• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Genel Haber
  • Kültür & Sanat
  • Gündem
  • Siyaset
  • Sağlık
  • Spor
  • Eğitim
  • Resmi İlanlar
  • Duyurular Haberler
  • Ara
SON DAKİKA:
10:41
Iğdır'da Soğuk Hava ve Fırtına Hayatı Olumsuz Etkiliyor
10:40
İnşaat Ustalarının Elleriyle Şekillenen Kalıp Malzemeleri
10:37
Belediye Uyarımızı Dikkate Aldı, Tamirat Başladı
10:07
EROL BAYAT'TAN AŞURA MESAJI
09:47
Kerbela Olayı, Tenis Turnuvası Öncesi Genç Sporculara Anlatıldı
09:45
Tuzluca’da Aşura Merasimi Yoğun Katılımla Gerçekleşti
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Ziya Zakir ACAR
  3.  "İnsanın doğup büyüdüğü, babasının doğup büyüdüğü yerlere sahip çıkması, aslında bir medeniyettir!" 
Yayınlanma: 13 Temmuz 2024 - 08:48

 "İnsanın doğup büyüdüğü, babasının doğup büyüdüğü yerlere sahip çıkması, aslında bir medeniyettir!" 

13 Temmuz 2024 - 08:48
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Ziya Zakir ACAR
Ziya Zakir ACAR

 “İnsanın doğup büyüdüğü, babasının doğup büyüdüğü yerlere sahip çıkması, aslında bir medeniyettir!” 

Bir ülkenin bir şehri, kasabası veya köyünde doğup büyümek, o ülkenin vatandaşı veya o şehrin hemşerisi olmaya yeter mi? Yeter gibi görünür ama yetmez. “Ben Türk vatandaşıyım!” diyebilmek için doğduğun, üzerinde büyüdüğün toprağa canı gönülden bağlılık duyman, dört elle sarılman, yeri geldiğinde canını vererek o toprağı koruman, kısacası bir zamanlar sadece kuru toprak iken kanınla sulayıp vatan yaptığın o toprağı karşılık beklemeden, yürekten sevmen gerekir.

Ülkemizin herhangi bir ilinde, ilçesinde, köyünde doğdum, büyüdüm; o şehrin, beldenin hemşerisiyim, köylüsüyüm ben, diyebilmek için de üstünde doğduğun o mübarek toprakla ilişkin kopmamalı.

Doğduğun, büyüdüğün yerle aranda mutlaka bir gönül bağı olmalı; hem de hiçbir gücün koparamayacağı kadar güçlü bir gönül bağı. 

Tanıdığımız insanlar arasında, gençlikte veya olgunluk çağında, çeşitli sebep ve vesilelerle karşımıza çıkan öyle kişiler vardır ki, bunları unutamayız. Unutulmama sebebi ne çıkar ilişkisi ne şu, ne budur. O insanların memleketlerine duydukları yakınlığı aşan sevda, gösterdikleri ilgi, gönül dolusu saygı, sevgi, kendilerini doğdukları toprakla, o topraklarda yaşayan insanlarla bütünleştirmeleridir. Sevilen, övülen, takdir edilen seçkin insanlardır bu insanlar.
Toprak kokusunu bilir misiniz? Toprak, hele hele yağan yağmurdan sonra başka kokar, otu başkadır, çiçeği başka biter, kokusu ve rengi başka başkadır her birinin. İnsanın doğduğu memleketin havası, kokusu bile başkadır. O topraklarda doğmuş büyümüş, anasından süt emer gibi suyunu içmiş, havasını soluyup almış insanlar.

Anadolu Bizim Vatanımız! Bin yıldan fazla oldu, vatan yaptık bu en engin coğrafyayı kucaklayan toprakları, kan dökerek, can vererek. İlim irfan, sanat türlü uğraşı sonu, dolana dolana vatan toprağı şekillendi, yoğruldu, can buldu. Yüzyıllar sürdü, onu fethedişimiz, ona kan dökerek alıp ter dökerek sahiplenmemiz. Üstünde yeni bir tarih yazdık, yeri geldi çağ açtık, çağ kapadık. Anadolu gibi binlerce yıllık bir tarihe sahip olunursa, bir de bu saydıklarımıza eski eserler, tarihe tanıklık eden yüzlerce ve binlerce sanat harikası eklenirse, üzerinde boy attığınız toprağın değeri daha da artar, 

Ona sahiplik daha da anlam kazanır. O eski eserler yok olup gitmesin diye üzerine titrersiniz, korumak için çaba harcarsınız.

Coğrafyanın Vatan Oluşu kaderdir. Toprak, şunu bilin ki, kılıç sallanarak, top tüfek tank ile kan dökülerek vatan olmaz. Toprak, gönlünüzde yoğrula yoğrula, sevdalısı olursanız, emek verip ter dökerseniz “vatan” olur!  Bu vatan sevgisi ve sevdası, sonunda bizi aydınlık günlere ulaştıracak, 

Memleket deyince, bir başka heyecana kapılır insan; bir başka bakar gözleri. Oysa memleket nedir? Nasıl ifade edilebilir? Bir kimsenin doğup büyüdüğü yer, şehir ya da yurt mu sadece? Ya da ayak izlerini bıraktığın her taşlı yolun hikâyesi ile mi anlatılabilir.
Memleket deyince, hepimizin anlatmak isteyip de anlatamadıkları, beyaz kâğıda renkli kalemlerle yazmak isteyip de yazamadıklarıdır belki de. Bizim, doğup büyüdüğümüz yerdir memleketimiz aslında. Bizim sığınağımız ve kalemizdir aynı zamanda. Çünkü memleket sevgidir, özlemdir, hasrettir. Nasıl ki sevgi anlatılamaz, yaşanır; nasıl ki özlem yakar kavurur bedenini ve nasıl ki hasret alır götürür seni uzaklara, işte öyledir memleketi anlatabilmek aslında. Ya da anlatamamak...

Memleket deyince, derin tarihi izleri taşıyan şehirler canlanır hayalinde; her biri ayrı bir güzelliğe sahip olan ufacık kasabalar da; yemyeşil ovaları ve tarlalarıyla dağ köylerini anımsarsın bir de. Hani, her bir yerleşim yerinde farklı, ama bir o kadar da zengin kültüre sahip olan insanlarıyla övünürsün dostlarının yanında. Bir sıcak temmuz akşamı sevdiklerinle bir araya geldiğinde doya doya anlatırsın memleketine ait bitip tükenmeyen hatıralarını, üzerine yazılmış destanları, yakılmış türküleri...

Memleket deyince, şiir kesilir sanki lal dudakların. Teker teker yazarsın mısralarını, can katarak her bir harfine. Su misali dökülür duyguların kalbinden şöyle kıvrıla kıvrıla elindeki beyaz peçetelere. Yazdığın dörtlüklere saklarsın en nadide, en temiz ve en derin memleket sevgini. Kimseler incitmesin diye titrersin üzerine, tıpkı bir annenin evladı üzerine titrediği gibi...

Memleket deyince, şafak vakitlerinde yalnız başına dolaştığın kırmızı başaklı tarlaları ve coşkulu akan nehir kıyıları gelir aklına. Dağlarda, tepelerde, ovalarda, kuşların cıvıltılarının arasında bulursun bir an için kendini. Çocuklar kadar mutlu olursun hep en ufak tefek şeylere. Yalınayak koşarsın köy sokaklarında. Cennet kadar güzel olan memleketinin, ama yara içinde kalmaz hiç bir zaman ayakların. Çünkü memleketin senin cennetindir
İnsan doğduğu, büyüdüğü yerleri özlemez mi? Doğduğum yer annemin kucağına aldığı yerdir, cennetimdir.  “Dünya vatanım,  her yer benim için özel.”

İlimize ve Ülkemize maddi ve manevi yönde hizmet edenlere şükranlarımız sonsuzdur. Ancak şunu hatırlatmak isterim: Bu kente bekçilik yapanlar, koruyanlar, bedel ödeyenler vardır. Karşılık beklemeden özveriyle çalışanlar vardır. Terörün en kötü zamanlarında buraları terk etmeden mücadele edenler vardır. Tarihini, kültürünü bütün zorluklara rağmen yazarak, programlar düzenleyerek tanıtanlar vardır. Mal mülk edinmeden, kazanç sağlamadan, canını bu yöreye feda edenler vardır. Bunları kimse görmez. 

Yıllarca bu kente uğramayanlar bir anda rüzgâr estirip ve karşılığını da almışlardır. Yöre halkımız bu kadar da vefalıdır. Seçimden seçime bu kent akıllara gelir. 

Bedel öderken yanımızda olmayanların fırtına dindikten sonra vereceği akla da ihtiyacımız yoktur. Yüreği yetmeyenler gölge de etmesinler. 

“Bağ-ı dehrin hem baharın hem hazanın görmüşüz” diyor ya şair, işte o vakitler, o hazan vakitleriydi. Şu an içinde bulunduğumuz olumlu gelişmeleri ve kazanımları ile geçmişte yaşadığımız acı gerçekler ve olumsuzlukları hatırladıkça önceki sıkıntılı durumları görüp-yaşamayanların, içinde bulunduğumuz imkânların, kazanımların ne anlama geldiğini, kadir kıymetini gereği gibi anlamakta zorlanabileceklerini, hatta zorlandıklarını görüyoruz. 

Haksız da değiller. Sanki yaşanan olaylar, yaşayan kişiler, hadiseler ait olmadığımız bir dünyada olmuştur. Oysa yıllar öncesinde nice ciğerleri dağlayan vukuatlar oldu. Bunlara büyüklerimiz, annelerimiz, babalarımız, kardeşlerimiz, eşlerimiz ve bizler şahitlik ettik. Şimdi tarih oldu demek istiyorum, inşallah tarih olur da bir daha yaşanmaz. Tarihe not düşelim de unutulmasın ve bir daha tekrar etmesin. Geçmişte yaşadıklarımızı, başımızdan geçen acı tatlı hatıraları ne kadar iyi anlar ve kavrayabilirsek, bugünü yorumlamamız ve geleceği planlamamız o kadar doğru olacaktır.

