MEZARIMIZI KENDİMİZ KAZIYORUZ
6 Şubat sabah saat 04:17 sularında Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7,7’lik iki büyük deprem ve ardından meydana gelen yüzlerce artçı deprem 10 ilimizde ağır tahribata sebep oldu.
Kahramanmaraş, Hatay, Adana, Gaziantep, Malatya, Kilis, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Osmaniye ile ilçeler, beldeler, köyler ağır yıkımlarla ve can kayıplarıyla karşı karşıya kalmıştır.
Binlerce yerleşim merkezinde inanılmaz bir yıkımla yüz yüze kalan ülkemiz, gece gündüz demeden seferber olmuş ve depremzedelere yardım göndermeyi sürdürmüştür.
Acı, tarif edilemeyecek boyutta büyük.
Eminim hepimizin gözleri yaşlı, sözleri boğazlarında düğümlüdür.
Dedim ya tarifi imkânsız bir acı ile şu an yüz yüzeyiz.
Binlerce bina, on binlerce ev yıkılmış, enkaz altında şu an itibariyle binlerce kişinin olduğu tahmin edilmektedir.
Depremin ilk dakikalarından itibaren 81 ilde kurtuluş mücadelesi verircesine bir seferberlik ilan edildi ve insanlarımız gece gündüz demeden yardım kampanyaları yaparak dayanışma içinde oldular.
Sizler bu satırları okurken milyonlarca insanın yardıma koştuğunu, on binlerce insanın göçük altında kalanları kurtarmak için mücadele ettiğini, yüzbinlerce insanın sokaklarda birbirine sarıldığını, milyonlarca insanın iyi bir haber alabilmek için beklediğini bilmenizi isterim.
Acımız çok büyük, hüznümüz tarifsizdir.
Elbette bu günler de geçecek, acılarımızı, gözyaşlarımızı yüreğimize gömeceğiz.
Ama yaşananlardan geçmişte olduğu gibi ders alacak mıyız onu bilemiyorum.
Erzincan, Gölcük, Van, Elezığ ve daha birçok illerimizde nice acılar yaşadık, şimdi de 10 ilimizde bu acıyı yaşıyoruz. Acaba diyorum, bir süre sonra unutacak mıyız? Yoksa bu felaketten ders alıp yaptığımız binaları depreme dayanıklı mı yapacağız?
Doğrusunu söylemek gerekirse bugüne kadar ders almışa benzemiyoruz.
Elbette şu dakikalarda tartışacağımız bir konu değil bu. Şimdiki önceliğimiz yardıma muhtaç vatandaşlarımızın feryadına yetişebilmek.
En büyük önceliğimiz imkânlarımız ölçüsünde yiyecek, giyecek, battaniye, çocuk maması, ısıtıcı kısacası yetkililerin açıkladığı ihtiyaç maddelerinin bir an önce ulaştırılmasıdır.
Depremin hemen akabinde ilk yardımlardan biri de Iğdır’dan gitti.
Iğdır depremin olduğu anda harekete geçti ve AKUD, UMKE ve İtfaye ekibi deprem bölgesine doğru yola çıkarıldı.
Gün ışıdığında ise yardım toplanmaya ve tırlar peş peşe deprem bölgelerine ulaşmaya başladı.
İlk gece yaptığım bir paylaşımda bu halkın eli öpülür demiştim. Gerçekten de ülkemiz insanlarının eli öpülür.
Böylesine merhametli bir halkımız olduğu sürece yaralarımızı kısa sürede sarar, yine doğrulur ayağa kalkarız.
Dünyanın birçok ülkesinden arama kurtarma ekipleri, yardımlar aralıksız gelmeye devam ediyor.
İlk yardım ve arama kurtarma ekibi her zaman olduğu gibi yine Azerbaycan’dan geldi.
Azerbaycan ve Nahçıvan’da başlatılan yardım seferberliği Türkiye’dekinden farksız.
İnsanlar gece gündüz demeden yardım tırlarını doldurmak için koşuşturuyorlar.
Arama kurtarma ekibinin yanı sıra bir de doktor ve ekipmanları ile birlikte sahra hastanesi kurdular.
Dayanışma elbette ki yüreğimize su serpen davranışlardır.
Zor anında insanın gözü gelecek yardım elini arar.
10 ilimizin ülkemizin her noktasıyla bağlantısı bulunmaktadır.
Bu sebepten ötürü her birimizin mutlaka ulaştığı kişiler bulunmaktadır.
Evsizleri şehrimizde misafir etmek için seferber olalım.
Boş evlerimizi onlara açalım.
Unutulmasın ki gün birlik günüdür. Bu vahim afetten birlikte çıkacak, yaralarımızı birlikte saracağız.
Iğdır’da depremle başlayan süreci başarılı bir şekilde yöneten Iğdır Valisi Hüseyin Engin Sarıibrahim ve ekibi bakanlık tarafından Hatay’ın Samandağı ilçesine görevlendirilmiştir.
Allah tüm afetzedelerimizle birlikte, sahada ağır kış koşullarında çalışanlarla birlikte Iğdır ekibine de yardımcı olsun.