Nihal Atsız’ın Çok Yönlü Dünyası
Türk düşünce dünyasında bazı isimler vardır; söyledikleri kadar sustukları, yazdıkları kadar yaşadıklarıyla da hafızalardan silinmez. Aramızdan 50 yıl önce ayrılan Nihal Atsız, işte o ender isimlerden biridir kıymetli okuyanlarım.
Onun dünyasına adım attığınızda yalnızca bir yazarla, bir tarihçiyle ya da bir ideologla değil; coğrafyaların ötesine taşan bir ruhla karşılaşırsınız. Sertliğinin içinde büyük bir kırgınlık, keskinliğinin ardında incelikle saklanmış bir sevda vardır: Türk milleti sevdası.
Atsız’ın romanlarını okurken sanki rüzgârın uğultusu bozkırdan yüzünüze vurur. Bozkurtların Ölümündeki kahramanlar, yalnızca birer tarihî karakter değildir; yeri gelir kendi cesaretini sorgulayan okuyucunun aynasına dönüşür. Romanlarında Türk mitolojisini, Türkistan bozkırlarının ruhunu ve destansı mücadeleleri yeniden canlandırır.
Atsız’ın dili yalın; ama o yalınlığın ardında güçlü bir duygu dünyası vardır. Millî romantizmle örülü anlatımı hem tarih bilincini hem de kahramanlığı ön plana çıkarır. Karakterleri genellikle kaderiyle hesaplaşan, ülkü sahibi, sert ama tutarlı tiplerdir. Atsız eserlerinde, yitik bir kimliğin değil; yeniden doğmasını arzuladığı bir ruhun adeta çağırır. Bu yönüyle Atsız, yalnızca bir romancı değil, bir “ruh dünyası kurucusu” olarak da değerlendirilir.
Atsız’ın siyasi yönü, edebiyatındaki romantizmin aksine son derece keskin, net ve tartışmalı, bir o kadar da tutarlıdır. O, inandığı doğruların etrafında gezen değil; o doğrular uğruna yalnızlığı da göze alan bir karakterdir.
Nihal Atsız’ın yazı hayatı yalnızca romanlarla sınırlı değildir. Divan şiirinden tarih araştırmalarına, makalelerden hiciv yazılarına kadar geniş bir yelpazede üretim yapmıştır.
Atsız’ın dili bazen edebî bir şiirsellik taşırken, bazen de keskin bir polemik kalemine dönüşür. Bu çeşitlilik, onu çok yönlü bir yazar ve düşünür hâline getirir.
Türkçülük fikrinin kültürel ve entelektüel zeminde şekillenmesinde oynadığı rol göz ardı edilemez. Nihal Atsız’ın idealleri temelde “Türk milletinin tarihsel kimliğini koruması ve güçlendirmesi” fikrine dayanır. Onun Türkçülük anlayışı, kültürün, dilin, tarihin ve millî bilincin canlı tutulmasını esas alır.
Atsız’ın idealize ettiği Türk tipi; güçlü, ahlaklı, disiplinli, çalışkan ve ülküsüne sadık bir karakterdir. Bu nedenle romanlarındaki kahramanlar çoğu zaman bu ideal tipin edebî karşılığıdır. Atsız’ı anlamak için onu hem kendi dönemi içinde hem de Türk fikir geleneği içindeki yerine bakarak değerlendirmek gerekir.
Nihal Atsız, Türk düşünce dünyasının en tartışmalı, ama aynı zamanda en etkili isimlerinden biridir. Edebiyatı, tarihi, siyaseti ve idealleri bir bütündür; biri olmadan diğerini anlamak zordur.
Onu sevenler ateşli bir bağlılıkla savunur; eleştirenler ise aynı sertlikle karşı çıkar. Fakat kim ne derse desin, Atsız’ın Türk kültürüne bıraktığı eserler, düşünceler ve etkiler bugün hâlâ konuşuluyor. Belki de bir düşünürün kalıcılığı tam olarak da budur.