ŞAŞKIN ÖRDEKLER

Her zaman olmasa da,  kimi zamanlar şaşkınlık içinde kaldığımız olmuştur.
Ördekler genelde şaşkındırlar…
Gölde, nehirde yüzen bir ördeğe ve sürüsüne taş atıldığında hemen şaşırır telaşa kapılırlar… Birileri onları yakalamaya kalkarsa, nereye kaçacaklarını bilemezler, oracıkta çöker teslim olurlar…  Yakalamak isteyen kişi sayısı birden fazlaysa, zavallı ördekler ne yapacaklarını şaşırırlar, ayakları birbirine dolanmaya başlar… 
Şaşkın ördek olmayalım…
Siyasette, ticarette, aşkta, sevgide, kısacası hayatın her evresinde sakinlik, olgunluk, dürüstlük geçerlidir.  Aksi halde kaybetmeye, hüsranlar yaşamaya, sıkıntılar çekmeye mahkûmuz demektir…
Telaş yok, herkes 10 dakika kendini dinlesin ve soğukkanlılıkla gelişmeleri değerlendirip karar versin…
Keskin sirke küpünü delmişse, bizimde küpümüzü delmemize hiç gerek yok…  Biz şaşkınlığımızı, 10 dakika kendimizi dinleyerek bir tarafa bırakmalıyız. Elin oğlu her şey der, yapılan olumlu, olumsuz her şeyi eleştirebilir. Önemli olan bizlerin bu eleştirilerden ders çıkarıp kendimizi düzeltmemizdir.  Telaşla, heyecanla, dümensiz tekne gibi bir o yana bir bu yana çarparak olayların üzerine gidersek kaybeden biz oluruz…
Siyasette veya hayatın akışı içersinde gelişen olaylarda yaşanan her gün bir tecrübedir.  Her olay bir kazanımdır. Her gelişme bir hamle demektir.  Bütün bunlardan kendimize ait olanları almak bizim kazanımımızdır…
Dün kötü bir yenilgi yaşamışsak, bugün onu telafi etme eğilimi içersinde olmamız gerekir. Dün yaptığımız ticarette zarar etmişsek, bugün zarar etmeyecek bir hesap yapmalı kara geçmeliyiz…
Şayet bu gelişmelerden ders almadan hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyorsak,  söylenecek hiçbir şey yok demektir. 
Değişmeyen tek şey, değişimdir…
Dağlar, tepeler, ovalar, ormanlar, kısaca doğada  her şey değişim yaşar… Biz insanlarda değişim yaşamak zorundayız. Dün doğru olarak yaptığımız bir şeyin bugün yanlış olduğunu görmemiz ve o yanlışımızdan dönmemiz bir değişimdir.  Kendimize ayıracağımız bu 10 dakikalık zaman diliminde lütfen kendi hatalarımızı gözden geçirelim ve hatalarımızı görelim…
Kendi yalanlarımıza inanarak, kendi ürettiğimiz iftiralarımıza itibar ederek insanlık dışı davranıp, insanlık dersi verirsek inandırıcılığımız kalmaz…
Bazı okurlarımın benim hakkımdaki düşüncelerini biliyorum. Ama beni bir gün mutlaka anlayacaklarını ümit ettiğimden onları da hoş görüyorum. Ön yargılarla değil, realitelerle hareket etmeliyiz.  Benim yazılarımda ortaya koyduğum realiteler bana zarar vermiyor değil. Ama gerçeği ortaya koymanın bir bedeli varsa, bunu da ödemek  boynumun borcudur…
Önümüzde bir mahalli seçim var.  Bu seçimde insanların her birinin kafasında ayrı bir kurtak var ve  bu kurtaklar bir araya getirilmediği, montaj yapılmadığı sürece bütünleştirmek  imkansız olur…
Çocukların zekasını geliştirmek için kullanılan yap-boz tanelerini mutlaka yerli yerine koymamız şarttır.