15 TEMMUZ ÖNCESİ VE SONRASI
Ne 17-25 ne de 15 Temmuz FETÖ kalkışması henüz gündemde yokken bir yıl öncesinde MHP Iğdır Milletvekili Dr. Sinan Oğan ile Iğdır ve ülke gündemini içeren bir sohbette buluşmuştuk.
Ben Iğdır özelinde Fetullah Gülen cemaatinin Iğdır’da tehlikeli işlere kalkıştıklarını, insanları fişlediklerini, birtakım uyduruk gerekçelerle özellikle Azerbaycan Türklerini inanç ekseninde ötekileştirdiklerini, Ak Parti’nin bu işte üst düzey kullanıldığını, İran ajanı yaftası vurulmaya çalışıldığını, illegal işlemler yaptıklarını, rapor tanzim ettiklerini vs. söylüyor ve bu gelişmeler üzerinden de sohbetimizi derinleştiriyorduk.
MHP Iğdır Milletvekili Dr. Sinan Oğan o tarihlerde şöyle demişti: “Gülen Cemaati Ak Parti’yi kullanarak bütün kurumlara yerleşti. Hatta birçok kuruma Ak Partililer bile giremez oldular. Ama şu anda Ak Parti ile Cemaat arasında inanılmaz bir çekişme ve çatışma var. Parlamentoda milletvekilleri arasında küfürler havada uçuşuyor. Her an alan savaşıyla alakalı birbirlerine girebilirler.”
Dr. Sinan Oğan’ın bu sözlerinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra 17-25 Aralık 2013 hadisesi patladı.
Öyle bir patlama oldu ki aynı anda 4 bakan istifa etti. Bakanlarla ilgili akçeli yolsuzluk ilişkileri gizlenemeyecek düzeyde kamuoyuna yansıdı.
Ak Parti hükümeti yaşanan bu olaydan son derece kötü şekilde etkilendi. Kendi bakanlarının yaptığı kepazeliklere mi kızsın yoksa yıllarca beraber yol yürüdükleri, güvendikleri, Ak Parti’nin üst aklını oluşturan Cemaat ile mi kapışsın... Zorlu günler 17-25’den hemen sonra açıktan açığa bir savaşın olduğunu gözler önüne sermişti.
Ak Parti Lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, o tarihlerde radikal kararlar alarak devletin kılcal damarlarına yerleşen Fetullah Gülen Cemaati''ni bertaraf etmeye çalıştı ama elbette ki bu yerleşik yapıyı bir çırpıda söküp atamayacağını biliyordu.
Nihayet mücadeleye başlamıştı.
Fetullah Gülen’i anlatmaya gerek yok zaten.
Arkasında ABD, İsrail desteği olan ve ABD, İsrail’in talimatıyla Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ile birlikte ülkemize düşmanlık besleyen kim varsa FETÖ’ye destek vermiş ve 15 Temmuz 2016 yılında FETÖ, darbe kalkışması gerçekleştirmiştir.
17-25 ve 15 Temmuz öncesinde yaşananları hepimiz ezberlemişizdir.
Ergenekon, Balyoz, Selam Tevhit gibi birçok senaryo üreten Ak Parti içindeki cemaat yapılanması, o tarihlerde gerçek vatan evladı, vatanperver ne kadar kişi varsa tutuklatıp cezaevine attırdı.
Birçoğu cezaevinde yaşamını yitirdi. Kimisi yapılan ağır suçlamaları kaldıramayarak intihar etti. Öyle bir hal almıştı ki gözleri perdelenmiş insanlar, gözlerini kırpmadan canlarını vatanları için feda edebilecek kişileri vatan haini gibi görmeye başlamış, ülkede yaşam alanları daraltılmış, vatana ihanet suçu işleyen Savcı Zekeriye Öz gibiler de el üstünde tutulmuşlardı.
Ergenekon, Balyoz sürecinden başarıyla geçen FETÖ elde ettiği bu özgüven ile daha çok şey istemeye başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın, “Ne istediler de vermedik!” sözü FETÖ''ye hem bir sitemdi hem de bu gerçeğin bir kanıtıydı.
Her şeyi ele geçirmişlerdi.
Hükmedemedikleri hiçbir alan kalmamıştı.
Öyle bir noktaya gelmişlerdi ki her gün yeni bir şeyler istemeye devam eden FETÖ’nün isteklerinin bitmeyeceğini, gücün Ak Parti’nin elinden çıkıp FETÖ’nün eline geçtiğini geç de olsa gören Erdoğan, dur dediği anda 17-25 patlak verdi.
Zaten dananın kuyruğu da o andan itibaren kopmuş oldu.
Zira sonradan yaşananlar hepimize malum.
Birçok masum insan 15 Temmuz hain darbe girişimiyle hayatını kaybetti.
Birçok masum insan alakası olmaksızın cezalandırıldı.
Birçok uyanık kendine "15 Temmuz Gazisi" süsü verdi.
Birçok üst düzey FETÖ''cü dün FETÖ''ye övgüler dizerek göreve gelmişti, şimdi de FETÖ''ye söverek yerini korudu.
Birçok FETÖ''cü anında eksen kayması gerçekleştirerek cemaat değiştirdi.
Birçok FETÖ''cü yurt dışına kaçıp oradan halen daha parmak sallamaktadır.
Birçok FETÖ''cünün yurt dışına çıkışına göz yumuldu.
Birçok FETÖ''cü yine üst düzey görevlere getirildi.
Birçok FETÖ’cüyü Allah anında affetti, ama henüz affetmediği FETÖ''cüler var.(!)
Birçok kişi dün FETÖ''nün makbulesini yiyordu, şimdi de kırma kebabını yiyor.
HAİN KALKIŞMANIN 6. YILI
6 yıl önce FETÖ bir akşam ansızın darbe girişiminde bulundu. İnsanlar şaşkınlık içerisinde ne yapacağını bilmeksizin sağa sola koşturuyordu. Kimi fırına, kimi markete, kimi bankamatiğe akın etmişti.
Kimi de sakin bir yerde olup biteni anlamaya çalışırcasına tv ekranının karşısına geçmişti.
Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere can pazarı yaşanıyor, kendi uçaklarımız kendi meclisimizi bombalıyor, karargahlarda, polis teşkilatlarında ölümle burun buruna bir can pazarı yaşanıyordu.
İnsanlar sokaktaydı ama kimin kim olduğunu kimse bilmiyordu.
Süreç epeyce ilerledikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı telefon bağlantısı ile ulusa seslendi ve halkı sokağa çıkmaya, FETÖ''yle mücadele etmeye çağırdı.
Bu çağrının ardından insanlar sokaklara indiler ve FETÖ kalkışması böylelikle bastırılmış oldu.
Bizler 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece FETÖ ile mücadele ederken, sadece iki ülke bizimle ilgili kaygılıydı.
Bizler ülkemizi ele geçirmek isteyen FETÖ , ABD, İsrail, BAE ve bunların saz arkadaşları ile mücadele ederken sadece iki ülke, “Biz ne yapabiliriz?” diye dostluk mesajları gönderiyorlardı.
Birisi can gardaşımız Azerbaycan’dı. Zira kalkışmanın hemen akabinde ülkemizi ilk ziyaret eden Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev olmuştu.
İkincisi Fetullah Gülen’in, “Cennetin yolu İran’dan geçse, ben etrafından dolanırım.” dediği din gardaşımız İran olmuştu.
Kalkışmanın olduğu gece İran- Tebriz semaları jet sesleriyle inliyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan isterse güvenli bölgeye alabiliriz, mesajını gönderiyorlardı.
Zira hain kalkışma sonrası Cumhurbaşkanı ve bakanlar her iki ülkeye de teşekkür etmişlerdi.
GELİNEN NOKTA
Hain kalkışmanın ardından 6 yıl geçti. Sanırım artık FETÖ ile mücadele pek de bir öneme sahip değil. Hatta bazı çevreler mücadelenin, müzakereye dönüştüğünü bile söylüyorlar. Çünkü geçmişte FETÖ’nün acımasız savunucuları bugün devletin önemli makamlarında görev yapmakta, itibar görmekte, güvenilen kişiler statüsünde değerlendirilmektedirler.
Dün FETÖ''ye methiyeler dizeleyen, şiirler yazan, sümüklü peçetesini teberrüken yiyen, FETÖ eliyle insanları ötekileştiren, zarar veren, bağırıp çığıran kişiler, bugün Ak Parti’nin gücünü kullanarak yine benzer şeyleri yapmaktadırlar.
Hatta bulundukları makamın gücünü kullanarak kendi kafa yapılarına göre kişileri işe alarak kadrolaşmaktadırlar.
Dün görülemeyen FETÖ yüzünün bugün görmezden gelinmesi de büyük bir tehlikedir.
Bizler dün olduğu gibi, bugün de FETÖ’nün maklubesini yemedik yemeyeceğiz.
FETÖ’nün hain kalkışmasını bir kez daha kınıyor, tüm şehitlerimizle birlikte, 15 Temmuz şehitlerimizi de rahmetle anıyoruz.