Bilindiği üzere 11 Eylül – 15 Eylül 2024 tarihleri arasında Tuz Mağaralarında Tuzluca Kaymakamlığı’nca, Iğdır Valiliği himayesinde “Tuzyolu Kitap, Kültür ve Çocuk Festivali” düzenlenmişti.
Tuz Mağarasında şimdiye kadar birçok faaliyet düzenlenmişti ancak en muhteşemi, anlamlısı “Tuzyolu Kitap, Kültür ve Çocuk Festivali” oldu. Tuzluca Kaymakamı Sayın Abdüllatif YILMAZ’ı kutluyorum. Desteklerinden ve öncülük yaptıklarından dolayı Sayın Valimiz Ercan TURAN’a teşekkür ediyoruz.
Tuzluca İlçesi İlimizin en güzel ve büyük ilçesidir. Tarihi bir misyonu vardır. Dede Korkut hikâyelerinde ismine sıkça rastlanır. Kulp olarak zikredilir. Tuzluca İlçesi sembolü olan Tekaltı/Tükaltı Dağı sıkça görülmektedir. Yine Melikşah bu yöreleri düşmanlardan temizlerken koruması Er-Davut’u bu bölgede şehit vermişti. Türbesini yaptırmıştı.
55 dönümlük geniş bir arazi üzerine yayılan Tuz mağara kompleksi, ülkemizin 100 yıllık tuz ihtiyacını karşılayabilecek olağanüstü bir kapasiteye sahiptir. Aynı zamanda, mağara içinde bulunan tünellerdeki hava, birçok solunum yolu hastalığına iyi geldiği bilinen bir özelliktir.
Mağara, sadece tuz üretimi için değil, aynı zamanda benzersiz doğal güzellikleriyle de ünlüdür. Odalara benzeyen birçok galeri, mağaranın derinliklerine yayılmıştır. Bu büyük galeriler, ilk bakışta ürkütücü görünebilir, ancak aslında göz kamaştırıcı bir güzelliğe sahiptirler.
Tuz mağarası içinde bulunan kaya tuzu tabakaları, tam 24-37 milyon yıl önce oluşmuş çökel tabakalardan türemiştir. Bu tabakalar, zamanla benzersiz desenler oluşturarak mağaranın duvarlarını süslemiştir. Bu doğal oluşumlar, ziyaretçilere adeta zamanın izlerini gözler önüne sermektedir.
Tuz mağarası, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda tarihî önemiyle de dikkat çekmektedir. Eski uygarlıklar döneminden beri kullanıldığı düşünülen bu mağara kompleksi, geçmişten günümüze uzanan zengin bir kültürel mirasa ev sahipliği yapmaktadır.
Günlük olarak 60 ton tuz üretim kapasitesiyle, bu mağara kompleksi sadece doğanın bir armağanı olmanın ötesine geçerek ekonomik bir öneme de sahiptir. Ayrıca, tuzlu havanın solunum yolu sağlığına olan olumlu etkileri, mağarayı sadece bir tuz üretim tesisi olmanın ötesinde bir sağlık destinasyonu haline getirmiştir.
Böyle bir tarihi misyona sahip Tuzluca Tuz Mağarasında düzenlen bu festivalin anlamı da çok büyüktür tabi!
Bu Festival’e Türkiye’nin çok önemli yazar ve Şahsiyetleri de katıldı. Sinan Yağmur, Hayati Dinç, Tarkan Köylü, Nurullah Genç, İsmail Hakkı Aydın, Tufan Gündüz, Gülhan Kuman, Gül Yıldız, Bekir Yavuz, Rami Fatih, Yavuz Donat vb
"Özellikle yazarlarımız hayatlarında ilk defa bir mağarada söyleşi yaptıklarını ve çok etkilendiler ve Tuzluca İlçesi dolayısıyla Iğdır İlini Ülkemize tanıtılmasına vesile oldular.
Bir başka açıdan bakarsak; Sanattan kitap fuarına, çocuk karnavalından tiyatroya kadar yerin 80 metre altında düzenlenen etkinliğe 5 günde yaklaşık 25 bin kişi katıldı. Bu da önemli bir olaydır.
Tuz Mağaraları, ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunarken, doğanın sunduğu zenginlikleri ve tarihî derinlikleriyle Türkiye'nin kuzeydoğusundaki bu gizemli köşede keşfedilmeyi bekliyor.
Tuzluca kaya tuzu yatağının görünür rezervi 613 milyon ton, muhtemel rezervi ise 226 milyon tonu bulmaktadır. Toplam rezervi 840 milyon tondur. Yapılan çalışmalarda gözlenen birim kiltaşı - marn ardalanması, jips ve tuzdan oluşmaktadır. Birim yaklaşık olarak 7- 8 km2’lik bir alanı kapsamaktadır. Tuzluca Tuz uzantısı, Tuzluca Mağaralarında başlayıp, Çinçevat (Köprübaşı) ve Turabi Köyüne kadar uzanır. En yaşlı birim Turabi Formasyonudur. Çinçevat Formasyonu Erken Pliyosen, Tuzluca Formasyonu ise Geç Pliyosen Yaşlıdır.
Tuz Tabaka alanlarında en önemli yükseltiler; kuzeyde bulunan Nevruz Tepe (1041 m), Atburnu Tepe (1233 m), Mozayik Tepe (1038 m), doğuda bulunan Şiştepe (1090 m), Ispanaklı Tepe (1050 m), Büyükkızıl Tepe (1130 m), Tarasut Tepe (1268), güneyde Çimen Tepe (1170 m), ve güneydoğuda bulunan Kara Tepe (1151 m)’ dir. Tuz Yataklarının üst kısımlarında eski yerleşim yerleri mevcuttur. Özellikle Urartu Kaya Mezar örnekleri bulunmaktadır.
Bilindiği üzere “Tuz” kültürümüzde de önemli bir yeri kaplamaktadır. Yemekten önce ve sonra tuz yemenin sünnet olduğuna dair bir ön kabul toplumumuzda oldukça yaygındır. Tespitllere göre bu ön kabulün en eski hadis dayanağı el-Hâris b. Ebû Üsâme’n in el Müsned’idir. Bu eserdeki merfûʿ bir rivâyette Hz. Peygamber’in Hz. Ali’ye yemekten önce ve sonra tuz yemesini tavsiye ettiği görülmektedir.
Kötü ruhlar tuzdan nefret ediyorlardı. Geleneksel Japon tiyatrosunda, aktörleri kötü ruhlardan korumak için her gösteriden önce sahneye tuz serpilirdi. Çoğu inanışa ve kutsal kitaplara göre, tuzun kem gözlerden koruduğuna inanırlar.
Tuz sözcüğü, İslam hukukunda erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para, mal veya menfaat hediyesi olan “mehir” kavramını da içermektedir; çünkü İslami inanca göre Hz. Âdem mehir olarak Havva'ya tuz verir.
Furkan Suresi, 53. ayet: İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur; bu, tatlı, susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında (birbirlerine karışmalarını önleyen) bir engel (berzah) ve aşılmayan bir sınır koymuştur.
Manevi gıdanın Tanrı ruhu olduğunu belirtir, ancak Allah'ın verdiği nimetlere şükretmenin de kudreti arttırdığını belirtir. Tekkelerde sofraya ilk olarak tuz, ekmek ve su getirilirdi. Tuz, dengeyi simgelerdi, aynı zamanda ve adalet faziletin işaretiydi.
Bilimsel çalışmalar, Tuzluca tuz mağaralarında sıcaklık, hava gibi uygun ortam şartlarının sağlanması durumunda bronşit, astım, KOAH gibi solunum yolu hastalıkları ile egzama gibi cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılabileceğini ortaya koymaktadır.
“Tuzlu bir özlemle dolu, tuzlu bir sevdadır benim hissettiklerim.”
Tuzluca İlçesi güzellikler diyarıdır. Ben 2010-2014 Yılının sonuna kadar Tuzluca İlçesinde kadrolu Milli Eğitim Müdürü olarak çalışmıştım. Tuzluca’yı tanıtan kuşa kâğıtlı iki adet kitap, iki adet broşür yapmıştım. Görevim sırasında 3 defa uluslararası sempozyum düzenlemiştim. (Uluslararası 4. Doğu Anadolu Tuzluca Yemek Sempozyumu, Uluslararası 1. Aras Havzası Sempozyumu vb) Tuzluca’da çıkmadığım dağ, tepe kalmadı. Halen fırsat buldukça gitmeye çalışırım.
Tuzluca’da düzenlenen “Tuzyolu Kitap, Kültür ve Çocuk Festivali”nin güzel yanlarından biri de hemen hemen her konuda kitapların sergilenmesiydi. Iğdır’ın önemli kültürü olan göz nuru, el emeği ile işlenen eserler ile açılan kurslarda yapılan el işleri de bir ayrıcalıktı. El sanatları sergisi çok güzeldi. Hele özellikle o bebekler, ay yıldızlı işlemeler.
Ay yıldız, al bayrak, al sancak. Kırmızı arka plan üzerine beyaz hilal ve beş köşeli yıldız. Efsaneye göre bayraktaki al, kan kırmızısıdır ve şehitlerin dökülen kanlarını temsil eder.
Tuzluca Tuz Mağaralarında düzenlenen festivali büyük bir izle arkamızda bıraktık. İster yazar olsun, ister okuyucu olsun; fuarının açıldığı salona giren herkes öncelikle fuar havasını soludu. Tuz havasını soludu. Yayınevlerinin açmış olduğu stantların bulunduğu salona girdiğiniz anda sanki bambaşka bir dünyaya ayak basmış gibi kendinizi hissediyorsunuz. Bir an için kitapların içine dalmak için bir heyecan kaplıyor bütün vücudunuzu. Birçok okuyucu kitap almak dışında önemli yazarlarla bir araya gelmek, onlarla tanışmak, imzalarını almak, görüntü almak amacında…
Stantta gözlediğim olay çoğunluğunun çocuklar ve gençlerin oluşturduğudur. Küçük çocuklar; ya öğretmenlerinin ya da anne babaları veya yakınları tarafından ellerinden sımsıkı tutarak stantları dolaşıyorlardı. Hemen hepsinin gözlerinde ışıl ışıl bir pırıltı, yüzlerinde tatlı bir gülümseme vardı. O dünya tatlısı miniklerin kitapları gözlemlerken içlerinden fışkıran mutluluk gözlerinden okunuyordu.
Bir yazar olarak kitaba karşı duyulan bu sevgi doğrusu yüreğimi kabarttı. Yazar olarak ise, kitabınızı ve yazar kimliğinizi tanıtma fırsatınız olur. Fuar katılımcılarına kitabınızı anlatır hatta kitabınızı okuyanların değerlendirmelerini ve geri bildirimlerini alabilirsiniz. On binlerce kitabı ve yayını bir arada bulabileceğiniz tek platform. Sevdiğiniz yazarlarla tanışma, sohbet etme ve kitaplarını imzalatma imkânı, yayıncılık sektörü ile ilgili yenilikleri takip etme şansı, Geniş ve farklı dillerde yayın yelpazesine ulaşma imkânı…
Gözlemleyebildiğim kadarıyla edebi kitaplar daha çok ilgi gördü. Dinî veya siyasi kitapların da okuyucusu vardı; öğrenciler, istemeye istemeye test kitaplarını da satın alıyordu. Fakat roman, öykü ve şiir kitaplarını inceleyen, okuyanların sayısı daha fazlaydı. Bunun nedeni belki de insanların, muhtemelen gerçek yaşamın acımasızlığından kaçmak, yeni ve mümkün bir dünyanın kapılarını aralamak istemesi olabilirdi. Edebiyat ile hayal kurup farklı bir yaşama tanıklık etmek kim bilir ne kadar hoş bir duyguydu.
Cebinde birkaç kuruş harçlıkla fuarı gezen birçok çocukla karşılaştım. Kitap alamaya parası olamayan bu gül yüzlü çocuklar; yanlarında getirdikleri not defterlerine veya ayraçlara yazarlardan imza almaya çalışıyorlardı. Tabi ki kıyılır mı bu gül yüzlülere. Yerel Yazarlar için ayrılan yerde Tuzluca’ya ait kitaplarımı imzalayıp hediye olarak verdiğimizde, bir de fotoğraf çektirdiğimizde gözlerindeki mutluluk bizlere de yansıyordu.
Fuar oldukça kalabalıktı. Gelenler arasında öğrencilerin çoğunluğu oluşturması sevindiriciydi. Kitap kokusunu sadece ben seviyorum sanırdım. Kitap standındaki çoğu kişi, arka kapağını okuduktan sonra kitabı açıyor ve bir iki saniye kitabın kokusunu içine çekiyordu. Demek ki kitabı hissetmek, birçok kişi için hâlâ önemliydi. Bundan birkaç yıl önce kitapların basılı kitapların yerini alacağı, hatta basılı kitapların tarihe karışacağı söyleniyordu. Fakat görünen o ki kitap kokusu, sayfalara dokunmak, ayraç kullanmak; kokusuz ve ruhsuz tabletlerden daha çekici geliyor bize.
Zaman hızla değişiyor. Kitap dışında bilgiye ulaşmanın sayısız yolu var artık. Sözgelimi cep telefonları ile insanların her an bilgiye ulaşması, hatta bu bilgiyi yayması imkânlı.
Kitap okumak, eski popülerliğini yitiriyor gibi. Buna rağmen özellikle edebi kitaplar hâlâ ilgi çekiyor. İnsanlık, bütün zor zamanlarında edebiyata sıkı sıkı sarılmış. Savaşların, baskıların, ekonomik bunalımların yaşandığı dönemlerde hem edebiyat üretimi hem de okuyucusu artmış. Geçmişten günümüze edebiyat, hayal kurmamızın, duyguları fark etmemizin, empati kurmamızın en önemli yollarından biri olmuş. Yaşadığımız zorlukları aşmak için bir oksijen maskesi olmuş ve olmaya devam ediyor edebiyat. Bunu da yine kendimizle baş başa kalıp kitaba sarıldığımızda gerçekleştirebiliyoruz.
Tuzluca İlçesine yeni atanmasına rağmen böyle güzel bir organizasyonu gerçekleştiren genç, dinamik ve çalışkan İlçe Kaymakamı Sayın Abdüllatif Yılmaz’ı yakından tanıyınca donanımlı ve liyakatli olduğunu görürsünüz. Aynı nitelikte Karakoyunlu İlçesi Kaymakamı Sayın Nurettin YAVUZ’u da görürsünüz. Bir şeyler yapma çabasında, İlçeye neler yapabilirim düşüncesi ile sürekli çaba harcadığına yakinen tanık oldum.
Kelime olarak liyakat; uygunluk, yetenek, değer, yarar, hüner, fazilet, kabiliyet, layık olmak ve benzeri anlamları ifade etmektedir. Bu kavram, sosyal hayatta daha çok işi ehline vermek, her kişiye hak ettiği şeyi vermek, adalet ilkeleri ile hareket etmek gibi hukuki meseleler gibi konularda gündeme gelmektedir. İşin doğrusu, toplumsal uzlaşı ve barış da ancak bu şekilde sağlanabilmektedir. Konu ile ilgili çok sayıda ayet ve hadis vardır. Bunlardan bazılarına kısaca yer vermek istiyoruz. Konu ile ilgili bir ayetin meali şöyledir:
“Muhakkak ki Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğini zaman, adaletle hükmetmenizi emretmektedir. Allah size en güzel bir şekilde öğüt vermektedir! Şunu kesin olarak bilin ki Allah, her şeyi işitmektedir ve görmektedir.” (Nisa 4/58).
Modern devlette bürokrasinin karakterini belirleyen temel unsur liyakat ilkesinin özellikleri olsa da ilkenin varlığı tek başına yeterli değildir. Liyakat sisteminin mevzuatta bulunması ve kabul edilmesinin yanında pratikte dikkatli bir şekilde hayata geçirilmesi oldukça önemlidir.
Başarının her insana kattığı birbirinden değerli duygu, birbirinden değerli anı bulunuyor. Her kişinin başarılı olduğu alanlar çeşitleniyor, imrenilen her başarı gün gelip başköşemize oturabiliyor.
Nitekim yapılan başarılı çalışmaların sonucunda bireyler değil, Ülkemiz, dolayısıyla İlimiz ve İlçemiz kazanır.
Selam ve Dua ile
Ziya Zakir ACAR
Eğitimci-Araştırmacı-Yazar