Mevlana’nın sözleri ile sonlandırmak istiyorum. Selam ve dua ile

Mevlana; Bir rubaisinde şöyle der: Bilgisiz kişinin testisine taş at, fakat zeki ve bilgilinin eteğine yapış. Ehil olmayanlarla bir an bile eğleşme, çünkü aynayı suda bırakırsan elbet paslanır.

Eğer sende mertlik yoksa hançerin ne faydası var. Yürek olmadıktan sonra miğferin ne faydası var. 

Tut ki, Ali'den miras kaldı sana Zülfikar, Sende Ali'nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar…
 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • IĞDIR GÜNDEMİ - 04 Temmuz 2025
  • Güneşin İlk Doğduğu Kent Iğdır'a Güneş Gibi Doğan Rektör - 04 Haziran 2025
  • ERMENİLERİN TÜRKLERE UYGULADIKLARI SOYKIIRMLAR - 24 Nisan 2025
  • Sabır ve Bedel Ödemek - 02 Nisan 2025
  • ÇANAKKALE RUHU - 18 Mart 2025
  • Türklük Sevdasıyla Tutuşan Şah İsmail - 07 Şubat 2025
  • 20 OCAK KATLİAMININ 35. YIL DÖNÜMÜ ANMA PROGRAMI ARDINDAN - 23 Ocak 2025
  • 31 ARALIK DÜNYA AZERBAYCANLILARININ DAYANIŞMA GÜNÜ VE TÜRK DÜNYASI - 01 Ocak 2025
  • BÜYÜK ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ARDINDAN - 09 Kasım 2024
  • MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE CUMHURİYET - 29 Ekim 2024
  • KISKANÇLIK VE HASETLİK ÜZERİNE - 25 Ekim 2024
  • BİR FESTİVALİN ARDINDAN (TUZLUCA KİTAP-KÜLTÜR VE ÇOCUK FEATİVALİ) - 04 Ekim 2024
  • ​​​​​​​Dik durmayı, birlikteliği, mücadeleyi sembolize eden Anıt: Dilucu Şehitleri Anıtı - 13 Eylül 2024
  • "MİLLETİMİZİN YÜKSELİŞİNİN TAÇLANDIRILDIĞI 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI" - 26 Ağustos 2024
  • Uluslararası Başarıda Bir Değerimiz: Prof. Dr. Ekrem GÜREL - 12 Ağustos 2024
  • Liyakat ve Dik Duruş örneği: Iğdır İl Emniyet Müdürü  - 26 Temmuz 2024
  • TÜRK DÜNYASININ BİRLİĞİ; TÜRK MİLLETİ VE İNSANLIĞIN GELECEĞİDİR. - 06 Mayıs 2024
  • Bir Şehrin Ruh Güzelliğine Ulaşamamak - 03 Nisan 2024
  • Ali Kemal AYAZ ve Iğdır’a Gelen Yatırımlar - 13 Mart 2024
  • Zor Zamanlarda Milli Ruh ve Birlik-Beraberlik - 04 Mart 2024
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Köşe Yazarları
Ziya Zakir ACAR
Ziya Zakir ACAR
IĞDIR GÜNDEMİ
Cabbar ŞIKTAŞ
Cabbar ŞIKTAŞ
Konuşan Kur'an'ın Evlatlarının Şehadeti
Serdar ÜNSAL
Serdar ÜNSAL
İstikbal Göklerdedir: Sadece İnanç Yetmez, Teknoloji Şart
Dr. Cengiz Çelik
Dr. Cengiz Çelik
IĞDIR SINIRI ve NÜKLEER SANTRAL TEHDİDİ
Arslantürk AKYILDIZ
Arslantürk AKYILDIZ
BAHARIN MÜJDECİSİ NEVRUZ
Ekrem BAYDAR
Ekrem BAYDAR
  KÖPRÜLERİ YIKMAYALIM
Çok Okunan Haberler
Iğdırlı Gazeteci ve İş İnsanı Nihat Aras Didim’de Yeni İşletmesini Hizmete Açtı
Iğdırlı Gazeteci ve İş İnsanı Nihat Aras Didim’de Yeni İşletmesini...
Iğdır'da Ot Balyası Fiyatları Yükselişte: Hayvancılığın Merkezi Iğdır'da  Çiftçinin Yüzü Güldü
Iğdır'da Ot Balyası Fiyatları Yükselişte: Hayvancılığın Merkezi...
İstanbul Mali Şube'den Beylikdüzü'nde operasyon
İstanbul Mali Şube'den Beylikdüzü'nde operasyon
Ana Sayfa
Genel Haber
Kültür & Sanat
Gündem
Siyaset
Sağlık
Spor
Eğitim
Resmi İlanlar
Duyurular
Haberler
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Duyurular
  • Eğitim
  • Genel Haber
  • Gündem
  • Haberler
  • Kültür & Sanat
  • Resmi İlanlar
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.