Ziya Gökalp’in Hars diye adlandırdığı kültür, milletler açısından hep önemli olmuştur kıymetli okuyanlarım.
Kültür, kavram itibarı ile Sosyoloji, antropoloji, tarih gibi alanlarda gerek bireysel, gerekse toplumsal olarak, ayrıcalıkları, benzerlikleri ve değişkenlikleri, yerel ve evrensel boyutlar ile ele alınmanın adıdır.
Kültürün içerisinde önemli yer tutan, musiki, şiir, giyim -kuşam, mutfak kültürü, sanat gibi birbirini bütünleyen faaliyetler, topumlar açısından vazgeçilmezdir. Bir insan vücudu için damarları içerisinden akan kan ne kadar önemli ise, kültürde toplumlar açısından aynı öneme sahiptir. Kanın gitmediği organ zamanla kangren olarak çürümeye ve nihayetinde kesilmeye giden bir akıbete uğrar. Kültürün istenilen canlılığa sahip olmadığı veya yaşatılmadığı toplumlar da, zaman içerisinde aynı akıbeti yaşaması kaçınılmazdır. .
İçerisinde bulunduğumuz Coğrafya, özellikle doğu ile batı arasında tarih boyunca canlılığını hep korumuştur. Göç yolları üzerinde olmasının da tesiri ile , çok canlı bir kültürel birikime sahiptir.. Nevruz Bayramı etkinlikleri, birbirinden güzel musiki örnekleri, mutfak kültüründen tutun da, yaşamımızı etkileyen birçok alana kadar yayılan ve bizi biz yapan değerlerimiz.
Ancak gelişen yeni hayat tarzı, çarpık kentleşme, ortaya çıkan yeni öncelikler gibi birçok sebep, çok önemli olan kültürel değerlerimizi, ne acıdır ki için için kemirmektedir
Bilhassa sosyal medya bağımlılığı, sanal alemdeki oyun ve benzeri yenilikler, toplumda gittikçe yaygınlaşan iletişim kopukluklarını beraberinde getirmiştir. Özel sohbetlerin yerini cep telefonuyla meşgul olma almıştır ne yazık ki.
Doğal olarak Iğdır’ın da, gelişen bu yeni durumdan etkilenmemesi düşünülemez. Kökleri çok derinlerde olan kültürel bağlar, ortaya çıkan yeni duruma yenik düşmekten kurtulamıyor. Iğdır’ın kendine mahsus musikisi, halk oyunları, mutfak kültürü, komşuluk ve dayanışma kültürleri, zamanla büyük erozyona uğradı.. Iğdır’ı Iğdır yapan değerler, adeta avuçlarımızın içinden uçup giden bir güvercin misali, bizden gittikçe uzaklaşmaya başlıyor ne yazık ki.
Artık düğünlerimizde, estetik güzelliğine doyum olmayan halk oyunlarımız bir bir yok oluyor. Birbirinden güzel ve derin manalar taşıyan türkülerimizi duyamaz hale geliyoruz. Komşuluk ilişkilerindeki samimiyet ve sıcaklık yok olmaya yüz tutmuş. Bu şekilde yok olup gitmeye yüz tutmuş onlarca değerimiz.
Buna bir dur demek gerekmiyor mu sizce .. Evet dur demenin zamanı geldi , geçiyor bile..
Mesela gençlerimizi kötü alışkanlıklardan kurtarıp, güzel işlere yönlendirme adına , musikimizin en önemli enstrümanlarından olan Tar ve Garmon kursları düzenlesek, folklor kursları açsak fena mı olur..? Komşuluk ilişkilerini, dayanışmayı teşvik etsek, güzel olmaz mı..?
Büyük işlerin küçük adımlarla başladığını hatırdan çıkarmadan yola çıkmak gerekiyor.