GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMAK
Geçmişten adam hisse kaparmış...
Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
M. Akif Ersoy
Unutmayınız ki saatin en küçük dişlisinde bir diş kırılmış olsa, o saat, zamanı bir daha asla doğru gösteremez. Bir küçük dişliyi tamir etmektense, kolundaki saati çıkarıp atmak bir çözüm değildir. Çare herkesin kolundaki saatte kırık olan dişliyi onarması ve saatine sahip çıkmasıdır.
Her milletin, her topluluğun ve her ailenin kendisine ışık tutan, birlik ve beraberliğini sağlayan ortak değerleri vardır. Bu değerler, onların birlik ve beraberliğini sağladığı gibi, onlar için aynı zamanda övünç ve heyecan kaynağıdır. Aynı inanç, aynı kıble, aynı bayrak, aynı vatan, aynı ülkü, aynı ahlâkî değerler, aynı tarih gibi değerlerimiz, dayanışma içinde olmamızı ve bir olmamızı sağlar. Bunlar, bizleri bir arada tutan övünç kaynağı mirasımızdır. Bunlar ayrışmayı değil, insan olarak birlik olmamızı sağlar.
Toplumsal dayanışma toplumun bütün kesimleri ile ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesidir. Günümüzde toplumsal dayanışmayı önemsememek, ya da toplumsal dayanışma olarak ortaya konulan faaliyetlerde toplumun herhangi bir kesimini veya kurumunu yok saymak toplumsal dayanışma değil toplumu ayrıştırma olur.
Öncelikle her birey, her kesim, her düşünce, her kurum yani dayanışma içeresinde yer alması gereken herkes, karşısındakini öteki olmaktan çıkartıp, kendinden kabul etmeli, herkesi olduğu gibi benimseyip, değişmeye zorlamadan, ikiyüzlülüğe mecbur kılmadan, kabullenmelidir.
Aynı safta bulunması gerekenler, birey ya da kurum olarak birbirlerini rakip değil, dost olarak görmedikçe, birbirlerinin eksikliğinin değil, yan yana olmanın herkesi güçlü kılacağını kavrayamadıkça, dayanışmada, birlik ve beraberlikte sadece varılması gereken birer hedef olarak kalır.
Toplumsal dayanışma için mutlaka bu dayanışmaya etki eden faktörlerin iyileştirilmesi gereklidir. Toplumsal dayanışmayı sağlayacak olanlar insanlardır ve insan sosyal bir varlık olarak yaşadıklarından ve çevresinden mutlaka etkilenir. İşte bu etki pozitif olduğunda insana yarar sağlayabileceği gibi, negatif bir etkilenme de kesinlikle zarar verecektir. Toplumlar bireylerden oluştuğuna göre, bu etkileşme aynı zamanda toplumlarda yararlı, ya da zararlı olur. Eğer bu etkileme pozitif yararlı yönde ise bireyler, toplumlar ve sonuçta ülkenin yararlanacağı güzel sonuçlar ortaya çıkar, aksi durumda bireyler, toplumlar ve ülke zarar edecek noktaya gelir.
Birlik ve beraberlik adına ortaya çıkanlar, en küçükten en büyüğe, sosyal ve kültürel alanda hizmet adına ortaya çıkanlar düşünmelidir. Neden bir türlü istediğimiz, arzu ettiğimiz manada umut ettiğimiz, beklediğimiz ya da hedeflediğimiz toplumsal dayanışmayı sağlayamıyoruz, neden birlik ve beraberliğimizi temin edemiyoruz.
Bugünkü mevcut durumda, herkes kendince düşünülüp vicdanlarına danışmalıdır, yapılan işler, yürütülen faaliyetler ne adına yapılmaktadır. Benlik duygusu ne kadar hâkimdir vicdanlarına, egoları ne kadar güçlüdür, şöyle bir kantara çekmelidir her sorumlu kendini. Yâda aynaya bakıp sorgulamalıdır
Toplumsal dayanışma, birlik, beraberlik ve fedakârlık ruhu ile bezenmiş, hoşgörülü, affedici, sevgi ve saygı kurallarını ihlal etmeyen, verdiği sözde duran, hayalcilikten uzak davranan, günü
Toplumsal dayanışma, birlik ve beraberlik adına ortaya çıkan, yâda bunu sağlamakla sorumlu olanlar, liderler ve yöneticiler, sağlam karakterli, halkı kucaklayan, birlikte aynı mücadelenin içinde olan arkadaşlarını unutmayan, yol arkadaşlarına sırtını dönmeyen kimseler olmayı becerebilmeli,
Dayanışma ruhu ile hareket ederek, birlik ve beraberliğini sağlayan toplumlar, giriştikleri her mücadelede sosyal, ekonomik, iktisadi, eğitim, kültür alanlarında ve aklımıza gelen her alanda başarıya ulaşmış ve hatta girdikleri savaşları kazanmışlardır. Kendi tarihimizde de bunun örnekleri fazlasıyla mevcuttur.
Toplumsal dayanışma olmadan, birlik ve beraberlik sağlanmadan atılan adımlar en başta, güzel görünse de yahut başarılıymış gibi algılansa da o çemberin içeresinde olması gerekenlerden bir kişi bile dışarda kalmışsa birlik sağlanamamış demektir, birlik sağlanamamışsa dayanışma sağlanması sadece bir hayal olarak kalır.
Birlik ve beraberlik içinde olan toplumlar, karşılaştıkları en zor sorunları dahi kolaylıkla çözerler. Sorunlarını çözen toplumlar ise ilerlemek ve gelişmek için, fikir birliği, gönül birliği ve eylem birliği içeresinde hareket ederek başarıya ulaşırlar.
Kısa bir süre sonra İlimizi temsil edecek milletvekili seçimleri olacaktır. Seçimler bittikten sonra yapılan hatalar telafi edilmiyor. Türk Dünyasına açılan kapı niteliğinde olan ilimizde hep birlik ve beraberlik içerisinde yaşamışız. Ancak seçim geldiğinde bölünmeler başlar. Kimse İlimizi ileriye taşıyacak, refah içinde yaşayıp, gelecek olan hizmetlerden faydalanmayı düşünmez. Üç dedesini sayamayan, geçmişini hiç bilmeyenler ırkçılığı seçimde ön plana taşımaktadır. İş bittikten sonra pişmanlık neye yarar.
Hz. Mevlana; “Asla geçmişte yaşama; ama daima geçmişten ders al” diyor. Her dönemde, yeni sorunların yanında, eski ve benzer sorunlarla da yüz yüze gelir. Aslında yapmaları gereken basittir: Düne dönüp bakmak; yanlışlarını ve doğrularını tespit etmek. Nelerin çözüme yaklaştırdığını, nelerin ise sorunu büyüttüğünü görmek. Böylelikle faydayı azami kılacak ve zararı asgariye düşürecek bir yol haritası tanzim etmek.
Lakin kâğıt üzerinde son derece basit gözüken bu tavır genelde gerçek hayata aktarılmaz. Geçmişten pek ders çıkarılmaz. Rüzgâr ters yönden estiğinde, bu kez arzu edilen sonucun kazanılacağı beklentisiyle, geçmişte herhangi bir derde deva olmadığı görülen yol ve yöntemlere bir kez daha müracaat edilir. Sonuç, hayal kırıklığı olur.
İnşallah geçmişten ders çıkarıp, birlik ve beraberlik içinde İlimize yeni ufuklar açma şansını yakalarız…