Geçtiğimiz günlerde Yeşil Sol Parti eski milletvekillerinden Ermeni asıllı Garo Paylan, Ermenistan’a gerçekleştirdiği bir ziyarette bir televizyon kanalına çıkarak açıklamalarda bulundu. Paylan, net bir ifadeyle “Ermenistan 3-5 yıla kadar toparlanıp Azerbaycan’a saldıracaktır” dedi.
Bu kin ve düşmanlığı körükleyen açıklamaya birçok kesimden tepki yağdı.
Aslında DEM Parti ve onun siyasi çizgisindeki partilerin, Azerbaycan-Ermenistan meselesinde Ermenistan’dan yana açıklamalar yaptığına defalarca şahit olundu. Ancak bu noktada göz ardı edilmemesi gereken önemli bir ayrıntı var:
1991-92 yıllarında Ermeniler Karabağ’da insanlığı katlederken, ilk büyük protesto mitingi Iğdır’da yapılmış ve on binlerce insan sokaklara dökülerek Ermenilere öfke kusmuştu.
O dönemde katledilenler çoğunlukla Azerbaycan Türkleri olarak bilinse de, içlerinde birçok Kürt kardeşimizin de olduğunu o yıllarda anlatmakta güçlük çekiyorduk.
Azerbaycan denildiğinde, nüfusunun tamamının Azerbaycan Türklerinden oluştuğu sanılıyor, ancak bu doğru değil. Azerbaycan’da her milletten insan vatandaş olarak yaşamaktadır. Nitekim Nahçıvan Sederek savaş cephesinde bir Kürt yüzbaşı ile uzun sohbet etmişliğim var.
Üstelik Azerbaycan’da ırkçılık hiçbir zaman olmadı ve olmayacaktır. Orada yaşayan insanlar arasında, dışarıdan birileri fitne tohumu ekmediği sürece, ırk, mezhep veya inanç ayrımına geçit verilmemektedir.
Nitekim 2020’de başlayan ve Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlanan 44 günlük savaşta, Azerbaycan ordusu Ermenistan’ın bir karış toprağına dahi girmemiş, sadece 1992 yılında işgal edilen topraklarını geri almıştır.
Yani 1992’nin rövanşı alınmış, konu kapanmıştır.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 44 günlük savaş sonrasında yelkenlerini indirmiş, arabulucuların barış girişimlerine olumlu yanıtlar vererek barıştan yana olduğunu defalarca vurgulamıştır.
Bu konuyu defalarca yazdık: Paşinyan’ın barış çabalarını provoke etmek isteyen aşırı ırkçı Ermeniler, Erivan’da ona karşı defalarca eylemler yaptı.
Bu da gösteriyor ki, Garo Paylan da o aşırı ırkçı Ermenilere destek vermek amacıyla Ermenistan’a gitmiş ve halkı galeyana getirmek için bu provokatif açıklamayı yapmıştır.
Ancak DEM Parti’nin de Garo Paylan’a tepki göstermesi gerekir.
Çünkü Kendi soydaşlarından on binlerce insanın yaşadığı Karabağ’a Ermenileri kışkırtıp saldırmaya teşvik etmek istiyor.
Eğer taraf olacaksa, DEM Parti Azerbaycan’ın tarafında olmalıdır.
Bunun dışında, Azerbaycan’a giden hiçbir turistin veya iş insanının etnik kimliği sorgulanmaz. Tek istenen şey, Azerbaycan yasalarına uyulmasıdır.
Türkiye ile Ermenistan ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerde gözle görülür bir yumuşama var. Ancak Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırın neden hâlâ açılmadığını merak edenler için cevabı çok net:
Birincisi, Garo Paylan gibiler yüzünden.
İkincisi, Garo Paylan gibilerinin baskısıyla Ermenistan anayasasında bulunan Türkiye’den toprak talebi maddesini Paşinyan’ın kaldıramaması nedeniyle.
Aslında Paşinyan’a kalsa, anayasadan bu maddeyi çıkarır, Türkiye ile normalleşir ve sınır kapıları açılır.
Ancak tüm bunlara rağmen Türkiye, Ermenistan’ı açlığa mahkûm etmemiştir. İstanbul-Erivan uçak seferleri hâlâ devam etmekte ve ülkemize gelen yüz binlerce Ermeni burada barınmaktadır.
Garo Paylan gibiler ise her daim kanla beslendikleri için onlar için fark etmez.
Yeter ki başkalarının çocukları ölsün, kendileri lüks içinde yaşasınlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği maaşla geçinip, her türlü imkândan yararlanıp, ama bu vatana hiçbir katkı sunmadan ihanet içinde olanların, bu ülkede ne yatacak yeri vardır ne de alacak nefesi.
Son olarak şunu söylemek gerekir:
Siz susarsanız, konuşan çok olur.
Bu katil ruhlu kişilere maaşı kesilmelidir bir kampanya başlarım bu gibi kendini bilmez vatan hainlerini vatandaşlıktan çıkarmak lazım