31 Aralık Dünya Azerbaycanlılarının Hemreylik (Dayanışma) Günü, Azerbaycan Türklerinin sembolik olarak birlik ve beraberlik günüdür. Bugün geleneksel olarak Azerbaycan’da ve Azerbaycanlıların yaşadığı bütün ülkelerde coşkuyla kutlanıyor.
Azerbaycan Türkleri binlerce yıl Azerbaycan’da yaşayarak Dünya kültürüne büyük katkı sağlamıştır. Savaşlar, inkılaplar, dış baskılar dünyada yaşanan ayrı ayrı sosyal ve siyasal prosesler sonucunda, 18.Asrın sonu, 19.Asrın başlarında İran ve Rusya arasında Azerbaycan toprakları uğrunda savaşlar olur.
Savaş sonucunda Rusya ile İran arasında 1828 de Türkmençay anlaşması ile Azerbaycan kuzey ve güney Azerbaycan olarak ikiye ayrılır. Güney Azerbaycan İran işgali, Kuzey Azerbaycan Rusya’nın işgali altına girer. Azerbaycan Türklerinin bir kısmı yurtlarından kovulmuş, sürgün edilmiş ve birbirinden ayrı kalmışlar.
Bu nedenle Azerbaycanlılar kendi topraklarından bütün dünyaya yayılmışlardır. Azerbaycan’ın nüfusu yaklaşık 10 milyon olsa da dünyanın 70’e yakın ülkesinde 60 milyondan fazla Azerbaycanlı yaşıyor.
1828 yılı Türkmençay anlaşmasıyla Araz nehri boyunca ikiye bölünmüş Azerbaycan Türkleri 31 Aralık 1989 yılında sınıra yürüyüş yaparak dikenli telleri koparmış ve 160 yıllık bu hasrete son vermişlerdi. “ 16 Aralık 1991 yılında Naxçıvan Milli Meclis Başkanı Haydar Aliyev Dünya Azerbaycanlılarının birliğini yaratmak için 31 Aralık tarihini "Dünya Azerbaycanlıları Hemreylik (Birlik, Beraberlik ve Dayanışma) Günü" olarak ilan etti.
Azerbaycan Türkleri savaşçı bir ruha sahiptir. Barışı severler ancak esaret altında kalmayı asla kabul etmezler. Çeşitli oyunlarla topraklarını kaybetseler bile Kürşad ve Kırk Çerisi örnek olduğu gibi Türk Milletinin uyanışını şahadete ererek gerçekleştirmeyi de bilirler.
Oğuzlar, İslam'ın Orta Asya içlerine yayılmasına denk gelen zamanda bulundular ve İslam'ı kabul ettiler. Geleneklerini ve devlet kurumlarını İslam'a göre uyarladılar. İdeal bir devlet yönetimi anlayışına sahip, ileride imparatorluk kuracak kadar güçlü bir halk olarak tarih sahnesine çıktılar. 11. yüzyılda Selçuklu Oğuz boyu İran'a girerek Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nu kurdu. Türk-Oğuz geleneklerine göre idarî ve sosyal teşkilat, ikili bir yapı oluşturmaktaydı. Bu geleneğe uygun olarak Oğuzlar, Bozoklar ve Üçoklar olmak üzere on ikişer boydan iki ana kola ayrılmışlardı. Her boyun, idarî ve sosyal mevkilerini yansıtan orun ve ongunları vardı.
24 Oğuz boyunu önce iki kolda (Bozoklar ve Üçoklar) daha sonra Oğuz Han'ın 6 oğluna ve son olarak da onların 4 oğluna ayırmaktadır. Listelerin kaynakları, Kaşgarlı Mahmud ve 14. yüzyılda yaşayan Reşideddin'e dayanmaktadır. Reşidüddin 24, Kaşgarlı Mahmut ise 22 boy saymaktadır.
Bozoklar: Kayı (Osmanlı Hanedanı, Candaroğulları, Çobanoğulları ve Oğuz Yabguları) Bayat (Kaçar Hanedanı, Dulkadiroğulları, Fuzûlî), Alkaevli, Karaevli, Yazır, Döğer (Artuklular), Dodurga, Yaparlı, Afşar (Afşar;Afşar Hanedanı, Nadir Şah), Kızık, Beğdili (Harzemşahlar Devleti), Kargın veya Karkın
Üçoklar: Bayandur (Ak Koyunlu), Peçenek, Çavuldur, Çepniler (Küresünni), Salur (Kadi Burhanettin, Salgurlular ve Karamanoğulları; ayrıca Salarlar), Eymür ( Ayrum), Alayuntlu, Yüreğir (Ramazanoğulları), Iğdır, Büğdüz, Yıva (Karakoyunlular), Kınık (Selçuklu Hanedanı)
Azerbaycan'da da Türk-İslam imparatorluklarının rolü arttı. 15. ve 18. yüzyıllarda ve sonrasında Azerbaycan'ın devlet kültürü daha da zenginleşti. Bu dönemde Doğu'nun geniş bir alanını kapsayan Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safevi, Afşar ve Kaçar imparatorlukları doğrudan Azerbaycan hanedanları tarafından yönetiliyordu.
Safevi Devleti'ni kuran I. İsmail'in Azerbaycan ve İran'daki Türkler ‘in tarihinde önemli yeri vardır. Safevi döneminde Şah İsmail'in bir araç olarak kullanarak değiştiren önemli olaylardan biri olmuştur. Şah İsmail, bütün Azerbaycan'ı imparatorluğuna dâhil edince Azerbaycan Türkleri ordunun esas nüvesini oluşturmuşlardır.
Azerbaycan Türkleri Aynı Zamanda Türk Birliği için her zaman çalışmış ve öncülük etmiştir.
XIX. yüzyılın sonları ve XX. yüzyılın başlarında devam eden milli uyanış hareketi, bağımsız devletliğin kurulması için teorik temelleri, bununla ilgili milli düşünce ve ideoloji, manevi değerlerle alakadar konular ,Türkçe konuşan halkların düşünce tarihine yansıtılmıştır. İlk kez Ali Suavi (1839-1878) tarafından biraz belirsiz olarak öne sürülmüş “Türkleşmek, İslamlaşmak ve Avrupalılaşmak” düsturu, Ali bey Hüseyinzade (1864-1940) tarafından geliştirilmiştir. Ali bey Hüseyinzade’nin etkisiyle Ziya Gökalp (1876-1924) “Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmak” düsturunu kabul etmiştir. Bu düstur Ziya Gökalp vasıtasıyla Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurucusu Mehmet Emin Resulzade’ye (1884-1955) etki göstermiştir. Azerbaycan devletinin bayrağı üzerinde bu düstur – mavi, kırmızı ve yeşil renklerde ifade edilmiştir. Azerbaycan’da XIX yüzyılın sonundan başlayarak milli-manevi değerlerle alakadar konular Azerbaycancılık ideolojisinde gösterilmiştir. XX. yüzyılın ortalarından Azerbaycan’ın felsefe, edebiyat, genellikle, bilimsel ve kültürel mirasının araştırılmasına ve tebliğatına büyük önem verilmiştir. Türk dünyasında Azerbaycan’ın kendine özgü bir yeri var, Azerbaycan halkı Türkçe konuşan halkların kültürünün gelişiminde azametli hizmet göstermişler.
Azerbaycan Tarihinde Türk Birliği için mücadele eden büyük liderler mevcuttur. (Mehmet Emin Resulzade, Ebulfez Elçibey, Haydar Aliyev vs)
Nitekim Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev 14 Şubat 2024 tarihindeki yemin töreninde, Türk dünyasının birliğine yönelik mesaj verdi. Aliyev konuşmasında Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkiye'nin tam üye; Türkmenistan, Macaristan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin (KKTC) gözlemci üye olduğu Türk Devletleri Teşkilatına (TDT) parmak bastı.
"BİZİM AİLEMİZ TÜRK DÜNYASIDIR"
Aliyev, yemin ettikten sonra 14 Şubat 2024 tarihli kürsü konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Bizi kabul etmek istemeyenlere baş mı eğmeliyiz? Bu katiyen olmayacak! Türk Devletleri Teşkilatı bizim için temel uluslararası organizasyondur. Çünkü o bizim ailemizdir. Bizim ailemiz Türk dünyasıdır. Bizim başka ailemiz yoktur. Biz kendimizi çok iyi biliriz. Türk Devletleri Teşkilatına üye olan ülkelerle kardeşlik ilişkilerimiz var ve bizim siyasetimiz Türk Devletleri Teşkilatını güçlendirmektedir. Biz birlik olmalıyız ki Türk Devletleri Teşkilatı global arenada önemli bir aktör ve güç merkezi haline gelsin. Buna ancak birlikte başarabiliriz"
Yaşadığımız coğrafyada çok ağır bedeller ödedik. Halen bedel ödemeye devam ediyoruz. Şehitlerimizin ruhu şad oldun.