KOMŞUNUN BAŞI SAĞ OLSUN
Dün dostta güven, düşmana korku salan bir buluşma olmuştu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, iki ülke sınırında Kız Kalesi ve Hudaferin barajlarının açılışını yaptı.
Siyonist taifenin ısrarla çatıştırmaya çalıştığı İran ile Azerbaycan tüm Siyonist trol ordusunu hüsrana uğratır bir buluşma gerçekleştirmiş, İran ile Azebaycan arasında “Hudaferin Köprüsü” ile tanınan ve Azerbaycan ile İran sınırını oluşturan Kız Kalesinde ortaklaşa yaptıkları baraj açılışını gerçekleştirmek için buluşmuşlardı.
İki liderin samimi buluşması dosta güven verirken düşmana da korku salmış, dert olmuştu.
Nitekim Siyonist uşağı bazı çevreler yıllardır Türkiye ile İran’ı, İran ile Azerbaycan’ı çatıştırabilmek için yırtınıp duruyor, başaramadıkları içinde çılgına dönüyorlar.
Hatırlarsanız 15 Temmuz 2016 yılında FETÖ ABD’nin organizesiyle ülkemizde bir kalkışma planlamış, darbe yapmak isterken halkın darbesiyle geri püskürtülmüştü.
O gece İran’da jetler havalanmış, Tebriz semaları gürültüden inlerken komşudan haber bekliyorlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan yardım talebinde bulunsaydı İran Jetleri FETÖ’ye müdahale edecekti.
İran’ın gösterdiği bu duyarlılığın ardından Sayın Erdoğan’ın İran’a gittiği yönünde de şehir efsaneleri çıkarılmıştı.
Yani şunu demek istiyorum ki komşu komşunun külüne muhtaçtır.
Biz komşularımız ile iyi ilişkiler kurmak durumundayız ve bu iyi ilişkilerimizi de devam ettirmek için elimizden gelini yapmalıyız.
Nitekim dün baraj açılışından dönen İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakını Hüseyin Emir Abdullahiyan, Doğu Azerbaycan Eyalet Valisi olarak görev yapan Malik Rahmeti, Cuma imamı ve Doğu Azerbaycan Eyaleti’nde Veliyyi Fakih Temsilcisi görevini yürüten Muhammed Ali el-Haşim ve toplam 9 kişinin yaşamını yitirdiği kazanın enkazını Türkiye’den olay yerine intikal eden Türk Silahlı Kuvvetleri İHA’ları tespit etmiştir.
Kazanın hemen ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’de duyduğu üzüntüyü dile getirerek arama kurtarma ekiplerinin hazır olduklarını belirtmiştir.
Sevgili okuyucular, yaşayan her canlı ölümü tadacaktır. Bunun adı Reisi’de olabilir, Abdullahiyan’da olabilir, başka biri de olabilir.
Önemli olan ağlayanın kim, gülenin kim olduğudur.
Eğer gülen sana benzeyense, bize benzeyip bizden olmayanları görmemiz gerekmektedir.
Eğer ağlayan sana benzemeyenlerse, bunu da hafızamızın bir köşesinde tutmamız gerekmektedir.
Bakıyorum da özellikle sosyal medyada bize benzeyip bizden olmayan, Siyonistlerin ağzı ile yayın yapan bir gurup zevat zil takıp oynuyorlar.
İyi’de Reisi öldü diye İran Filistinli mazlumları yüzüstümü bırakacak sanıyorsunuz.
Reisi ölebilir, ruhu şad olsun. Her devletin birçok kıymetlisi yaşamını yitirmiştir, ama tez, ama geç… Tez oluşu insanı üzer ama bu dünyanın sonu demek değildir.
Nice Reisiler gelecek, niceleri gidecektir.
Hiç kimse işlediği suç penceresinden bakmaz olaya, kafasında bir suçlu şekillendirir ve başlar onun üzerinden kurgular oluşturmaya…
Mesela benim ülkemin Cumhurbaşkanı böyle bir kaza geçirse ve benim ülkemde kim bunu bayram havasında kutlamaya kalksa benim nazarımda vatan hainidir.
Dolayısıyla orası da İran, bugün yaptıklarınızdan ötürü yarın zırlamanız bir anlam ifade etmeyecektir.
Son söz, benim şahsi görüşüm Merhum Reisi ve beraberindekilerin geçirdiği bir kazadır.
Elbette teknik kişiler olayı en ince ayrıntısına kadar inceleyeceklerdir.
Ancak İsrail ve ABD’yi çokta gözümüzde büyütüp bizim saatlerdir ulaşamadığımız enkaza, onların uzaktan müdahale edip helikopteri düşürdü gibi anlam yüklememiz bence çok gereksizdir.
Kazada hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
İran halkının başı sağ olsun.