılı bağış ve paralara dair bilgim yok, kimseden hiçbir şey almadım. Sanık V.E. ile aramdaki para transferi meselesi de, aramızdaki dostluğa dayanarak para yollardı bana, ben ise o parayı borsaya yatırırdım" dedi.
Mahkeme, diğer sanıkların savunmalarının alınması için duruşmayı pazartesi gününe erteledi.




