Son günlerde sahte diploma, sahte belge ve benzeri konular kamuoyunda ciddi bir tartışma yarattı. Ancak mesele yalnızca bu belgelerle sınırlı değil. Sahte ehliyetler, işe giriş evrakları, akademik kariyer belgeleri gibi pek çok alanda da benzer örneklerle karşılaşmak mümkün. Bu yaşananlar, sistemde daha derin yapısal sorunların dışa vurumu olabilir.
Kamu kurumlarında liyakat, ehliyet ve şeffaflık gibi kavramların önemi bu vesileyle bir kez daha anlaşılmış oldu. Çünkü konu sadece bireysel suistimaller değil; aynı zamanda kurumsal güvenin ve adalet duygusunun zedelenme riskidir. Bu nedenle denetim mekanizmalarının daha güçlü işlemesi, sistemin sağlıklı çalışması açısından büyük önem taşımaktadır.
Geçtiğimiz hafta kaleme aldığım “Üniversite Kabusu” başlıklı yazımda da, özel üniversitelerle ilgili yaşanan bazı sorunlara değinmiştim. Elbette ülkemizde köklü, başarılı ve uluslararası düzeyde takdir edilen özel üniversiteler de var. Ancak bazı kurumlarda akademik yeterliliğin ve kurumsal denetimin sorgulandığı durumlar, eğitimde fırsat eşitliği ilkesini gölgeleme riski taşıyor.
Bugün pek çok genç, büyük emekler vererek akademik başarıya ulaşmaya çalışırken, eğitimle ilgisi tartışmalı yollardan unvan veya pozisyon elde eden örnekler kamuoyunda tepkiyle karşılanıyor. Bu durum, yalnızca bireyleri değil, toplumun genelinde adalet duygusunu zedeliyor.
Konuya siyaset üstü ve yapıcı bir yaklaşımla bakmak, çözüm için en doğru yoldur. Akademik dünyada ve kamu kurumlarında şeffaf, hesap verebilir bir sistemin tesis edilmesi, hepimizin ortak yararınadır. Güvenin yeniden tesis edilmesi, sorunların üstünün örtülmesiyle değil, kararlılıkla ve sağduyuyla üzerine gidilmesiyle mümkündür.
Tam da Üzerine Denk Geldi…
Tüm ülkede sahte diplomalar konuşulurken, Cumhuriyet gazetesinde yer alan bir haber dikkat çekici bir zamanlamayla kamuoyunun gündemine düştü.
Haberde, yeni atanan Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel’in, eski Rektör Prof. Dr. Hakkı Alma ile arasında “husumet” olduğu ve bu durumun üniversite personeline yansıdığı ileri sürüldü. Ancak bu iddia, gerçekliği yansıtmaktan oldukça uzak. Ne Prof. Dr. Gürel ile Prof. Dr. Alma arasında geçmişe dayalı bir rekabet söz konusudur, ne de aralarında kişisel bir çekişme olmuştur.
Yeni rektör göreve başladıktan sonra elbette ki üniversitenin işleyişini değerlendirme, varsa eksiklik ya da aksaklıkları tespit etme ve gerekli düzenlemeleri yapma sorumluluğuna sahiptir. Bu tür değişikliklerin “kişisel husumet” olarak yorumlanması sağlıklı bir değerlendirme değildir.
Ayrıca, geçmişte Rektör Alma’nın da göreve geldiği ilk süreçte çeşitli yapısal düzenlemelere gittiği, bazı görevlendirmelerde değişiklik yaptığı bilinen bir durumdur. Bu tür değişimler, her yöneticinin kendi ekibiyle ve vizyonuyla kurumu ileriye taşıma çabasının doğal bir parçasıdır.
Cumhuriyet gazetesi haberinde, Prof. Dr. Alma’nın sanki farklı bir siyasi görüşe mensupmuş gibi gösterilmesi de gerçeği yansıtmıyor. Zira Prof. Dr. Alma, iki dönem boyunca mevcut iktidar tarafından rektör olarak görevlendirilmiş ve görevini sürdürmüştür.
Bu haberin dayandığı iddialar, hem içeriği bakımından zayıf hem de üniversite gibi bilimsel üretimin merkezi olan kurumlarda gereksiz kutuplaşmalara neden olabilecek niteliktedir. Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel, bugüne dek bilimsel çalışmaları, akademik geçmişi ve yönetim anlayışıyla ön plana çıkan bir isimdir. Kendisi için önemli olan, mensubu olduğu kurumun gelişimi ve öğrencilerin daha nitelikli bir eğitim ortamına kavuşmasıdır.
Bu gibi spekülatif haberlerle bir bilim insanını hedef göstermek, kamuoyunu yanlış yönlendirmekten başka bir işe yaramaz. Akademik camianın itibarı, siyasi hesapların değil, bilimin ve liyakatin öncelendiği bir ortamda güçlenebilir.
Son olarak, ülkede eğitim sistemine duyulan güvenin yeniden inşası için belki de şeffaflık adına şu öneri değerlendirilmelidir: Kim hangi diplomayı almışsa, mezun olduğu bölümle ilgili objektif bir bilgi ve yetkinlik sınavına tabi tutulsun. Böylece iddia edilen yeterlilikler belgelerle değil, bilgiyle ölçülmüş olur.
Gerçekleri ortaya koymak, bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek niyetiyle yapılmalıdır. Iğdır Üniversitesi’nin yeni dönemde akademik başarılarıyla konuşulması dileğiyle…
Yorumlar
Kalan Karakter: