TÜRKLERİN EHLİBEYT İLE AKRABALIĞI
Tarihi bilgilere göre Sasani Hanedanlığına bağlı saraydan bir Prenses Hz. Ali'nin oğlu Hz. HÜSEYİN ile evlendiriliyor.
Hz. HÜSEYİN Türk Kağanı İstemi Yabgu'nun kızı Şehri Banu Katun ile evleniyor ve bu evlilikten İmam Zeynel Abidin dünyaya geliyor.
Şehri Banu’nun soyu Ünlü Türk destan kahramanı Alper Tunga'ya kadar uzanmaktadır.
Dolayısı ile imam Zeyneli Abidin baba tarafından Hz. MUHAMMED'E, Anne tarafından Türk Kağanı İstemi Yabgu Kağana ve Alper Tunga ya kadar uzanan bir soy bağına sahiptir.
Kerbela olayında Peygamberimizin evlatlarından 72 ehlibeytin Yezit Tarafından katledilmesi ve sadece Zeyneli Abidinin sağ kurtulması tesadüf değildir.
Yezit'in Türk Kağan soyuna dokunamayışı hem siyasi olarak bir Türk imparatorluğunun düşmanlığını kazanmama korkusu, hem de O dönemin siyasi manevralarından biridir.
Ancak, Türkler Yezit’ten yaptıklarının hesabını ondan ve zalimlerden mazlumların kanının hesabını sormuştur.
Kerbela’ da kundakdaki 6 aylık peygamber torununa acımadan kıyan, kafir Yezit Türklerden korktuğu için 10 - 11 yaşlarında olan Türk soyundan bir Ehlibeyit mensubunu sağ bırakmıştır.
Zeyneli Abidin'in, Azerbaycan, Horasan ve Türkistan da çok sevilmesinin altında yatan asıl neden, O nun bu Türk cografyasında yetiştirilmiş olmasından kaynaklanır. Türkistan da eğitilen Zeyneli Abidin, daha sonra Medineye ve Mekkeye gönderilerek burada irşat görevine devam etmesi istenmiştir. İmam Zeyneli Abidin'in bu görevi ifa etmesi Türk Horasan Erenlerinin eğitimi, maddi manevi desteği ile olmuştur.
İMAM Zeyneli Abidin'in Türkistan, Horasan ve Azerbaycan yörelerinde çok sevilmesi de bu nedendendir.
Türkler onun için; "Yezit ile su içmektense, Hüseyin ile Ölmek güzeldir..." diyerek bu felsefeyi kendilerine yol olarak seçmiştir.
KERBELA DA ŞEHİT EDİLEN MAZLUMLARIN, EHLİBEYTİN ANISINI YAŞATMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR.
KERBELA DA KATLEDİLEN MAZLUMLARIN YASI ACIMIZDIR.
UNUTMAK İHANETTİR.
KERBELA'NIN ACISINI HİSSETMEYEN, UNUTAN MÜSLÜMANIN KANI KURUSUN.
MAZLUMLARIN YASINI, YAS KABUL ETMEYEN, ACISINI PAYLAŞMAYAN, HZ. MUHAMMED ÜMMETİNDEN DEĞİLDİR.
TÜRK MİLLETİNDEN BİZDEN HİÇ DEĞİLDİR.
"Suyu sana haram kılanın, ahireti susuz olsun Ya Hüseyin!
Peygamberimiz, Hz. Muhammedin yani dedenin öptüğü boynuna hançer vuranın, ateşi derin olsun! Ya Hüseyin..."
Kahpe yezid'in süslü sarayında, zevk sofralarında olmaktansa, kızgın Kerbela çöllerinde susuz, Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyt ile olmak milyon defa daha şereflidir.
Bu acı İslam dünyasının acısı ve yürek yangınıdır. Kerbela'da ki kahpeliği görmezden gelmek Yezid ile aynı safta bulunmaktır.
TÜRK MİLLETİNİN EHLİBEYT SEVGİSİ NEREDEN GELİR?
HZ. HÜSEYİN'İN TÜRK MİLLETİNE DUASI...
Horasanda TÜRK Milletinin uluları erenleri haber almıştır...
Arap Yarım Adasın da olağan üstü olaylar yaşanmakta mazlum kanı oluk oluk akıtılmaktadır...
Türk Kağanı İstemi Yabgu olayı ortalığı fazla hareketlendirmeden sesiz sedasısız çözmek ve zulme dur demek için olaya müdahil olmak adına, küçük bir serdengecti fedai ekibini görevlendirir.
Kerbela meydanında kuşatma altında susuz çaresiz bırakılan Hz. Hüseyin’i almak üzere aldıkları emir ve talimat gereği, görevlerini yerine getirmek için Horasandan binerler atlarına, Kerbela çöllerine doğru at sürerler...
Takvimler Muharrem ayının 9’unu gösterirken yedi Türk Akıncısı Horasandan mazlumlara yardım için Kerbelaya at sürmüş kısa sürede kuşatmayı yararak Hz. Hüseyin huzuruna gelmiştir...
Hz.Hüseyin susuzluktan tükenmek üzeredir...
Hz. Hüseyin Yedi Türk Yiğidini karşısında gördüğünde onlardan aldığı, “Sizi Azerbaycan’a götürme emri aldık. Bizimle gelin” teklifini, tereddütsüz reddeder...
Çünkü Hz. Hüseyin bu yola dönmemek üzere çıkmıştır ve şahadeti kovalayacaktır...
Ancak Hz.Hüseyin'in gelen Türk yiğitlerden bir isteği olur...
Peygamber Torunu, “Milletinizin bendeki emaneti Oğlum Zeynel Abidin çok hasta, alın onu götürün. Onu buradan alın gidin ulularınıza, size, Türk Milletine emanettir.” der...
Yedi Türk akıncısı, Zeynel Abidin’i de yanlarına alarak yıldırım gibi geldikleri yoldan geri Horasana doğru yol alırlar...
Oğlunu Türklere emanet eden Hz. Hüseyin ellerini Arş-ı A'la’ya kaldırır ve Yaradana şöyle yakarır;
“Yarabbi bu yedi yiğide, yedi devlet nasip eyle…” duasını eder...
Bugün Türkistan sahasından Balkanlara uzanan coğrafyada hür ve bağımsız yedi Türk Devleti mevcuttur.
Bu yedi Türk devletinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Devletinin bir bakiyesi devamıdır...
Tarihte hiç bir olay tesadüfen gerçekleşmez, yaşanmamış ve hiç bir Türk devleti tesadüfen kurulmamıştır.
İşte bu yedi devletin yedi bayrağı, Hz. Hüseyin’in duasının kabulünün delili olarak semalarda dalgalanmaktadır.
Biz buna inanırız, inanmayanlar da mutlaka olacaktır. Kimseyi inancından dolayı da yargılamayız. Çünkü inancımız ve TÜRK töresi buna müsade etmez...
Bağımsız Türk yurtlarını düşününce elbette Esir Türk illerini de düşünmeden edemeyiz...
Hz. Hüseyin’in duası, Bağımsız Türk Devletleri ve esir Türk Yurtlarını düşününce aklımıza Oğuz Kaan’ın Türklük duası gelir...
"Allah'ım! TÜRKÇE konuşulan, TÜRK'e yurtluk etmiş olan yerleri kıyamete kadar TÜRK'ün hükmü altında bırak!"
Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin..! Ehlibeyt’e ve Ehlibeyt’i sevenlere selam ile…
TANRI TÜRK’E YAR OLSUN