Neler Oluyor Iğdır’da

Hemen aklınıza siyasi atışmalar gelmesin.
Zira Iğdır’da, siyasi polemiklerden çok daha önemli ve çok daha hayati gelişmeler yaşanıyor.

Ermenistan kapısının 2026 yılında açılacağını bir önceki yazımda dile getirmiştim. Hafta başında yaşanan gelişmeler, bu öngörüyü doğrular nitelikte oldu.

Ermenistan’ı ve ülkemizi temsilen gelen heyetler, Alican Sınır Kapısı’nda incelemelerde bulundu. Bu incelemelerin ardından İl Özel İdaresi’nin iş makineleri Alican sınırına sevk edildi ve çalışmalar başladı.

Saha düzeltmesi yapılan Alican Sınır Kapısı’ndaki karakol sökülerek kaldırılıyor. Yerine geçici konteynerler konulacak ve gümrük işlemleri bu şekilde yürütülecek.

İlk etapta yük kamyonlarının geçişine izin verilmesi planlanıyor. Yolcu geçişleri ise izinlere bağlı olarak sağlanabilecek. Yani tıpkı 1992 yıllarında Nahçıvan’a Pasavan belgesiyle geçildiği gibi…

Pasavan, valilik onayıyla verilen ve bir nevi gri pasaport niteliği taşıyan bir evraktı.
Ben de bu belgeyle 1992 yılında defalarca Nahçıvan’a gitmiştim.

Şu an itibarıyla Ermenistan sınırında, Alican Kapısı’nda yoğun bir çalışma yürütülüyor. Bu çalışmaların tamamlanmasının ardından gümrük ve köprü projeleri hazırlanacak ve yapım aşaması ihale süreciyle başlatılacaktır.

Komşuyla diyalog artık resmen başlıyor.
Ermenilerle vakti zamanında aynı coğrafyada komşu olarak yaşamışlığımız vardır. Elbette 1918 ve 1992 tarihleri unutulmazdır fakat Karabağ’dan sonra “komşu” dememize engel teşkil eden bir durum da kalmamıştır.

Bu ilişkilerin ilerleyen zaman diliminde daha net bir şekilde şekilleneceği açıktır.

Kars–Iğdır–Nahçıvan demir yolu, Nahçıvan–Türkiye doğal gaz boru hattı, Zengezur Koridoru’nun yoğun gündemi, Türkiye–İran arasında yapılması kararlaştırılan tren hattı ve aynı güzergahta yıllardır hasretle beklenen Boralan Sınır Kapısı’nın gündeme gelmesi; ayrıca Dilucu bölgesinde uzun yıllardır planlanan serbest bölgenin yeniden masaya yatırılması doğrusu baş döndüren gelişmelerdir.

Resmî bir açıklama yapılmadı ancak bugün İran heyetinin Iğdır’a gelmesi bekleniyor. Iğdır Valisi Ercan Turan, gelen heyetle bir toplantı yapacak. Bu toplantıda söz konusu projeler mi ele alınacak, yoksa üç ayda bir yapılan sınır protokolü mü görüşülecek, bunu toplantı sonrasında öğrenmiş olacağız.

Bu baş döndüren gelişmeler, Iğdır için son derece önemlidir. Süreci devlet yönetmektedir. Bölgedeki stratejik plan, her ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda şekillenmektedir. Üç ülkeye sınır olan Iğdır, işte tam da şimdi sınır olma özelliğini fiilen yaşamaya başlayacaktır.

Bu gelişmelerde Iğdır Milletvekili Cantürk Alagöz’ün katkısını yok saymak haksızlık olur. Boralan Sınır Kapısı ve serbest bölge için verdiği mücadele, daha önce yaptığı açıklamalardan da açıkça anlaşılmaktadır.

Yani şehrin kısır döngüleri ve siyasi çekişmelerinin dışında, yıllar sonrasına etki edecek altyapıya yönelik yatırımların bugün meyvesini vermeye başladığını görüyoruz.

İran–Türkiye demir yolu projesinin hayata geçmesi ve Boralan Sınır Kapısı’nın da açılması halinde, Iğdır bir anda dünya şehri konumuna gelecektir. Daha doğrusu bu koridor, ikinci bir Zengezur Koridoru niteliği taşıyacaktır. Malum olduğu üzere Zengezur Koridoru’na ismini veren Trump, bölgede ABD’nin konuşlanacağı gerçeğini ortaya koymuş, bu nedenle alternatif bir Zengezur Koridoru’nun gündeme gelmesi de kaçınılmaz olmuştur.

Ve altını özellikle çizerek söylüyorum. Bu gelişmelerin ardından Iğdır’ın nüfusu hızla artacaktır. Öngörülen ilk sayı 600 bin civarındadır ve bu sayının zamanla daha da yükselmesi beklenmektedir.

Bu da şu anlama gelmektedir: Bugün söz düellosu yapanlar, yarın bir çatı altında toplansalar bile seçilebilecek yeterli çoğunluğu elde edemeyebilirler.

Daha açık bir ifadeyle söylemek gerekirse, Iğdır’ın Türkleri ve Kürtleri yerli nüfus konumunda kalacak, dışarıdan gelenler ise zamanla çoğunluğu oluşturarak şehrin yönetiminde belirleyici hâle gelecektir.

Dolayısıyla bugünlerde yaşanan itiş kakışlar ve laf yetiştirmeler, ilerleyen yıllarda hayıflanılacak davranışlar olarak anılacaktır.

Bu noktada Cantürk Alagöz’ü ayrıca takdir etmek gerekir. Seçim sürecinde kimseyle siyasi sataşmaya girmediği gibi, seçim sonrasında da bu tür polemiklere prim vermemiştir.

Hatta belediyenin sorunlarının çözümüne verdiği destek nedeniyle, Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş, Cantürk Alagöz’e yapılan bir toplantıda bizzat teşekkür etmiştir.

Fikir ayrılıkları elbette olabilir fakat nezaketten ödün vermemek gerekir.

Unutmayalım: Su gider, kum kalır.

Yarın, dediğim gibi azınlık durumuna düştüğünüzde gözleriniz birbirinizi arayacak ancak bulamayacaktır.

Velhasıl, büyük fotoğrafa bakmak gerekir. Iğdır’da çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler karşısında doğru pozisyon alınmalı, yatırım altyapısı oluşturulmalı, il dışındaki Iğdırlılar şehirlerine dönerek topraklarına sahip çıkmalı, yatırımlarını burada planlamalı ve doğru hamlelerle daha fazla kazanmalıdır.

Temennimiz budur. Süreci imkanlarımız ölçüsünde takip etmeye devam edeceğiz.