2024 yılı oldukça çetin geçmişti. 2025’in daha iyi olacağına dair bir beklenti vardı. Ancak “gelen gideni aratır” sözünü doğrular biçimde, 2025 çok daha ağır ve yıpratıcı bir yıl oldu.
İstisna bazı işletmeler dışında, esnafın büyük bölümü mevcut durumunu koruyabilmek için ciddi bir mücadele verdi. Net bir sayı vermek zor. Ancak çok sayıda iş yeri ya kepenk kapattı ya da ayakta kalabilmek için devredildi. Ticaret yapmak zaten zorken, mali konularda art arda yayımlanan genelgelere yetişmeye çalışmak, kesilen cezalar ve artan vergi yükü esnafı daha da zorladı.
Döviz kuru beklenildiği gibi yükselmedi. Doların 80 TL seviyelerine ulaşacağı konuşuluyordu. Buna karşın kur 40 TL bandında tutuldu. Hammadde fiyatları ise dolar 80 TL üzerinden hesaplanarak piyasaya yansıtıldı. Sonuç olarak, parası bizimkinden yaklaşık 50 kat daha değerli olan Avrupalı bile Türkiye’de alışveriş yapamaz hale geldi.
Bu tablo içinde esnafın yaptığı fiyat artışlarının nedeni esnafın kendisi değildir. Asıl neden genel giderlerdeki kontrolsüz yükseliştir. Devlet kendi alacağını katbekat artırırken, esnaftan fiyat artışı yapmamasını beklemek ne kadar gerçekçidir, bunu sorgulamak gerekir.
2025 yılı boyunca ülkede siyasi çalkantılar, gözaltılar ve tutuklamalar neredeyse rutin hale geldi. Bunun dışında dikkat çeken yeni bir siyasi gelişme yaşanmadı. Yaşananlar sürekli tekrarlandığı için toplumda bir alışkanlık oluştu. Olağanüstü durumlar olağan karşılanır oldu. Siyasi partiler her zamanki gibi seçmeni ikna etmeye yönelik söylemlerini sürdürdü. Ancak gelinen noktada ne söylenenlerin ne de söyleyenlerin toplumda ciddi bir karşılığı kaldı.
Iğdır özelinde bakıldığında yılın en önemli gündem maddesi Alican Sınır Kapısı oldu. Ermenistan sınır kapısının açılacak olması şehirde ciddi bir heyecan yarattı. Bu heyecanın temelinde ticaret beklentisi yer alıyor. Komşuluk ilişkileriyle başlayacak Ermeni diyaloğunun ilerleyen süreçte nasıl bir tablo ortaya koyacağını bugünden kestirmek zor.
Kendi adıma şunu söyleyebilirim. Azerbaycan’a her “gardaş” diyerek gidişimde, sınırda adeta Ermeni gelmiş gibi muamele gördüm. Bu duruma tepkimi her defasında dile getirdim. Ocak ayında Ermeni kapısı açıldığında, Gürcistan’ın gösterdiği hassasiyete benzer bir tutum sergilenirse buna şaşırmamak gerekir.
Ne yazık ki kendi içimizde yeterince eleştiri yapmadığımız için pek çok sorun normalmiş gibi algılanıyor. Oysa durum böyle değil. İnsanlar incitiliyor ama çoğu zaman yutkunup sesini çıkaramıyor.
Iğdır’da beklentiler bugün oldukça yüksek. Geçmişte şehrin sorunlarını sahiplenen siyasetçiler çözümü yıllara yayardı. Artık bazı talepler bir yıl bile dolmadan karşılık bulabiliyor.
Bu yüksek beklentinin en önemli nedenlerinden biri, Milletvekili Cantürk Alagöz’ün meclisteki etkinliği ve tanınırlığıdır. Çok az sayıda milletvekilinin birebir görüşebildiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile doğrudan temas kurabilmesi, Iğdır’ın stratejik projelerinin hayata geçirilmesini kolaylaştırmaktadır. Tasarruf tedbirlerine rağmen Iğdır projelerinin ihale süreçlerinin tamamlanması da bunun somut göstergesidir.
Tuzluca Depolama Barajı ve 400 yataklı hastane inşaatının başlaması buna örnektir. Bu projeler başka bir siyasetçi tarafından hayata geçirilmiş olsaydı, şehrin her yanı afişlerle donatılırdı. Yapılan işler duymayanlara duyurulur, duyanlara ezberletilirdi. Oysa Cantürk Alagöz yaptığı işleri çok fazla dillendirmedi. Partililer de bu konuda yüksek sesli bir propaganda yoluna gitmedi.
2025 yılı Iğdır için ekonomik açıdan iyi geçmemiş olabilir. Ancak gelecek adına son derece önemli ve umut verici gelişmelere sahne oldu. Ermenistan Alican Sınır Kapısı’nın açılacak olması, yılın son aylarında alınan en kritik kararlardan biri oldu. Iğdır Valisi Ercan Turan’ın eksi 10 derecede dahi sahada yürüttüğü hazırlıklar, şehrin bu konuya ne kadar önem verdiğini açıkça ortaya koydu. Devletin tüm birimleri geçici gümrük sahası oluşturarak kapıyı açılışa hazırlıyor.
Kars–Iğdır–Nahçıvan tren hattı hayal bile edilmesi zor büyüklükte bir projedir. Yapım çalışmaları başlamış durumdadır. Kars, Digor ve Iğdır’da şantiyeler kurulmuştur. Tünel ve viyadük gibi büyük ölçekli işler hayata geçirilmektedir. Firma bölgeden sınırlı satın alma yapsa da Iğdır ekonomisine kısmen katkı sağlamaktadır.
Zengezur Koridoru ve yılın son ayında imzalanan anlaşmayla İran–Türkiye hattında, Iğdır’ın Aralık ilçesi Boralan Sınır Kapısı’na bağlanacak tren hattı projesi de önemli gelişmeler arasındadır.
Tüm bu gelişmeler, Iğdır’ın yarınlarını olumlu yönde etkileyecek adımlar olarak kayda geçmiştir. Tarımın, hayvancılığın ve ticaretin önü açılacaktır. Bu beklentinin ilk yansımalarından biri de gayrimenkul fiyatlarında yaşanan artıştır.
2026 yılının ilk ayında Alican Sınır Kapısı’nın açılması planlanmaktadır. Bu gelişme tek başına bile Iğdır’da ciddi bir hareketlilik yaratacaktır. Bu nedenle altyapı hazırlıkları gecikmeden başlatılmalıdır. Yeni oteller yapılmalıdır. Sosyal alanlar artırılmalıdır. Yatırımcılar taleplere hazırlıklı olmalıdır. Ermenistan’dan gelecek ziyaretçilerin talep edeceği ürünler önceden tedarik edilmelidir. Fahiş fiyat uygulamalarından kaçınılmalıdır. Oluşacak pazar başka illere kaptırılmamalıdır.
Tüm bu zorluklara rağmen, Iğdır’ın geleceğine dair umudu diri tutan bu gelişmelerin kalıcı kazanımlara dönüşmesini diliyorum. Yeni yılın şehrimize, esnafımıza ve tüm hemşehrilerimize sağlık, huzur ve gerçek anlamda bir toparlanma getirmesini temenni ediyorum.