Hicri 148nci yılda Medine şehrinde dünyayı nurlandırmış, 35 yaşında ise babasının Abbasi halifesi Harun-ur Reşit tarafından hapiste zehirlenerek şehit edilmesinden sonra imamlık makamına yetişmiştir. Peygamber efendimizden sonra onun sünnetlerini ve ilahi ahkâmı hayata geçirmekle yükümlü olan imamlar birbiri ardınca dini koruma görevi almışlardır. Ancak halifelik sevdası yani hakim olma ve yönetme meselesi devamlı olarak insanların en zaaf gösterdikleri nokta olmuş, uğruna kanlar dökmüş, mallar harcanmış bazen de savaşlar olmuştur. Bu yüzden layık olan ve Allah"ın ve Resulünün seçtikleri kenara itilmeye çalışılmıştır. Ancak imamlarda hem zahiri hem de batini hilafet makamı olduğu için zahiri makam gasp edilse de gerçek ve batini makam alınmalı verilmeli olmadığı için kendilerinde kalmıştır. Hele on iki imamın uygulamalarına bakın kimsenin içinden çıkamayacağı sorunları çözmüş ve halletmişlerdir. Halifelik makamını işgal edenlerin bilgi ve güçlerinin çok üstende olan sorunları onlar çözmüşlerdir. Peygamber efendimiz Mekke 'de İslam"ı hayata geçiremedi, Medinelilerin daveti üzerine Medine"ye hicret etti. Orada halkı İslam"a davet etti halk da kabul etti yavaş, yavaş İslam devleti kuruldu. İslam"ın hükümleri açıklandı ve uygulandı. Hıristiyanlar Hz İsa"nın doğumunu kendilerine takvim yılı ilan ettikleri  - Miladi takvim olarak bizim de kullandığımız gibi dünyada bir çok ülke kullanmaktadır- Müslümanlar da O hazretin hicretini kendi takvimlerinin başlangıcı yaptılar. İşte bu gün ay hesabıyla hicri takvimi 1431nci yılı, güneş hesabıyla ise 1389ncu yıldır. Bu deyim şu şekilde kısaltılmıştır H.K yani Hicri Kameri H.Ş yani hicri şemsi. Kamer ay demek, şems ise güneş demektir.  İmam Rıza"ın a.s dönemi 14 masum içerisinde çok özel bir dönemdir, bazılarını yanılgıya, bazılarını şüpheye salmaktadır. Ben makalenin kapasitesini aşmadan çok özet olarak açıklayacağım.  İmam Rıza a.s 5 yıl Harun-ur Reşit döneminde yaşamış, Harun İmam Musa Kazım"a a.s yaptığı zulümden dolayı halkın kin ve nefretine uğramış, artık İmamlar hakkındaki şikâyetleri dinleyemez olmuştu. Bu müddet içerisinde İmam Rıza"ya a.s herhangi bir baskı veya susturma, hapsetme, sürgün etme gibi uygulamalar yapılamamıştır. Harun öldükten sonra çocukları Emin ile Me"mun hilafet üstünde bir birlerine düşmüş bu çekişme ve savaş beş yıldan sonra Me"mun"un lehine sona ermişti, bu müddet içerisinde de İmam Rıza"ya a.s dokunamamışlardı. Ancak Me"mun kardeşini yenip onu öldürdükten sonra İslam dünyası özel bir durumun içine girdi. Me"mun"un etrafına Arap olmayan Müslümanlar yani İranlılar sardığı için Abbasi hanedanı kendisine kızgın, kendi kardeşini öldürüp başını aylarca darağacına asması halkın gözünde Me"un"u düşürmüş, diğer taraftan öteden beri hükümetlerin Peygamberin hanedanı olan Ehl-i Beyt"e yapılan zulüm ve saygısızlıktan rahatsız ve yer, yer Alevi hanedanından kıyamlar oluyor.
    İşte çok karışık bir ortamın hâkim olduğu dönemde halife İmam Rıza"yı ihmal da edemezdi. İhmal edemediği gibi menfi bir uygulama da yapamazdı, mecburen yeni bir siyaset geliştirmek zorundaydı. İmam Ali"ni a.s daha önceden buyurduğu gibi “Onların (Abbasilerin) en bilgini yedincisidir” Me"mun bilgin ve danışmend birisi idi. Yani gelmiş geçmiş halifeler arasında en bilgin en siyasetçi birisiydi, daha çok aklıyla hareket eder, olayları iyi değerlendirir güzel tahlil yapardı. Tabi baş veziri ve öğretmeni Fazl bin Sahl da onu yönlendirme de büyük rol oynuyordu.  İmam Rıza"yı a.s ne hapsedebilirdi ne sürgün ne de herhangi bir saygısızlık onun için kendi yanına zahirde saygıyla getirtip İmam"ın a.s işleri kontrol etme en münasip bir iş idi. Özel bir heyet Medine"ye göndererek İmam"ı a.s Horasan"a davet etti. İmam Rıza a.s Me"munun oyun ve hilelerini çok güzel bildiği için, Me"mun"un kendisinden istifade yollarını olduğunca kapıyor veya en aza indiriyordu. Mesela İmam Rıza a.s defalarca ceddi Rasulullah"ın s.a.a kabri üzerine gidip dua edip ağlıyor ve şöyle diyordu: Ey ceddim beni senden ayırıyorlar. Ailesine peşi sıra ağlamalarını emrediyor ve yola çıkarken evden bir cenaze çıkmış gibi ağlaşıyorlardı. Yani gitmem kendi gönül rızam ile değil belki beni zorla götürüyorlar imasıydı bunlar. Medine"den Horasan"a kadar İmam Rıza a.s güzergâh üzerindeki şehir ve köy halklarıyla mülakat etmiş onlara manevi ahlaki ve itikadı tavsiyelerde bulunmuş, babalarından duyduğu hadisleri nakletmiştir. Horasan"a vardıklarında Me"mun düzen kurup önce hilafeti kendisine teklif etti. Ama imam hem kabul etmedi hem de sebebini açıklayarak şöyle buyurdu:”Acaba halifelik senin hakkın değil mi? Eğer hakkın değilse neden ordasın? Eğer hakkın ise bunu başkasına veremezsin” yani Allah ve Resulünün halifeliği alınıp verilir türden değildir, o Allah"ın ahdidir ki zalimlere erişmez. Böylece Me"mun bu oyununda da kaybetti, bu sefer valiahtliği teklif etti. İmam a.s reddeince kısa yoldan bundan kaçma hakkı olmadığını bildirip şöyle dedi; Baban Ali Murteza a.s Ömer"in şurasına nasıl katıldıysa (katılma zorunda kaldıysa) sen de veliahtlığı öyle kabul edeceksin. İmam Rıza a.s Me"un kendi cinayetlerinin üzerini bu yolla örtmek istediğini biliyordu. Ama veliahtlığı kabul etmek zorunda kalsa da işin hakikatini anlayanlara bildirdi. Devletin hiçbir azla ve naspa işine karışmadan kabu ediyorum dedi.   Devamı var.
Kaynak: Haber Merkezi