Geçtiğimiz hafta ABD’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Başkan Donald Trump’ın arabuluculuğunda bir araya gelmişlerdi.
Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı bir barışın tesis edilmesi ve Zengezur Koridoru’nun açılması masaya yatırılmış, sonuç olarak kamuoyuna şu açıklama yapılmıştı:
Zengezur Koridoru 99 yıllığına ABD şirketine devredilmiş, koridorun ismi de Aliyev ve Paşinyan’ın ısrarı neticesinde “Trump Yolu” olarak kararlaştırıldığı duyurulmuştu.
Bu görüşmenin ardından yorumcular, siyasiler, akil insanlar, bölgeyi ömründe görmemiş ve görmeyecek olanlar çeşitli açıklamalar yaptılar. Kimisi bu gelişmeyi benimsediğini beyan etti, kimisi endişelerini dile getirdi, kimisi de alınan karara karşı olduğunu duyurdu.
Konuyla alakalı kaleme aldığım yazıda “Zengezur Yolu, Trump Yolu Oldu” başlığı altında, ABD’nin bölgeye yerleşme planı olduğunu vurgulamış ve rahatsızlığımı dile getirmiştim.
Sevgili okuyucular,
Büyük devletler yüz, iki yüz yıl sonrasının planını yaparak anlaşma imzalarlar. Küçük devletler ise günü kurtarmak için plan yaparlar. Yani kısa vadede kazanımlar elde etmek, yıllar sonra kaybedeceklerimizle mukayese bile edilemez.
Düz mantıkla baktığımızda; barış geliyor, ülkeler yakınlaşıyor, ticaret artıyor, ulaşım kolaylaşıyor, bölgede barış ve huzur hâkim olacak diyoruz.
Keşke öyle olsa…
Ama böyle olmayacağını Amerika’nın girdiği her yerde görmekteyiz.
İncirlik ve Kürecik’e müdahale edebiliyor muyuz?
Edemediğimizi ve edemeyeceğimizi herkes bilir. Biz de biliyoruz.
Yıllardır PKK’yı ve diğer terör örgütlerini ABD’nin finanse ettiğini bildiğimiz halde, Çekiç Güç hadisesini bildiğimiz halde ne yapabildik? Yapamayız, çünkü göbek bağımız var.
Yani ABD Zengezur’a yerleştiğinde artık kimsenin gıkı çıkmaz, çıkamaz.
Kısa vadeli kazanımlar elbette alkışlanır. Ama keşke ömür yetse de beraber her şeyi görsek diyelim. Belki ömrümüz kafi gelmez ama, aklımız kafi gelir.
Dediğim gibi ABD ve ileri karakolu İsrail’in yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır. Elbette akıl hocaları İngiltere’yi de unutmamak gerekir.
Bizim ömrümüz yetmez, hatta Trump’un yaş itibariyle ömrü hiç yetmez. Ama sistemin ömrü yeter. Sistem planını adım adım işletir, bölgede huzuru bozar; “ya itaat et rahat et” der ya da ekonomik ve teknolojik gücünü kullanarak bölgeyi ateş çemberine çevirir.
Elbette bölgede yaşayan bireyler olarak endişelenmek hakkımızdır. Çünkü biliyoruz ki, ABD babasının hayrına on bin kilometre öteden gelmez buralara. İran, Türkiye, Rusya, Çin hesabı olmasa, umurunda olmaz Zengezur Koridoru.
Zengezur Koridoru’nun, dünyanın dörtte birini birbirine bağlayan bir güzergâh olması hasebiyle, suyun başında oturup her şeyi o yönetmek istiyor.
Kıymetli okuyucular,
Yukarıda kaleme aldıklarım ütopya değil, realitelerdir. Yarın olacakları bugünden görüp kamuoyunu bilgilendirmektir.
Önceki yazımda da belirttim:
Barış hepimizin istediği şeydir.
Ama bu barış bizim nezaretimizde olmalıdır.
Eğer olacaksa garantör Türkiye olmalıydı.
Zengezur Koridoru’nun adı Trump değil, Erdoğan olabilirdi.
Hatta, Dilucu bölgesini Rıza Şah Pehlevi’den parayla satın alarak Türk dünyasıyla bağ kuran ATATÜRK’ün adı verilerek “Atatürk Koridoru” olmalıydı.
İsrail İran’a saldırmadan önce, İran’da özellikle Türklerden bir kesim rejim yıkılsın istiyordu. Savaş anında o kişiler sürecin farkına vararak devletlerinden yana oldular ve İran’ı terk etmek yerine ülkelerine dönerek “savaşacağız” dediler.
İran’ı karıştırmak isteyen ABD ve İsrail, özellikle Türk ve Kürt halkı üzerinde çalışıyordu. Füzeler yoğunlukla Türk bölgelerine düşünce, ayıldılar. “Hani İsrail bizi destekliyordu?” demeye başladılar. “Hani ABD rejimi yıkalım diye mali destek sağlıyordu?” deyip ayıldılar ve sokağa çıkarak “Kahrolsun ABD, kahrolsun İsrail!” sloganı attılar.
Demem o ki, ABD’nin bizi öpmesi bizleri yanıltmasın.
ABD binmeyeceği ata arpa vermez.
ABD’nin Zengezur hesabı da Türkiye, İran, Rusya ve Çin’dir.
Yorumlar
Kalan Karakter: