12 Haziran Genel seçimlerine hazırlanan siyasi partiler, yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürüyorlar… 
            Her parti kendi anlayışları doğrultusunda başlattıkları çalışmaları, belirledikleri stratejileri, uyguladıkları politikaları, oy alacakları noktalara yoğunlaştırmakta, seçmeni sürekli ziyaret ederek iknaya çalışmaktadırlar…  
           Aday tespitinden önce yazmış olduğum bir makalede şöyle demiştim: “Ak Partiden aday adayı olanların büyük bir kısmı partisine gelip çalışacak, fakat MHP’den aday adayı olanların büyük bir kısmı partisine çalışmayacaktır” demiştim…
Nitekim öylede oldu diyebiliriz…
           MHP’den adaylık için dilekçe verenlerden bir iki kişi hariç, açık bir şekilde çalışan yok… Diğer aday adayları daha çok kaçamak güreşmeyi tercih etmektedirler…
           MHP birinci sıra adayı Sinan Oğan ile ikinci sıra adayı Gündüz Güneş, kariyer açısından zirve durumdalar. Oğan ve Güneş’in vizyonu itibariyle toplumda çok üst seviyede kabul görmesi, Oğan’a kesin kazanacak gözüyle bakılmasını zihinlerde canlandırmaktadır… Bu bakış açısı rehavet doğurmakta ve MHP’nin her zaman olması gereken heyecanını törpülediği düşünülmektedir…
           MHP’ye oy verecek olan kişilerin, nasıl olsa MHP bir milletvekilini kesin kazanır diyerekten seçim çalışmasına dâhil olmamakta, seçim bürosuna daha az zaman ayırdıkları görülmektedir…
           MHP’nin kazanmadan yana bir sıkıntısının olmadığı herkesçe malum olsa da, bu durum rakipler tarafından provoke edilmek amacı ile MHP barajı aşamaz söylemleri sıkça telaffuz edilmektedir…
Elbette ki oyunu nereye vereceğini kararlaştıran bir kişi, velev ki Partisi barajı aşamayacak olsa da oyunu partisine verecektir.
          Hatırlarsanız bir zamanlar kapatılan HADEP, DEP vs. çeşitli partiler %10 seçim barajını aşamayacaklarını bildikleri halde,  parti olarak seçime girmiş, yıllarca oy oranlarını ortaya koymak adına partilerine oylarını vermişlerdir…
           Sözüm ona MHP’nin baraj probleminin olmadığı, böyle bir sıkıntısının bulunmadığı da gün gibi ortadayken, bu ve benzeri söylemlerin çıkarılması, siyasi etik açısından da hoş karşılanmamaktadır…
            Siyasetin iktidar cephesi Ak Parti’de aday adayları zor veya hoş, bir şekilde partilerinin yanında durmuş, esnaf ziyareti gerçekleştiriyor, çalışmalara iştirak ediyorlar… Şüphesiz Ak Parti’den adaylık dilekçesi verip aday olamayanlar arasında, partiden uzak duranlarda vardır…
             AK Partinin iktidar gücünü küçümsemeye gerek yoktur… Teşkilatlı ve aynı zamanda çabuk organize olabilen bir yapıya sahip olan Ak Partinin ağır topu Ali Güner’in, Ak Parti adayı Yaşar Akkuş’un elini havaya kaldırarak “ben partimin ve adayımın yanındayım” demesi, Ak Parti ve adayı açısından son derece güven verici bir durum yaratmıştır… 
              Zira Ak Parti’de ki bu toparlanmanın ardından ikinci sıra adayı Nurettin Aras’da kendi seçim bürosunu açarak, seçim çalışmalarına aktif olarak dâhil olmuştur…
             Ak Parti ikinci sıra adayı Nurettin Aras, seçim çalışmalarına katılmayacak, performans sergilemeyecek diyenlerin sözleri dün itibariyle hükmünü yitirmiştir… Size göre yanlış olsa da, safını Ak Parti olarak belirleyen Aras’ın, partisinde siyaset yapması doğal karşılanmaktadır…  
             BDP’nin bağımsız adayı Pervin Buldan’ın her açıklamasında AK Parti adayı Yaşar Akkuş’a yüklenmesi, tabanının Ak Partiye kaydığı yorumlarına sebebiyet vermektedir… Ak Parti, Bağımsız adayın tabanından ciddi oranda oy aldığı gizlenemez bir gerçektir… Doğruyu söylemek gerekirse, bir hadiseyi fazla abartırsan, bıkkınlık yaratır. Kürt halkı yaşanan olaylardan bıkmış olacak ki, Ak Partiye yöneliş sergilemiştir… Bu durumu gören Bağımsız aday Pervin Buldan’da, bunu önlemek için hem çalışmalarını hızlandırmakta, hem de seçmenin ayağına daha çok gittiği görülmektedir…
                 Daha önceleri olduğu gibi, seçmenin ideolojik duygularına hitap ederek oy almak, biraz zorlaşmış gözüküyor… Seçmen, gelen adayı sorgulamakta, oyunu verirken artısına bakmakta, bekraundunu incelemektedir…