Dünya ülkeleri arasında çekişme ve çatışmalar olduğu kadar, denge politikaları da vardır.
İsrail, saldırdığı İran’ın gücünü sınamak istedi; ancak beklemediği bir direnişle karşılaştı.
Türkiye adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açık bir dille İsrail’i kınadı ve İran’ın haklı savunmasını destekledi.
İran, İsrail ve ABD’nin tahmin ettiğinden çok daha güçlü bir direnç gösterince, ABD Başkanı Trump durumun kötüye gideceğini fark etti ve tarafları ateşkese zorladı.
Savaşın durması ve İran’ın bu süreçten zaferle çıkması, birçok kişi gibi Pehlevi yanlılarını da hayal kırıklığına uğrattı.
Çünkü amaç belliydi: İran yıkılsın, birkaç parçaya bölünsün, Ortadoğu’nun iki önemli ülkesinden biri olan İran düşsün, böylece Türkiye’nin de eli zayıflasın.
Ama beklenen olmadı, hepsi avucunu yaladı.
Siyonist hiçbir ülkenin hesabı tutmadı. Üstelik beklemedikleri bir karşılık gördüler.
Artık yarınlar, bölge için eskisi gibi olmayacaktır.
Dengeler değişecek, taraflar kendilerine çeki düzen verecek, tabir yerindeyse, hadlerini bileceklerdir.
İran’ın ateşkese uyması, bazı ülkelerin ve kişilerin canını sıkmış gibi görünüyor.
Çünkü büyük beklentileri vardı: İran yıkılsın, Muhammed Rıza Pehlevi’nin oğlu, siyonist Rıza Pehlevi iktidara gelsin.
Ancak Pehlevi’nin İran’da ciddi bir karşılığı olduğu sanılıyordu ve bu beklenti de çöktü.
Neticede takke düştü, kel göründü.
Artık İran için yeni bir süreç başlamış ve bu süreçte gözden geçirilmesi gereken birçok şey olduğu ortaya çıkmıştır.
İran, şapkasını önüne koyup düşünmelidir:
1. İran halkının tamamına yakını vatanını satmamıştır.
Rejime muhalefet edenler bile, ülkelerini savunmak için İran’a koşmuştur.
2. Muhalefet diye adlandırılan kişilerin, dış görünüşleriyle (saç, baş gibi) uğraşılmaması gerektiği anlaşılmıştır.
3. Muhalif olduğu için ülke dışına çıkanlar affedilmeli, ülkelerine dönmelerine ve vatanlarında özgürce yaşamalarına izin verilmelidir.
4. “Mülteci” adıyla ülkeye yerleşenler arasında, Mossad ajanı olduğu belirlenen birçok kişi vardır. Bu unsurlardan bir an önce kurtulunmalı, sınırlar daha güvenli hale getirilmelidir.
5. İran, bundan sonra dostunu ve düşmanını daha doğru seçmelidir.
6. Savaş boyunca Ermenistan’ın tek kelime etmemesi göz ardı edilmemeli, Azerbaycan’ın hava sahasını İsrail’e kapatması ise doğru şekilde değerlendirilmelidir.
7. Dünya ülkeleri arasında, İran’a açık destek veren Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Türk halkının duruşu, kesinlikle minnet duyulması gereken bir tavırdır.
8. Komşuda ateş varken üç-beş kendini bilmezin sevinmesi, 90 milyonluk bir ülkede dikkate alınacak bir durum değildir.
Asıl önemli olan, bu süreçte Türkiye ile İran arasındaki karşılıklı güven ve dayanışmadır.
9. İran, savaş sonrası yeniden yapılanacak ve ABD’nin İran’a yönelik ambargoyu kaldırması durumunda, Türkiye ile yakın ilişkilerini sürdürmesi şart olacaktır.
10. İran, Halkbank davalarını kesinlikle göz ardı etmemelidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: