Büyük adamları, büyük milletler yetiştirir.
Bugün, Türk milletinin bağrında yetişen ve milletin zor günlerinde öne çıkarak, milletimizin yeniden bir hayat kurmasına önderlik eden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86.Yıldönümüdür.
Büyük adamlar, topluma yön verdiği için, işaret fenerleridir ve bir toplumun gerçeğidirler.
Tarihsel kişiliği büyük adamdan mahrum bir millet, fakir bir millettir.
Toplumların büyük adama ihtiyacı en çok bunalımlı dönemlerde belirir. Bunalımdan çıkışın yolunu arayan ve iradesi ile topluma yön veren kişiler büyük adamdır.
Milletler kendi arzu ve iradesini teşhis ve temsil eden büyük adamlarla gidecekleri yolu görürler.
Türk milletinin arzu ve iradesini kendi içinden derinde hisseden Mustafa Kemal Atatürk, büyük ve yüce kişiliği ile Türk milletinin şefi ve lideridir.
Atatürk tarihin seyrini değiştiren kader adamı, Türk milli hayatının ayrılmaz bir parçası ve gücüdür.
Atatürk Türk milleti hakkında verilen esaret ve ölüm kararına ve bu kararın uygulanışına karşı gelen, isyan eden, bir Milletin kurtarıcısı ve yeni bir devletin kurucusu olarak büyük tarihi görevi yerine getiren yüce bir kişidir.
1919’daki bunalımlı durumdan 1922’nin parlak zaferini çıkaran etkenlerin başında Türk milletinin azim ve iradesini temsil eden Atatürk’ün üstün kişiliği, sağlam ve kuvvetli iradesi çok önemli rol oynamıştır.
Atatürk’ün bu yönünü inceleyen düşünürler onu karizmatik bir lider olarak tanımlarlar.
O karizmatik bir lider ve karizmatik bir otoritedir. Bunalımlı dönemlerin lideridir.
Onun karizmatikliğini, onun kişisel üstünlüğünde, dehasında ve sahip olduğu engin kültür hazinesinde ve idealinde aramak gerekir.
Onun kişisel üstünlüğünün en bariz göstergesi, Türk milletine inanması ve güvenmesidir.
O Türk milletinin engin ruhunda saklı, ilerici hamleleri bulmuş, milli devleti ve bu devletin kurumlarını bu ruhla, bu ruh örgüsünün unsurları ile doldurmak istemiştir.
Nitekim 1923 yılında “Benim kuvvet ve kudretim halkın bana gösterdiği emniyet ve itimattan ibarettir” sözü onun kişisel üstünlüğü, Türklük gerçeğini ve mütevazılığını yansıtmaktadır.
O, Türk milletine inandığı gibi, Türk milleti de ona inanmış ve bu karşılıklı güvenden “Kurtuluş Zaferi” ve inkılaplar doğmuştur.
Atatürk, bütün iradesinin kaynağını ancak Türk milletinin yaratıcı ve sonu olmayan ruhunda bulmuştur. Bir konuşmasında; “Her türlü başarının sırrı, her çeşit kuvvetin, kudretin hakiki kaynağı milletin kendisi olduğuna olan kanaatimiz tamdır.” der.
“Milli mücadeleyi yapan, doğrudan doğruya milletin kendisidir, milletin evlatlarıdır.” diyerek Türk milletinin büyüklüğünü ve tarihi rolünü ifade etmiştir.
Atatürk’ün büyüklüğünün sırrı buradadır. Millete inanmak, milletin kuvvet ve kudretini en iyi teşhis etmek ve onun faydalı yönleriyle harekete geçirmek.
Atatürk bu yönü ile Türk inkılabının hazırlayıcısı ve yapıcısıdır.
Uzak görüşü ile mevcut durumu tespit ve değerlendiren kişidir.
O Türk milletinin felaket uçurumuna yuvarlanışını ileriyi gören bir komutan ve devlet adamı vasfı ile zamanında görmüş sezmiş, milleti bu uçurumdan kurtarmak için halktan biri olarak görev almıştır.
O bu yönü ile ileri görüşlü bir gerçekçidir.
Alman filozofu Karl Jorspers Atatürk’ün dehasını bir şeyden önce, durumu tespit ve isabetli yorumlamasında bulunduğunu belirtir.
Atatürk, Türk milletinin kaderini değiştiren ve ona yeni bir yön veren kişidir.
Türk milletini her şeyden önce milli birlik ruhu içinde harekete geçiren insandır.
Millet hayatında birleştirici ve toparlayıcı bir liderdir.
Mustafa Kemal Paşa, mücadeleye atılmasaydı bu memleket kurtulmazdı.
Anadolu’nun tehlikeye düşen yerlerinde batıda, doğuda, güneyde, başlayan ve bir vatansever düşüncenin mahsulü olan zayıf milli mukavemet hareketleri Mustafa Kemal Atatürk tarafından birleştirilmeseydi her biri ayrı ayrı kolayca bastırılabilirdi.
Bu açıdan bakıldığında Atatürk milli bir kahramandır.
Korkusuz davranışı ve yiğitliğiyle dikkati çeken saygı duyulan bir savaşçı ve önderdir.
O büyük bir asker üstün vasıflı bir komutandır.
Büyük bir teşkilatçıdır.
Yorulmak bilmeyen iradesi, tükenmeyen enerjisi ile Türk milletini medeni ve insani hedeflere ulaştırmanın savaşını şerefle başarmıştır.
Düşünür Herriot’un dediği gibi “Yalnız fertleri değil milletleri de önünde hürmetle eğdiren güneş gibi parlak bir dehanın ışıkları altında ülküsü için çalışan yapan ve uğraşan irade” İşte Atatürk.........
Alman generali Liman Von Sanders Mustafa Kemal’i şöyle anlatmaktadır:
“ Sevimli, sempatik, mütevazı duruşlu fakat kararlarında aşırı derecede ısrarlı, dileklerinde sarsılmaz surette sebatlı, görüşlerini açıklamada tereddüde yer bırakmayacak derecede açık”
E.Heriot, “onda hayranı olduğu iki harikulâde özellik vardır ki,
- Biri, alev gibi vatan sevgisi
- Diğerine esas bir mutlak bir mantık ve inanç manzarası veren nefse hâkimiyet”
Atatürk, gerçekçi idi.
“Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız vatan; bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin bin bir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır.”
“ Bizim, akıl, mantık, zeka ile hareket etmek şiarımızdır.” der .
Buna paralel olarak E.Herriot, Türk inkılabından bahsederken, bunu mucize olduğunu kabul etmeyerek, “ İsteyerek hesaplanarak yapılmış, mantığa dayalı millet aşkından ilham olan bir eser” olarak tavsif ediyor.
.
Danimarka, National Tidence Gazetesi “ Atatürk, şahsiyet ve kabiliyetin en büyük timsali idi. O yirminci asırın en muazzam vakıasını yaratan adamdır.”...değerlendirmesini yapmıştır.
General Tavshend “ Ben şimdiye kadar 15 hükümdar cumhuriyetçisi ile hususi ve resmi konuşmalar yaptım. Bu gece kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal’de büyük bir ruh kudretinin esrarı var.” diyerek onun müstesna şahsiyetini vurgulamaktadır.
Mustafa Kemal, olgun ve açık ileri fikirleri ile hürriyet ve insanlık ideali ile belli bir ülkenin sınırlarını çoktan aşmış, hükmederek,
Krallıkları devirerek imparatorluk kurmamış,
Kalpleri kazanarak, zekâ ve akla hitap ederek
İnsanlık idealinin açık ve mümtaz siması olmuştur.
O, bir bayrak adam
Ebediyen yaşatılacak bir efsanedir.
O, bütün devirlerdeki en büyük adamlardan biridir.
Bir Macar gazetesi “Atatürk öldü, beşeriyet fakir düştü” diye yazıyor.
Bir İngiliz gazetesi, “ Vakar ve haysiyetin bir laftan ibaret kaldığı bu asırda Atatürk, Vakar ve haysiyetin canlı timsali idi.” diyor.
Bulgarıs slavo gazetesi, “ Dünya bu derece müstesna olan bu adamın ölümünden sonra eskisi kadar enteresan değildir.
Milletinin bu büyük evladı aynı zamanda yirminci asrında büyük bir yurttaşıdır.” diye yazıyor.
Atatürk, düne, bugüne ve yarına ışık tutmuştur.
Ruhu şad olsun... Minnet ve Şükranla anıyoruz.