İstatistik yapmadım ama, son yıllarda Iğdır ticaretinin öldüğü ile ilgili bir çok serzenişi içeren yazı kaleme aldım diyebilirim.
Reklam olsun diye yazdığımı düşünmeyin lütfen, varsayımla hareket etmiyorum, bu bire bir yaptığım diyaloglar sonucu edindiğim bilgiler.
     Ticaret Odası Seçimlerine Alirıza Arslantürk gurubundan adaylığımı açıkladım… Bu vesileyle seçmenlerimi ziyaret ederek, oylarını talep ediyorum Tarım, hayvancılık, sebzecilik, kooperatifler vs. birçok iş kolunun bağlı bulunduğu 6. Gurupta faaliyet gösteren esnaf, ticaret erbabı, üretici arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerde her iş kolundaki esnafın içinde bulunduğu darboğazı daha net görme şansına sahip oldum.
    Öyle ki, ziyaretine gittiğim esnafın işyerinde ilk göze çarpan  oturuyor olması. Kimi iş yerinde yarım saat, kimisinde ise bir saate yakın  oturdum. Bu süre zarfında tek bir müşterinin dahi alışveriş yapmak için gelmemesi dikkat çekiciydi.
    Bu benim gözlemim,  ziyaretine gittiğim esnafın söylediklerinden çıkan sonuç da farklı değil.
Kimse işinden memnun değil. Aldığını satamıyor, sattığını alamıyor.
    Vergi, KDV, Emlak vergisi ve harçlar, artan SGK primleri,  Muhasebe, Telefon, Elektrik, Su giderleri, Trafik cezaları, Araç Bandrolleri, inanılmaz artış gösteren Trafik sigortası, Kasko ve taşıt sigorta primleri ve daha benim aklıma gelmeyen bir çok maliyet düşünün. İşyeri sahibi, esnaf,  tacir, tüccar ama hepsinin  ortak görüşü bu giderleri karşılayacak geliri yaratamadıkları, piyasanın durgun olduğu.
    Büyük balık, küçük balığı yutuyor.
    Genelde ekonominin, özelde ticaretin geldiği noktaya objektif olarak baktığımızda tekelleşmenin giderek arttığı sektörlerin ana sermayedarların eline geçtiği, büyük holdinglerin, küçük ve orta büyüklükteki işletmeleri, esnafı  yok ettiği görülmekte. KOBİ’ler, esnaf var gücüyle direnmekte ancak , direndikçe varlığı giderek erimekte  küçük sermayesini onurlu ama güçsüz işsiz duruşuyla maalesef kaybetmektedir.
    Ekonomist değilim, Hükümete veya mahalli idareye yön verecek analiz de yapmıyorum, ancak sektörde faaliyet gösteren biri olmanın yanında  gündemi ve ekonomiyi takip eden bir gazeteci olarak yaptığım  analizi paylaşıyorum.
    Birkaç sektörde, birkaç kişinin keyfinin gıcır olması, toplumun tüm kesimlerinde işlerin doğru gittiği, sorunların çözüldüğü anlamına gelmez.  Türkiye genelinde ve  Iğdır’da  ciddi bir daralma söz konusu. Ticaret yok, alışveriş, yok, para yok     Milli gelirdeki artışla, halkımızın bütçesine yansıyan rakamlar arasında bir uyumsuzluk, dengesizlik olduğunu düşünüyorum. Hatta düşünmüyorum öyledir diyorum…
    Bu olumsuzlukları bir nebze olsun giderebilecek olan hibe teşvik paketlerinin esnafımıza iyi duyurulamaması, bu hibelerden esnafımızın yeteri kadar yararlanamaması da ayrı bir sıkıntı.
    Bu gün ayın 15’i, yani memur için maaş günü. Bu akşam gidin bakın bakalım kaç memurun cebinde aldığı maaştan eser kalmış… Eskiden sülalede bir memur olduğunda o sülale ihya olurdu. Şimdi ise 4 kişilik bir aile tek maaşla geçinemiyor. Ay sonuna borçlu çıkıyor. Tatil şansı yok, ekstra bir harcama şansı yok, esnaftan gönlünün istediği gibi alışveriş yapma şansı yok.
    Para pul olmuş vesselam.…
    Sınır şehri olmamız hasebiyle, ticarette daha hareketli bir il olmamız gerekiyor. Dilucu gümrüğü sıkıntılı, inşaat sektörü sıkıntılı, nakliye sektörü haksız rekabet mağduru, memur banka borçlusu sıkıntılı, esnaf icralık sıkıntılı, vesselam sıkıntılar zinciri halkasına eklenen eklenene… Gelecek pek parlar gözükmese de tevekkül edip çalışmaya devam edeceğiz…