GİDEN IĞDIR GELECEK IĞDIR
Bu gün yaşadığımız Iğdır aslında idir adıyla Ağrı dağının eteğinde Korhan denen eski yerleşim yerindedir. Orada Ermeniler Azeri Türkleri ve Kürtler birlikte yaşamaktadırlar. Bu birliktelik taa 16.cı yüzyıla kadar devam eder. Osmanlı egemenliği altında sorunsuzca devam eden bu birliktelik adını da Osmanlı oğullarından olan İdir Beyden alır. O dönemde bu gün yaşadığımız Iğdır da yerleşim alanı yoktur. Iğdır ova olarak sulak, kamışlık yer yer bataklıktır. 1660 lı yıllarda İdir de büyük bir deprem olur. O depremden sağ kurtulanlar ovaya inmeye başlarlar. Ovaya inenler çoğunlukla bu gün İdirmava denen bölgeye yerleşirler. Yine o birlikte yaşam bu sefer İdirmavada devam eder. İdirmava aslında İdirnovadır. İdirnova Ermeni dilinde Yeni İdir anlamındadır, yıkılan yok olan harabeye dönen İdir, İdirmava olarak yeniden hayat bulur. Zaman içinde İdirmava olarak telaffuz edilmeye başlar. Yine çoğunluğu Ermeni ve Azeri Türkleri olmak üzere idirmavaya yerleşen Azeri Türklerinden bir kısmı da Sultan adlı bir beyin himayesinde bu gün Sultanabad denen bölgeye yerleşirler. Orası da Sultanın abad ettği geliştirdiği yer anlamında, Sultanabad olarak bu güne kadar devam eder.
O günden sonra devam eden bu birlikte yaşam, dil, din, ırk, milliyet farkı gözetmeksizin, en samimi en dostane, en güzel komşuluk ilişkileriyle deva eder; ta ki 1915 Ermeni olaylarına, bölgede Kaçakaç dediğimiz olaylara kadar devam eder. O dönemde en güzel evler, en güzel yapılar idirmavadadır. Iğdır İdirmavayla var olmuş ve gelişmiştir. Zamanla çoğalan nüfus yoğunluğu çevreden aldığı göç nedeniyle yeni yeni yerleşim yerleri ve mahalleler oluşmuştur.
Cumhuriyet dönemiyle başlayan belediyecilik hizmetleri geçen zaman içerisinde İdirmavayı en geri plana itmiştir. Bu güne kadar seçilen tüm belediye başkanlarının çoğu İdirmavalı olmasına rağmen ve çoğunlukla idirmavanın seçim oylarıyla seçilen belediye başkanları ne yazık ki İdirmavaya bir çivi bile çakmamışlardır. Gelen her başkan genelde öngörüden uzak, ırkçı davranışlarıyla sadece belli bölgelere yüzeysel bazı hizmetler sunmuşlardır. Her ne kadar olsa da Murat Yikitle kırılmaya çalışılan bu taraflı ve kayırmacı belediyecilik anlayışının da ömrü uzun sürmemiştir. Belediye başkanlarının her çalışmalarına hep muhalefet edilerek, ırkçılıkla suçlanarak bu güne kadar süregelmiştir.
Şimdi de bu Vali; Iğdırı harabeye çevirdi çamur deryasına çevirdi diyerek sessiz bir muhalefet sürdürmektedirler. Oysa kayyum olarak atanan Sayın Vali aslında geçmişten gelen, bu güne kadar sorumsuz, öngörüsüz yapılan çalışmaların üzerindeki göz boyama perdelerini kaldırarak, geçmişten gelen hataları gözler önüne sermektedir. Öngörüsüz, günübirlik çalışmaların tüm yükü, tüm sorumsuzluğu Sayın Valiye yüklenmeye çalışılmaktadır. Hayır, kardeşim, Sayın Vali ne Kürttür Iğdırda, ne de Azeri Türküdür Irkçılıkla suçlayalım! Sayın Vali Kayyum olarak görevlendirilmiş devletin üst düzey bir memurudur. Genelde Türkiye’dir, yerelde de Iğdır dır. Belediyecilik olarak ta çalışmalarına sorumlu bir Iğdırlı olarak devam etmektedir. Giden Iğdır gitmiştir. Gelecek Iğdırın geleceği de bizlerin elindedir. Gelecek olan Iğdır’ı birlikte şekillendirelim. Yeni bir İdirmavayla yeni bir Iğdır yaratalım. Irkçı, siyasi davranışlara mahkûm edilmiş zihniyetlerimizin kırıp atalım zincirlerini. Dünyada ve bölgemizde gelişen siyasi olaylar, ekonomik ve sosyal olayılar, hele hele bu gün olmazsa yarın Ermenistan la kurulacak olan dostluk, ekonomik ve sosyal işbirliği çalışmaları, Iğdır’ımızı bölgenin cazibe merkezi haline getirecektir. Birbirimizi suçlamayı bırakıp geleceğe bakalım, gelecek olan Iğdır’ımızı her anlamda yeniden şekillendirelim. İnanıyorum ki bu gün suçlamaya çalıştığımız kayyum belediyeciliğini yarın çalışmalar sona erince ortaya çıkacak olan güzellikleri takdirle karşılayacağız.
Giden Iğdır gitmiştir. Hiç olmazsa bize emanet edilecek Iğdır’a ihanet etmeden bizden sonraki kuşağa ve geleceğe, onurla, gururla, gözümüz arkada kalmadan emanet edelim.