“Ülke nereye gidiyor?” diye soranlara ancak şunu söyleyebilirim:
Geçtiğimiz ay üniversite sınavı yapıldı. Öğrenciler, aldıkları puanlar doğrultusunda tercihlerini yaparak yerleşecekleri üniversitelere gitmek için hazırlık yapıyorlar.
Aileler bir yandan sevinçli, diğer yandan kara kara düşünüyor.
Hani eğitim parasız falan deniyor ya… Hiç alakası yok! Her şey öyle pahalı, öyle zor ki… Bir çocuğu üniversiteye göndermek neredeyse imkânsız hâle geldi.
Yurtta kalan veya ev kiralayan bir öğrenci için, bugünün şartlarında aylık en az 50 bin TL’lik bir harcamayı gözden çıkarmanız gerekiyor.
Hele ki puanlar öyle bir ustalıkla ayarlanıyor ki, düşük puan aldınız mı merdiven altı birçok üniversite stant açıp sizi bekliyor.
Nasıl bir iş bu? Devlet üniversitesi varken, puanı düşük diye özel üniversiteye yerleşiliyor.
İyi de bu çocuk yetersizse, özel üniversitede nasıl yeterli olacak?
Yani özel-devlet puan ayrımı, eğitimin ne hâllere geldiğinin açık göstergesidir.
Sonuçta her iki üniversiteden mezun olanlar da aynı haklara sahip, aynı kriterlerle değerlendiriliyor. Bilgili mi, bilgisiz mi; kimse bakıp sorgulamıyor.
Hele ki özel üniversitelerin astronomik ücretleri, kabul edilebilir gibi değil.
Sevgili yöneticiler,
Bu uygulamalar yanlıştır ve bu yanlışa ısrarla devam edilmektedir. Vatandaşlar çaresizce sizlerin verdiğiniz hükme göre hareket etmektedir. Bu olumsuz eğitim durumu mutlaka gözden geçirilmeli; merdiven altı eğitim kurumları kapatılmalı; tüm üniversiteler devletin üniversitesi olmalı; özel üniversitelerin taban puanı ise devlet üniversitelerinden daha yüksek olmalıdır.
İnsanlar zorunlu bırakılarak özel üniversitelere yönlendirilmemeli, tercihen gitmek isteyenler gitmelidir.
Bugünkü koşullarda, orta gelirli bir ailenin iki çocuğunu üniversitede okutması —yemek, ulaşım, yurt ya da ev kirası, okul araç gereçleri, kıyafet gibi ihtiyaçlarla birlikte— gerçekten çok zor.
Vatandaşa kimse kulak asmıyor.
Asgari ücret 22 bin TL. Çiftçi ürününü piyasaya çıkardığında tuhaf bir şekilde para etmiyor; ama o ürün tezgâha geldiğinde, alıcının gücü yetmiyor.
Şu anda pazarlardaki ürünlerin tamamı tarla ürünü. Her şey sudan ucuz.
Bir ay sonra seralar devreye girecek, fiyatlar on katına çıkacak.
Ülkede ekonomik sıkıntının varlığını hissetmeyen tek kesim, kolay para kazananlar ve sırtını iktidara dayayıp büyük ihaleler alanlardır.
Az gelirli ve orta sınıf ise bu ekonomik sıkıntıyı iliklerine kadar hissetmekte; bununla da kalmayıp Maliye’nin her gün biraz daha sıkboğaz etmesiyle şaşkına dönen esnaf, çaresizlik içinde kıvranmaktadır.
Artık dayanılmıyor!
Şapalakla yüz kızartma devri sona ermiştir.
Sabır tükenmiştir.
Bu günlerde öğrenciler tercih yapacak ve kazandıkları üniversitelere yerleşecekler.
Madem hükümet “parasız eğitim” diyorsa:
• Yurt parası alınmamalı,
• Ekonomik sıkıntı yaşayan öğrencilere en az 15 bin TL burs verilmeli,
• Toplu taşımayı ücretsiz kullanabilecekleri kartlar dağıtılmalı,
• Yurtlardaki yemeklerin kalitesi artırılmalı ve yemekler ücretsiz olmalıdır.
Yani sevgili yöneticiler,
Halkımızın yüzde onluk kesiminin ultra yaşam standardı, toplumun tamamının yaşam standardı değildir.
Siyasi yarışlar, suni gündemler artık insanların karnını doyurmuyor.
İnsanlar sahipsiz, muhatapsız, çözümsüz.
Halkın sorunlarına çözüm bulunmalı, onların derdiyle hemhal olunmalı.
İnsanları yok hükmünde görmemek gerekiyor.
Vatandaşı görmezden gelen, sonunda görmezden gelinir.
Umarız yetkililer sadece kendi yaşadıkları çevrenin değil; sahadaki, sıradan vatandaşların yaşam koşullarını göz önünde bulundurarak gereğini yaparlar.
Yorumlar
Kalan Karakter: