SAHİPSİZ IĞDIR
Yıllardır bir kenara atılmış kullanılmayan eşya misali Iğdır’da siyasilerin elinde, ırkçı, ötekileştirici, yok sayıcı, söylemlerle siyası arenanın çöplüğüne atılmıştır. Secimden seçime içimize serpiştirilen ırkçı tohumlarla, bal kaymak sloganlarla, bizleri birbirimize düşürmekle meşgul olan siyasiler ne acıdır ki seçildikten sonra Iğdır’ı ve Iğdırlıyı unutur oldular. Zaman zaman, “ Hala hatırın kalmasın” misali, arada bir verdikleri bir meclis önergesiyle, ya da yandaş bildikleri kişi veya kişilerin yakınlarının tayinini çıkarmakla, yerini değiştirmekle, Iğdır’a hizmet ettiklerini kazanç sağladıklarını zannettiler. Ekonomisinden, tarımından, hayvancılığından, geleceğe dönük plan ve projelerden, eğitiminden, işsizliğinden hep uzak kaldılar. Bu güne kadar hep böyle oldu, bari bundan sonra öyle olmasın.
Iğdır’da, siyasi alanda etkin olan iki halk vardır, Kürtler ve Azeri Türkleri Bu iki etkin halk hiçbir zaman siyasi barışık içinde olmadı. Hep onlar adına, onların içlerinden birileri, kendi kişisel çıkarları doğrultusunda bu iki halkı şövenist sloganlarla sağa sola yönlendirip durdular. Allah aşkına, elinizi vicdanınıza, şapkanızı önünüze koyun şöyle bir düşünün! Gidin gerilere kendinizle yüzleşin. Bunca zaman içinde bunca seçim geçirdik, ne yaptık, nereden nerelere geldik, bu gidişle nereye varacağız. Demokrasinin gereği olarak hep farklı araçlara bindik ama kullandığımız yol aynı yoldur. Bu yol Iğdır’ın, sosyal barış, huzur, refah, birlikte, kardeşçe yaşama yoludur demediler dedirtmediler. Ne yazık ki, ne acıdır ki siyasiler bu yolu hep dikenlerle döşediler. Birbirimizin eline batan dikenleri çıkarmamıza engel oldular. Ne kendimizle yüzleşebildik ne de bizler adına bu temennilerle seçilenlerden hesap sorabildik. Kim ırkçılık tokmağını davula hızlı vurduysa onun adına sahalara indik, onun adına oynadık, oyalandık durduk. Yine diyorum, demokrasinin gereği olarak elbette farklı fikir ve görüşler olacaktır, farklı siyasi bakış ve partiler olacaktır, bu farklı görüş ve bakıştaki siyasi partilerin içinde yer alanlar olacaktır, bunların tamamını saygıyla ve hoşgörüyle karşılıyorum. Ancak; Bu“Ancak’ın” cevabını da siz okurlara bırakıyorum ve inanıyorum ki aynı düşüncedeyiz.
Bunca zaman içinde seçtiklerimizin amaçları, söylem ve sloganları neydi? Iğdır için, Iğdırlı için, Iğdır’ın geleceği için, Iğdır’ın ekonomik sosyal barış ve huzuru için seçildiler. Peki, bu anlamda bize geri dönüşleri oldu mu? Hayır. Bizlerle bir araya gelerek sorunlarımızı, iyimizi, kötümüzü konuşup tartıştılar mı? Hayır. Üç ülkeye kapısı olan Iğdır’ımızın kapılarını aralayıp bu aralıklardan bakıp öngörülü oldular mı? Hayır. Hayırlarla dolu bir süreç bu güne kadar devam etti. Hiç olmazsa bundan sonra “ Aynı tas aynı hamam” olmasın.
Tamam, kabul, geçmişi tüm günah ve sevaplarıyla geçmiş siyasetin karanlık çukuruna silip atalım. Yeni bir umut ve geleceği düşünerek yeni bir siyasi yol izleyelim. İki yeni vekilimiz var ikisi de birbirine küs gibi, biri diğerine yaklaşırsa vatan haini, diğeri öbürüne yaklaşırsa satılmış olacakmış gibi bir hava algılanıyor toplumda. Sayın vekillerim; Iğdır’daki siyasi barışın, huzurun ve geleceğin aydınlık günleri, geleceğe ve gençliğe bırakacağınız mirasın anahtarı sizlerin elindedir. Siz ayrışırsanız toplum ayrışır, siz barışıksanız toplum barışır, siyasi huzur bulur mutlu olur. Göründüğü kadarıyla Sayın Cantürk Alagöz, sevecen, hoşgörülü, kendisini sade bir vatandaş gibi gören ve davranışlarıyla da bu durumu yansıtan, ırkçılıktan uzak kendisiyle ve toplumla barışık biri. Sayın Yılmaz Hun’u ise daha yakından tanıyorum. Hem meslektaşız hem de birbirimizi ailece tanıyor sevgi ve saygı içinde ilişkilerimiz devam ediyor. O da en az ayın Cantürk Alagöz kadar aynı tutum ve davranışlara sahip, vatanına milletin bağlı, sosyal barış ve demokrasiden yana biri.
Sayın vekiller; Bu anlamda bu güne kadar Iğdır hep sahipsiz kalmıştır. Bari bu günden sonra sahipsiz kalmasın. Iğdır sizi el ele gönül gönüle birlikte karşılarında görmek istiyor, dertleşip konuşmak ve ortak akılda birleşmek istiyor. Yıllardır ellerimize ve ayaklarımıza ve dilimize vurulan kirli siyasi prangaları söküp atmak istiyor. Silip atalım geçmişin tüm kirli çamaşırlarını, karanlıktan aydınlığa çıkalım. Güneş yeniden doğsun yeniden aydınlanalım. Bu aydınlığın anahtarı sizin elinizde, Günahta sizin sevapta. Siz isterseniz bu toplum ortak aklın aydınlığına kavuşur, istemezseniz, eskiden olduğu gibi karanlık siyasetin karanlığında kaybolur gider.
Hocam kalemine yüreğine sağlık ellerinden öperim
Mamoste Ekrem.olmasi gerekeni umud ediyor. Dileĝin tüm huzursevenleri beklentisidir. Sadece Vekiller degil akliselim herkes toplumsal huzur için sorumludur. Iyileṣ ortaklaṣinca fitneleri oyun alani daralir. Hoṣgörüyle kalin.