Şairler nasıl şiir yazar, bilir misiniz?
Şairler gördüklerinden, duyduklarından, yaşadıklarından ya da onları derinden etkileyen bir konudan esinlenip duygularını şiire dökerler.
Sabah yataktan kalkar kalkmaz “Ben şiir yazacağım.” demeniz hiçbir şekilde mümkün değildir.
Şairlerin Şiirleri hüzünlüyse, dramatik bir sahne görmüştür.
Neşeliyse, gördüğü şeyden hoşnut olmuştur.
Öfkeli ise, mutlaka bir şeye kızmıştır.
Bunu çoğaltabiliriz.
Bugün sabah ziyaretime aziz dostum Ali Varol ile şehrimizin entelektüel birikimine sahip kıymetli dostum Ali Tunay gelmişlerdi.
Malum, gündemimiz Iğdır, ülke, bölge, insanlarımız, iyiler, iyilikler ve kötüler oldu.
Elbette her insan kendince bir dünyaya sahiptir; gün gelir iyi olur, gün gelir olumsuz bir psikolojiye bürünebilir.
Ali Tunay kardeşimin dediği gibi, iyilik iyidir.
Sohbetimizin akışı içinde Ali Tunay, Kars ilimizden bir örnek verdi: Kars Kalesi’nin dibinde, “KARS” yazısının arka kısmında heykeller yapılmış. Kars’a mâl olmuş birçok kişinin heykeli orada sergileniyor.
İyiler unutulmamış, iyiler ölümsüzleştirilmiş…
Belki sıradan bir olaymış gibi bakıp geçebiliriz ama bu olayın aslında ders alınması gereken yönleri olduğunu düşünüyorum.
Şöyle ki; yani bizim şehrimizde hiç iyi insan yok mu?
Neden değerlerimizi sürekli yıpratıyor, küçük düşürüyor, aşağılıyor, hakaret ediyor, sevmiyoruz?
Neden bizim için gönülden çaba sarf eden, gecesini gündüzüne katarak çalışan ya da bu toplumun değerlerini korumak için hiçbir karşılık beklemeksizin emek veren insanlarımızı görmezden geliyoruz?
Elbette fazlasıyla kıymetlimiz vardır.
Tek sorun, bizlerin sevgisizliğimiz.
Bizler ne hikmetse sevmemek, hata bulmak, taltif edeceğimize eleştirmek için yarışıyoruz.
Oysa keşke sevebilsek, keşke kıymetlilerimizin değerini bilsek, keşke hayata az da olsa vefalı bakabilsek…
Şehrimizden bugüne kadar birçok siyasetçi geçti.
Ağırlığı olan liderler, devlet adamları, sanatçılar, yazarlar, tarihçiler, aksakallar, din âlimleri, öğretmenler…
Adını siz koyun, kimler gelip geçmedi ki?
Hiçbiri mi iyi değildi?
Hepsi mi kötüydü?
Yani bu şehrin hiç mi iyileri yok?
Biz hep kötü gelip kötü mü gideceğiz?
Sevgili okuyucular,
Dilimin döndüğü kadarıyla hep iyilik üzerine yazılar yazmaya, insanlara olumlu bakmaya, doğrularda buluşmaya davet etmeye çalışıyorum.
Zahmet buyurup okuyanlara teşekkür ediyorum.
Keşke hepimiz çok çok okusak, düşünsek; olumlu pencerelerden bakıp çocuklarımızı yetiştirirken sağduyulu olsak.
Gençliğimiz, büyük küçük tanımaz bir gençlik olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor.
Lütfen onlara sevgi ve saygıyı aşılayalım.
Hoşgörüyü, nezaketi alışkanlık hâline getirmelerini sağlayalım.
Belki bizden sonraki nesil iyilerin farkına varır…
Ve iyilere gerçekten iyi der.