Bu ne talisizliktir anlamak mümkün değil.
Bir zamanlar para kazanılmadığı için köylü tarlasını ekmezdi… Tarım ve Hayvancılıkta umduğunu hiçbir zaman bulamayan köylü bir dönem kapısında ki hayvanını, tarlasını satıp kamyon almış ve Nahcivan gümrüğünden mazot ticaretine başladı… Mazot durduruldu, hayat felç oldu. Kimse ne yapacağını bilemez oldu… İflaslar, iş bırakmalar ard arda gelmeye başladı.
Mazot sonrası yeniden tarlaya dönen köylü, mahsulünü satacak Pazar bulamadı… Çoğu üretici mahsulünü tarlada bıraktı… Anlayacağınız iki yakası bir araya gelmeyen köylü, çiftçi mücadeleyi sürdürürken, bu seferde su sıkıntısı sorun olmaya başladı…
Kış ve ilkbaharda yeteri kadar kar ve yağış almayan Iğdır’da kuraklık halkın korkulu rüyası olmaya başladı.
Günlerdir tarlalarını sulayamayan köylü ne yapacağını şaşırmış durumda. Sulama birliği tüm ekibiyle arazide köylünün su sorununu çözmeye çalışsa da, Kağızman-Tuzluca arasında yapımı devam eden bazıları da bitirilen toplam 5 HES, suyu havuzlarında toplaması neticesinde Aras nehrine su akıtılmamakta, akıtılan su da Iğdır Ovasını besleyecek düzeyde olmadığından su sorunu yaşanmaktadır…
Arpaçay’dan beslenmeye çalışılan Iğdır ovası susuzluktan yanıyor… Yüz binlerce dönüm arazi yer altından çekilen suyla sulanmaya çalışılıyor olsa da, sorunun giderek büyüdüğü, yonca ve mısır başta olmaz üzere tüm ürünlerin tarlada kurumaya başladığı görülmektedir…
Talihsizliğin böylesi hiç görülmedi. Düne kadar yonca, mısır silajı para etmezken su sorunu yoktu, bir iki yıldır Iğdır ovasında ekilen yonca ve silajlık mısırın Edirne’ye kadar satın alınıyor olması, talebin olmasıyla az buçuk fiyatların artması, köylünün o noktada eline biraz olsun para geçmesine vesile olmuştu… “Fakire sıra gelince burnu kanarmış” Atasözüne benzerlik gösterircesine, tam ürün alacağız derken susuzluk sorunu yine köylümüzü, çiftçimizi zarara uğratmış, tarlalar sulanmadığı için mahsul alınamamıştır…
Elbette ki enerji gerekli… Bir ülkenin kalkınabilmesi için kendi enerjisini kendisi üretmelidir. Ancak elektrik üreteceğiz diye bir şehri de yok etmek doğru değildir… Toplum genel olarak tepkisizleştiğinden, çok fazla ses duyulmamaktadır… Sadece meramını ifade etmekte, sanki kaderine rıza gösterir gibi ürününün tarlada kurumasına seyirci kalmaktadır… Bu sessiz tepkinin çığ gibi büyüyüp, ilgisizleri ezip geçeceğini de hesap etmeliyiz.
Adını kim ve ne koyarsanız koyun, ister DSİ’deyin, ister Sulama Birliği ve isterse, HES’lerin kurulmasından kaynaklanan sorundur diyebilirsiniz. Kimse işin orasına bakmaz, çiftçi tarlasına akacak olan suya bakar…
Bugünden yarına ovaya su verilmez ve ekinler kurursa, ertesi gün su paraları tahsilâtı başlayacak, ödemeyenler de icraya verilecek…
İlgililer, yetkililer, sorumlular bir an önce acil eylem planı yapmalı, su sorununun çözümü için barajlarda toplanan sular serbest bırakılmalı, köylünün mağduriyeti giderilmelidir…
Iğdır sahipsiz köymüş gibi HES’ler bütün suyu alı koyup köylüyü kendi kaderiyle baş başa bırakamaz.! Yetkililer, ilgililer mutlaka bu soruna bir çare bulmalıdırlar… Yarından tezi yok ovaya su verilmez ise bütün Iğdır ovası yanık kavrulacak, hiçbir ürün yerden kaldırılamayacaktır…
Bu projeyi koordine eden her kimse, böylesi önemli bir ayrıntıyı göz ardı etmesi kabullenir bir durum değildir…
Iğdır Yanıyor
Cabbar Şıktaş
Yorumlar