Kimine göre kader Allah’tan, kimine göre kader insanın kendi eliyle yaptığı bir iştir. Ben, Allah’ın bizlere verdiği hür irade neticesinde neyi düşünüp yapıyorsak onun insan eliyle yapıldığını savunanlardanım.
Yani iyilikler Allah’tan, kötülükler kişiden olamaz; ikisi de insanın elinde olan şeylerdir. İstese iyi olur, istemese kötü olur.
Şayet aksi olsa, haşa, Allah’a şirk koşmuş oluruz. Çünkü Allah, iyilik veya kötülük üzere bir adalet sistemi kurmamıştır; akıl üzere bir sistem kurmuştur. Kimi akıl sahibi evreni keşfeder, kimi akıl sahibi de fitne, fesat, çekememezlik, iftira, zorbalık, çirkeflik, hakka rıza göstermeme gibi insana yakışmayan davranış biçimlerini benimser.
Şüphesiz kötü şeyler Allah’ın hoşnut olmadığı şeylerdir. Demek ki Allah hoşnut değilse, Allah kötü olun diye irade kullanmaz ya da yazgınızı kötülük üzere yazmaz. Kim kimle beraberse, bu alın yazısı değil, tercihtir.
Arada siyasiler, yöneticiler durumdan vazife çıkarıp kimin kimle beraber olduğunu söylerler ya… Bunlar siyaseten söylenmiş, çok da önem arz eden sözler değildir. Çünkü siyasilerin tamamında dün dediğini bugün inkâr eden açıklamalar görmekteyiz.
Yani bir siyasinin ağzından çıkan söz, o an seçmeni etkilemek üzere söylenmiş, yarın ise tersi çıkabilecek sözler olduğundan çok da takılıp kalmamak gerekir.
Geçtiğimiz gün baba dostumuz, kıymetli hocamız ve gazetemizin yazarlarından Ekrem Baydar, merhum annesiyle ilgili bir hikâye anlatınca “Mutlaka yaz hocam, toplumun tebessüme ihtiyacı var” dedim. Sağ olsun hocam da yazdı, keyifle okuduk.
Toplumu her fırsatta germenin, hayattan bezdirmenin anlamı yoktur. Büyük beyinler, evrende toz zerresi kadar olmayan dünyayı bırakmış, evrende dolaşıyor. Fiziksel olarak olmasa da beyni derin bilgilere ulaşmakla meşgul.
Bu dünyanın evrende bir toz zerresi kadar olmadığını bildiği için dedikodu yapacak vakti yok; falancanın parasının hesabını yapacak mecali yok; “Bu serveti nereden buldu? Oğlu işe girdi, kızı üniversite kazandı, saçlarını jöleledi, tarlasını sürerken komşusunun tarlasından yarım metre kendi tarlasına kattı” gibi küçük işlere ayıracak vakti hiç yoktur.
Şu siyasilerin her gün ekranlarda, sırf bir dönem daha iktidarda kalma adına yaptıklarını görünce, emin olun, artık midem kaldırmıyor. Ölüme çare olsa da bari yaptıklarınız bir işe yarasa… O da yok. Her canlı ölümü tadacak. Atatürk, İnönü, Menderes, Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş… Kimler gitmedi ki… Siz mi kalacaksınız, biz mi kalacağız?
Kadere bak işte… Mezarlıklara dön bir bak. Kimler kimlerle beraber… Hiçbirinden çıt ses çıkmıyor, mışıl mışıl uyuyorlar. Varsa iyilik amelleri ne âlâ, yoksa vay hallerine.
Demem o ki, fazla kasmayın. Değmez dünya için… Muhtaç olmayacak kadar azık yeter de artar bile.
Varsa imkânınız, etrafınızda bulunan gerçek ihtiyaç sahiplerinin elinden tutun.
Gerisi boş ve anlamsızdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: