Muharrem ayı başladığında hüzün çöker ruhuma.
Her nerede olursam olayım, Muharrem ayının başlaması hüzünlenmem için yeterlidir.
Bu satırlara başlamadan önce bir video izledim.
Merhum Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün bir konuşmasıydı. Bu konuşmada, Hz. Peygamber’in Hz. Ali hakkında “Etin etim, canın canımdır. Ali, Harun’un Musa’ya olan yakınlığı gibidir. Ali, konuşan Kur’an’dır.” şeklindeki ifadeleri vardı. Muharrem ayına atfen yaptığı bu konuşma İslam âlemi tarafından bilinen bir gerçektir; ancak ifade edilmekten hep imtina edilmiştir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), Hz. Ali’nin hem amcasının oğlu hem de damadıdır. Yani gözünün nuru Hz. Fatıma’nın eşidir.
Bugün yas ve matemle andığımız Hz. Hüseyin, Hz. Peygamber’in öz torunudur. “Hasan ve Hüseyin, cennet gençlerinin efendileridir.” sözü çok bilinen bir hadistir.
Geçtiğimiz günlerde Leman dergisi, hadsizce bir karikatür yayınlayarak Hz. Muhammed ile Hz. Musa’yı konu eden bir benzetmeye yer verdi. Bu densizlik, toplumun bir kesiminde infial yarattı. Yüzlerce insan haklı olarak ayağa kalktı ve Leman dergisini protesto etti. Ancak iş ileri bir seviyeye taşınarak ya onlar, ya biz öleceğiz sloganları hiç hoş olmamıştır.
Bunu fırsata çeviren bazı gruplar da şeriat isteriz diye bağırdılar.
Halbuki istedikleri şeriat gelse soluğu Hıristiyan ülkelerde alacak ve gariptir ki orada da şeriat diye bağıracaklar.
Protestolar yapılırken aklıma şu geldi:
Hz. Peygamber’in “Ali bendendir, ben Ali’denim. Ali, konuşan Kur’an’dır.” dediği Hz. Ali’nin; “Gözümün nuru” dediği Hz. Fatıma’nın evlatları; cennet gençlerinin efendisi Hz. Hasan’ın, Muaviye tarafından zehirletilerek katledilmesine ve Hz. Hüseyin’in, Kerbela’da Muharrem ayının 10. günü, yani Aşura Günü’nde, Muaviye’nin oğlu Yezid tarafından zalimce şehit edilmesine neden tek laf edilmez?
Şüphesiz ki hepimiz Peygamberimizi çok seviyoruz. Ve Peygamberimiz, “Sizden hiçbir ücret istemiyorum; sadece Ehlibeytimi sevmenizi istiyorum.” buyurmamış mıydı?
Diyeceksiniz ki: “Olay 1400 yıl önce oldu, bugün yaşayanların ne suçu var?”
Aslında var…
Eğer ki 1400 yıldır Peygamberimize sevgi gösteriyorsak, emirlerine de saygı göstermemiz gerekmiyor mu?
Peygamberi sevip, ev halkını katletmek; kızları, kadınları esir ederek Emevi camisine götürmek yanlışsa, bu yanlışı söylemek gerekmiyor mu?
Hz. Peygamber, 1400 yıldır Müslümanların peygamberidir.
Hz. Hüseyin de, 1400 yıl önce Muaviye’nin oğlu Yezid tarafından Kerbela’da, evlatları, kardeşleri, yeğenleriyle birlikte 72 kişi acımasızca şehit edilmiştir.
Konuşan Kur’an’ın evladıydı o. Hatemü’l-Enbiya’nın torunu, gözünün nuruydu.
Peki, bu matemi idrak edenlerin Hz. Peygamber’le kan bağı mı var?
Peygamber Arap, ben Türk’üm mesela…
Ama Allah’ın Elçisinin evlatları zalimce katledildiği için, hüzünle ve bazı ritüellerle bu matemi idrak edilmektedir.
Zahmet olacak ama Leman dergisine gösterilen duyarlılık bu matemde de gösterilse ya…
Bırakın duyarlılığı, bari hor görmeyin, küçümsemeyin, “Bunlar sapık” demeyin. “Dinde böyle matem yok” demeyin! Aşura’yı Aşüre tatlısı dağıtılan bayram havasına çevirmeyin. Aşura gününü gölgeleyecek eylemlerden uzak durum.
Unutmayın ki, eğer Hz. Peygamber yaşıyor olsaydı, bu günlerde bayram etmez yas tutardı.
Hiç kimse öz babası için 1400 yıldır bir yas-matem geleneği sürdürmüş değildir. Bu, Hz. Peygamber’e, Konuşan Kur’an Hz. Ali’ye, Hz. Fatıma’ya hürmeten, esasta da “Ceddim Resullah’ın dini benim kanımla ayakta kalacaksa ey kılıçlar doğrayın beni” diye haykıran ve Yezit’e boyun eğmeyen Hz. Hüseyin aşkına yapılmaktadır.
Duymuşsunuzdur, Pakistan, Suriye ve birçok yerde matem törenlerine “Allahu Ekber” nidalarıyla saldırılar düzenlenmiş, onlarca kişi katledilmiştir.
Yani Hz. Hüseyin’in matemini idrak edenler Müslüman kabul edilmediği için, IŞİD zihniyetli, kafa kesici Colani gibiler Şiî katliamı yaparak cennete gittiklerine inanıyorlar.
Sevgili okuyucular, elbette bu değerlendirme genelleme değildir.
Ama bu zihniyette olanlar, benim nazarımda ne Müslüman ne de insandırlar.
Elbette şu da bir gerçektir: Her birey istediği şeye inanır, iman eder, amel eder.
Kimse kimseye inancını dayatamaz.
Allah, Mustafa Kemal Atatürk’e rahmet eylesin.
Getirdiği laiklik ilkesi sayesinde din ve devlet işleri birbirinden ayrılmış, insanlar inançlarında özgürce amel edebilmektedir.
Bugün şehrimizde ve ülkemizin birçok yerinde 10 gün boyunca süren yas meclisleri idrak edilmektedir.
Bu matem, merhum Ömer Döngeloğlu’nun dediği gibi sadece Şiîlerin veya Sünnîlerin değil, tüm Müslümanların ortak matemi olmalıdır.
Iğdır’da yas matemine katılan her fert de aynı düşüncededir.
İnanın, bunu yürekten söylüyorum: Sünnî kardeşlerimizden birileri mateme iştirak ettiğinde, tanıyanların hoşuna gidiyor, içi açılıyor.
“Ya Hüseyin!” sedalarının daha güçlü çıktığına inanıyorlar.
Yüce Allah, tüm İslam âleminin matem ibadetini kabul buyursun.
Hz. Peygamber’in ve Ehlibeyti’nin gönlünü razı kılsın.
Yorumlar
Kalan Karakter: