Bölgemizde yaşanan gelişmeler halk arasında ve dünya medyasında her gün konuşuluyor, yorumlanıyor ve istişare ediliyor.

Gün yok ki şehrimizde herhangi bir ortamda “Ermenistan kapısı ne zaman açılacak?” sorusuna muhatap olmayalım, “Zengezur Koridoru’nda gelişme var mı?” diye sorulmasın.

Doğrusu, konuşulması çok normal.

Çünkü Ermenistan ile Azerbaycan arasında artık resmi iletişim kuruluyor, çeşitli vesilelerle doğrudan görüşmeler yapılıyor.

Kaldı ki Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler de yoğunlaşarak devam ediyor. Ermenistan bir yandan Gümrük–Kars tren hattını onarıyor, diğer yandan Alican sınır hattında kapının açılacağı ihtimaliyle şimdiden hazırlık yapıp yolunu, düzenini oluşturuyor. Hâl böyle olunca da insanlar ister istemez konuşuyor.

Bu arada altını çizmek gerekiyor: Birçok iş insanı şimdiden Ermenistan’da altyapı hazırlığına girmiş durumda. Dükkan tutan, ofis açan, ortaklık sözleşmesi imzalayan birçok kişinin olduğu biliniyor.

Zengezur Koridoru da çekim gücünü her geçen gün daha fazla hissettirmeye devam ediyor. Bu koridorun açılmasını en çok isteyen hiç şüphesiz Azerbaycan’dır. Türkiye de bir an önce açılmasını istiyor ancak kaygıları yok değil. Bölgeyi dengede tutmak, koridorun yönetimini elinde bulundurmak ve komşularına “patronun Türkiye olduğunu” kabul ettirmek istiyor.

Bu düşünceler, koridorun adının Trump Koridoru olarak ilan edildiği güne kadar böyleydi. Aliyev ile Paşinyan’ın ABD’de Trump ile bir araya gelmesi ve özellikle Paşinyan’ın talebiyle 100 yıllık kiralama sonucunda koridora “Trump” adının verilmesinin ardından roller değişti.

Şimdi koridorda ABD var ve işler bilinçli olarak biraz temkinli, biraz da yavaş ilerliyor. Çünkü koridorda oturan ABD, gelip geçen her şeyi kontrolü altına alacak.

Daha önce de demiştim: Birbirimizi kandırmayalım. Koridor ABD’ye 100 yıllığına devredildiyse, artık orası ABD koridorudur ve ABD’nin istemediği hiçbir mal oradan gidip gelemez.

Durum böyle olunca Azerbaycan alternatif bir Zengezur Koridoru oluşturdu. Bu koridor İran üzerinden geçiyor; Azerbaycan, İran ve Türkiye’yi birbirine bağlıyor.

Elbette ne olacağını zaman gösterecek. Ama olacaklar aşağı yukarı böyledir.

Bölgede Türkiye ile İran’ın güçlü iki devlet olduğu kabul edilen bir gerçektir. İkisi de bölgede hiçbir devletten kopuk olmak istemez. Zira bu iki devleti birbirine düşürmek için birçok yol denendi ama kimse başaramadı. Irk, mezhep, aklınıza ne gelirse kışkırtıldı. Ancak halklar sağduyulu yaklaştığı için fitneciler amaçlarına ulaşamadı.

Türkiye ile İran’ın kara sınırı oldukça geniştir ve aktif olarak 3 adet sınır kapısı bulunmaktadır: Gürbulak/Ağrı, Kapıköy/Van ve Esendere/Hakkâri. İşte bu sınır kapılarına, Zengezur kavşağında bulunan Boralan Sınır Kapısı da eklenebilir.

Bir zamanlar resmiyette açık olarak görünen Boralan Sınır Kapısı, fiiliyatta açık değildir. Çünkü bölge yıllarca PKK’nın geçiş güzergâhı olmuş, Büyük ve Küçük Ağrı Dağı’nın eteklerinde yer aldığı için terör gerekçesiyle gümrüğün açılmasına sıcak bakılmamıştır.

İşte şimdi tam zamanı.

Nasıl olsa PKK silah bırakıp kendini feshetmiş durumda. Nasıl olsa Apo’yu meclise davet ediyoruz. Demek ki artık terör sorunu da kalmamıştır ve Boralan Sınır Kapısı da açılabilir.

Boralan güzergâhında planlanan tren hattı da sınır kapısının açılmasını destekleyen önemli bir unsurdur.

Önceki gün Tahran’da imzalanan anlaşmaya göre 1,5 milyar dolarlık bir yatırım yapılacak ve 200 kilometrelik tren hattı inşa edilerek Kars–Iğdır–Nahçıvan tren hattına bağlanacaktır.

Bu hat, Iğdır’ın Aralık ilçesi Süreyya Çeşmesi olarak bilinen Devlet Üretme Çiftliği güzergâhında birleşecektir.

Yani Boralan Sınır Kapısı’nın açılmasını istediğimiz yolun üzerindedir.

Boralan, İran’ın Bazargan ilçesine sınır. Yani İran’a giden veya İran’dan gelen herkes her iki kapıyı da kullanabilir. Ancak Boralan, Zengezur Koridoru’nun geçtiği güzergâhta olduğundan transit taşımacılık açısından son derece stratejik bir konuma sahiptir.

Daha da önemlisi, üç ülkeye sınır olan Türkiye’nin Dilucu bölgesi tam anlamıyla bir geçiş güzergâhı haline gelir. İsteyen İran’a, isteyen Ermenistan’a ya da Azerbaycan üzerinden dünyanın üçte birine ulaşma imkânı elde eder.

Zengezur Koridoru, Kars–Iğdır–Nahçıvan tren hattı, doğalgaz boru hattı ve son olarak İran–Türkiye tren hattı; tüm bunlar bölgeyi inanılmaz bir cazibe merkezi hâline getirecektir.

Sabredip göreceğiz. Ancak tüm bu gelişmelerin öncesinde Alican Sınır Kapısı’nın açılması var.

Duyum ve tahminimi söylüyorum: 2026 yılında Alican Kapısı açılacak. Kapının açılması demek, Iğdır’da ticari sirkülasyonun ciddi biçimde hareketleneceği anlamına gelmektedir.

I M G 1936