Iğdır’ın, tabiri caizse marka değerini çok yukarılara taşıyacak bir önemli bir dönemeçle karşı karşıyayız kıymetli okuyanlarım. Tahmin edeceğiniz gibi yakında açılması muhtemel Zengezur koridoru ve eşzamanlı olarak faaliyete geçmesi beklenen Alican sınır kapısı.
Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan ve Ermenistan arasında, basına kapalı toplantılardan zaman zaman gelen olumlu haberlerin yanında, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in geçtiğimiz günlerde Azerbaycan’ı ziyaretinde, konunu ile alakalı
sarfettiği olumlu sözler, bu işin kısa zamanda neticeleneceğini gösteriyor. Yazımın başlığın da belirttiğim gibi, bu duruma gerçekten hazırmıyız..?
Yaşı müsait olanların hatırlayacakları gibi, Dilucu sınır kapısının açılmasının ilk
yıllarında, özellikle motorin ticareti ile birlikte Iğdır’ın, hemen her sahada ne gibi
değişimlerin yaşandığına hep birlikte yaşamıştık. Aynı duruma ben, 1992 yılında yedek subay görevi için bulunduğum Artvin’e bağlı Hopa da bizzat şahit olmuştum. Gürcistan ile olan Sarp sınır kapısının açılması ile Kemalpaşa ve Hopa başta olmak üzere, özellikle Doğu Karadeniz’de, iktisadi faaliyetlerdeki canlılığın yanında, sosyal dokuda ki değişimlerin sancılı geçişine bizzat tanık olmuştum.
Bunların ışığında, yukarıda belirttiğim Zengezur koridoru ve Alican sınır kapısının
açılması halinde, Iğdır başta olmak üzere, bölgenin genelinde çok ciddi değişimlerin
yaşanması kaçınılmazdır. İktisadi haraketliliğin yanı sıra, sosyal doku, şehirleşme, demografik yapı, kültürel oluşumlardaki yeni ve eski çatışmaları gibi, birçok konu başlığı ile karşı karşıya kalmamız doğaldır..
Adı geçen Zengezur koridoru ve Alican sınır kapısının açılması ile, mevcut Iğdır’ın ilk
etapta on katı bir potansiyelle bizi karşı karşıya bırakması kaçınılmaz gözükmektedir.
Ermenistan başta olmak üzere, Türk Cumhuriyetlerini de içine alacak bir hinterlanttaki pozitif veya negatif sonuçlarla karşılaşmamız pek tabiidir. İleride karşılaşmamız muhtemel olan bu yeni duruma gerçekten hazırmıyız..?
Bunun şimdiden ciddi olarak düşünülmesi ve varsa yapılması gerekenlerle ilgili
adımların atılması, ileride oluşabilecek yeni duruma daha hazırlıklı ve donanımlı olmamızı sağlayacaktır. Aksi halde büyük bir keşmekeş ve kaos ortamı ile yüzleşmemiz sonucunu doğurur.
Bu konuda daha önce yazdığım bir yazıda da belirttiğim önerilerimi tekrarlamak
istiyorum. Bunları şu şekilde sıralamam gerekirse;
1- Önemli bir tarım ve hayvancılık potansiyeli olan Iğdır Ovasında, modern metotlarla
üretim ve pazarlama imkânları ele alınmalıdır.
2- Yukarıda üzerinde durduğumuz Zengezur Koridoru ve Alican sınır kapısının açılması,
haliyle Lojistik sektörünün de canlanmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Iğdır’da
geçmişten gelen Lojistik alanındaki tecrübelerden de yararlanılarak, daha akılcı ve
sonuç odaklı tedbirler araştırılmalıdır.
3- Mutlaka bir “Serbest Ticaret Bölgesi” oluşturma çalışmaları gündeme getirilmelidir.
4- İhracat ve ihracat hedefli ithalat imkânları şimdiden incelenmeli, bunun ile alakalı
sektörler organize edilmelidir.
5- Turizm alternatifleri çeşitlendirilerek, şimdiden konaklama ve hizmet sektörüne ciddi
olarak eğilmek önem arz etmektedir. Dünya Mitolojisinde önemli bir yere sahip olan
Ağrı Dağı, başlangıç noktası olarak ele alınabilinir.
6- Cazibe merkezine aday olan Iğdır’da, uzun yıllardır ihmal edilen altyapı
çalışmalarının süratle yapılıyor olması çok önemli bir gelişmedir. Ancak yukarıda
belirttiğim, cazibe merkezine dönüşme süreci başladıktan sonra, büyük oranda nüfus
artışları olması kaçınılmazdır. Bu bağlamda sosyal ve kültürel hayatta hesaplanarak,
altyapı oluşturulmalıdır.
7- Mevcut sağlık imkânları daha da çeşitlendirilmeli ve geliştirilmesinin yolları
aranmalıdır. Bu şekilde Sağlık Turizminin yolu açılmalıdır.
8- “Ermeni Mezalimi Anıtı” içerisinde, bölgede yaşanan Türk katliamlarını anlatacak
bir müze mutlaka kurulmalıdır. Bu, tarihi hakikatlerin bazı çevreler tarafından
çarpıtılmasının önüne geçme açısından önem arz etmektedir. Ermenistan başta olmak
üzere, birçok ülkede Türkleri “Soykırımcı “olarak gösteren onlarca anıt
bulunmaktadır. Böyle bir müzenin açılması, dünyada aleyhimize oluşturulan bu haksız
ve yanlış algının kırılması noktasında önemli bir kilometre taşı olacaktır.
Akla ilk gelen bu gibi çalışmalara bir an önce başlamak, ufukta bir yıldız gibi
parlayan, modern, her sahada gelişmiş, cazibe merkezi olmaya aday Iğdır’ımıza
yapacağımız en önemli hizmet olacaktır…
Merhaba hocam. Bürokrasiyi kırmak ve ve bu işleri bir an önce hayata geçirmek için pastadan pay koparabilecek tek kişi var o da sayın başkan Cantürk Beydir. O da bu işlere çare olamazsa sanırım kimse olamaz zaten. Ancak bu konuları ona iyi anlatmak ve sıklıkla takip etmek gerekiyor. Yıllardır. tarıma elverişliyiz deriz ama profesyonel anlamda bu potansiyeli kurumsal hale dönüştürecek hamleyi yapan yok. Turizm potansiyeli var ilgilenen yok. Kapı potansiyeli var ilgilenen yok. Kültürümüz var ilgilenen yok. Hayvancılık var ilgilenen yok. Bizde daha apartman dairesinde oturalım. Vali yolunda gezelim. TV de haber seyredip çekirdek çitleyelim..
Hocam ığdir dil ucu acildığinda TSE olarak ithalat belgelerinde calişmalarda bulunan biri olarak tüm tespitlerine katiliyorum dün ve bügune kadar yaşanan kesmekeslik malasef Alican kapısı acildiğinda daha fazla kültürel ticari vs daha fazlasıyla yasanack